Gülay Göktürk'ten çok ağır 14 Aralık tepkisi! "Haddini bilmez, küstah, saygısız"
Akşam gazetesi yazarı Gülay Göktürk, 14 Aralık operasyonu eleştiren AB'ye "Haddini bilmez, küstah, saygısız" sözleriyle yüklendi.
Bugün gazetesinden ayrıldıktan sonra Akşam gazetesine transfer
olanGülay Göktürk, 14 Aralık operasyonu nedeniyle AB'den gelen
tepkilere sert çıktı: AB sözcülerinin 14 Aralık operasyonu üzerine
yaptıkları açıklamalar tam olarak küstahlıktır; haddini
bilmezliktir; 77 milyona yapılmış yenilip yutulamayacak bir
saygısızlıktır.
"Her insanın bir sabrı vardır; her ülkenin, her toplumun da…" diyen
Gülay Göktürk "Ben kendi payıma, sabrımın sonuna ulaştığım
noktadayım ve bu konuda toplumun büyük çoğunluğuyla da duygudaş
olduğumu sanıyorum" diye yazdı.
Akşam gazetesi yazarı Gülay Göktürk'ün 'Bozulan kimin imajı?'
başlıklı yazısı şöyle:
HAD SAFHADA TERBİYESİZ OLMAK GEREKİR
Her insanın bir sabrı vardır; her ülkenin, her toplumun da…
Ben kendi payıma, sabrımın sonuna ulaştığım noktadayım ve bu konuda
toplumun büyük çoğunluğuyla da duygudaş olduğumu sanıyorum.
AB sözcülerinin 14 Aralık operasyonu üzerine yaptıkları açıklamalar
tam olarak küstahlıktır; haddini bilmezliktir; 77 milyona yapılmış
yenilip yutulamayacak bir saygısızlıktır.
Başlatılan soruşturma konusunda zerrece bir fikir sahibi değilken,
“Gözaltına alınan gazeteciler serbest bırakılsın” diye ültimatom
vermeye kalkmak, gözaltına alınanlar içinde birkaç gazeteci var
diye “Türkiye’de basın özgürlüğü ayaklar altında” diye esip
savurmak, arkasından da “Galiba Türkiye AB’ye girmekten vazgeçti”
diye sözde tehdit savurabilmek için had safhada terbiyesiz olmak
gerekir.
Siz, bizim bir yetkilimizin, Almanya’da, Fransa’da ya da İtalya’da
birtakım insanların gözaltına alındığını duyduğu anda, hiçbir şey
bilmeden ortaya atılıp “Gözaltına alınanlar serbest bırakılsın”
dediğini düşünebiliyor musunuz?
DOLDURUŞA GELİP...
Ama onlar bunu yapmayı kendilerinde hak görebiliyor!
Hukukun üstünlüğü üzerine herkese ders veren bu ağır oturaklı
kurumun başındaki adamlar, kulaklarına fısıldanan birkaç
dedikoduyla dolduruşa gelip bir ülkenin yargısına müdahale etme,
demokrasisini karalama, ültimatom verme küstahlığında
bulunabiliyor.
TÜRKİYE'DE NE YAŞANDIĞIYLA ZERRE KADAR
İLGİLENMİYORLAR
Bunu yapanlara kızıyorum, ama artık şaşırmıyorum.
Asıl şaşırdığım, içimizde bu küstahlıktan hâlâ rahatsız
olmayanların; hâlâ, “eyvah imajımız bozuldu” diye karalar
bağlayanların olması…Onlara sormak isiyorum: bozulan neden bizim
imajımız oluyor? Neden cahılce ve saygısızca esip savurunın imajına
toz kondurmuyorsunuz. Hani neredeyse, imajımızın yüzü suyu
hürmetine, bir grup insana kumpas kurulmasına göz yummamızı
isteyecekler. İşte bu ezikliği hazmedemiyorum. Kendisine ve
ülkesine karşı biraz saygısı olan bir insan, bu saygısızlığa tepki
göstermez mi? İmajı bir yana bırakıp “Kim haklı, kim haksız” diye
düşünmez mi?
Görmüyor musunuz; bizim gerçekte ne olduğumuzla, Türkiye’de neler
yaşandığıyla zerre kadar ilgilenmiyorlar; en ufak bir anlama
gayreti göstermiyorlar. Karşınızdaki görüntüyü görmek için
gözlerinizin açık olması gerekir. Önyargılar, takıntılar, çağdaş
hurafeler, neo taassub, kibir ve cehalet gözlerı kapatmışsa o göz
karşısındaki gerçeği değil, görmek istediğini, işine geleni görür
ancak. Ve bu körlük karşısında yapabileceğiniz hiçbir şey
kalmaz.
ASIL İMAJ SORUNU OLAN AB VE ABD
İşte Batı ile ilişkimizde böyle bir noktadayız. O yüzden, imajımız
bozuldu diye dertlenenlere söyleyeyim: Şu anda imaj sorunu olan
Türkiye değil, asıl AB ve ABD…
Kendi değerlerine ihanet eden, hiçbir tutarlılığı kalmamış olan;
yakın tarihlerinin her sayfasında bir çifte standart hikâyesiyle
yüz yüze gelen ama yüzü kızarmayan onlar…
Baksanıza, Guantonamo hâlâ yüzsüzce orada duruyor. Irak’ta,
Afganistan’da, arkalarında bıraktıkları ceset tepeleri; Suriye
zindanlarından sızan işkence resimleri, birbiri üstüne yığılan
Adeviye şehitleri onların “uygarlıklarının” eseri. Suretleri
Sisi’nin ardından sırıtıp duruyor. Gazze’den yükselen paramparça
çocuk feryatları bile sükût etmiş vicdanlarını harekete
geçiremezken, kalkmış bize hak-hukuk, basın özgürlüğü dersi
veriyorlar.
Yani diyorum ki, imajımız ne olacak diye endişelenip durmayın
artık. Bırakın, onlar kendi imajları için dertlensinler. Hepten
körleşmemiş olanlar da zaten dertleniyor.