28 Eki 2015 18:31
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 18:08
Gül, Financial Times'a konuştu: 'HDP'nin meclise girmesini...'
11.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İngiltere'nin önemli gazetelerinden Financial Times'a konuştu.
Türkiye’nin 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Financial Times gazetesine verdiği mülakatta, Türkiye için çeşitliliğin ve çok sesliliğin önemli olduğunu söyledi. Gül’ün, HDP ve PKK’yı birbirinden ayırdığını belirten Financial Times, "HDP’nin meclise girmesini de olumlu bir gelişme olarak nitelediğini" aktarıyor.
BBC Türkçe servisinin aktardığı habere göre, Financial Times gazetesi, Abdullah Gül’ün kendisini ‘gücün son damlasına susamış bir politikacı değil, bilgisini paylaşmaktan memnuniyet duyan yaşlı bir devlet adamı’ olarak tanıttığını söylüyor.
Gazetenin Londra mahreçli ve Tony Barber imzası taşıyan haberinde Abdullah Gül’ün şu sözleri aktarılıyor:
“Siyasi mevki olarak, hala hırslı görünmek istemiyorum. Fakat televizyon kanalları ve konferanslar aracılığıyla Türkiye’de düşüncelerimi ifade etmeye tavsiyelerde bulunmaya devam ediyorum. Kamuoyunun da bunu olumlu karşıladığını ve buna ciddi dikkat verildiğini görüyorum.”
Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı döneminin 2014 yılı Ağustos ayında sona ermesiyle aktif siyaset hayatından çekildiğini hatırlatan Financial Times’ın haberi şöyle devam ediyor:
“Türkiye’nin ilk İslamcı devlet başkanı olan Abdullah Gül, sınırları içinde ve dışında yükselen savaş ve terör dalgasıyla siyasi kutuplaşmanın dehşetine kapılan topluma, sakin, deneyimli ve ılımlı, güven verici bir kişilik olarak yansıyor. Ama kelimelerini çok özenle seçerek, iktidarın, halefi ve eski siyasi silah arkadaşı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinde giderek daha fazla yoğunlaşmasının, Türk demokrasisine zarar verme riski taşıdığından duyduğu endişeyi üstü kapalı bir şekilde ima etti. ”
'ÇEŞİTLİLİK ÖNEMLİ'
Gazete Gül’ün şu sözlerine yer verdi:
“Türkiye’de siyasi mücadelenin her zaman keskin olduğu bir gerçektir. Fakat çeşitlilik ve farklı sesler önemlidir. Ben her zaman bunu böyle görmüşümdür. Türkiye bir demokrasidir. Türkiye, Avrupa Birliği üyeliğine adaydır. Diğer yandan yapılması gereken daha çok iş olduğuna ve Türkiye’de sahip olduklarımızı geliştirmemiz gerektiğine inanıyorum.”
‘HDP’NİN BAŞARILI OLMASI TÜRKİYE İÇİN OLUMLU’
Abdullah Gül, HDP’nin 7 Haziran genel seçimlerinde yüzde 13 oy oranıyla mecliste 80 sandalye kazanmasına ilişkin de gazeteye şunları söyledi:
“Bunun Türkiye için olumlu olduğunu düşünüyorum. Benim her zaman yaklaşımımım ve inancım böyle olmuştur. Sorunların her zaman diğer partileri dışlayarak değil, onlarla ilişkilenerek çözülmesi gerektiğine inandım.”
Gül’ün HDP ve PKK’yı birbirinden ayırdığını belirten Financial Times, eski cumhurbaşkanının Suriye’deki iç savaş ve Türkiye’nin IŞİD’le mücadelesine ilişkin olarak ise şunları söylediğini aktarıyor:
“Mevcut durumda, Kürtlerin Türkiye’de silahlanmasını meşru kılacak bir gerekçe olamaz. PKK’nın son dönemdeki terör saldırıları kabul edilemez.”
Gazete, HDP’nin seçimde barajı geçmesiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’de başkanlık sistemi uygulamasına dönüşüm planlarının da ertelendiğini hatırlatıyor ve Pazar günkü seçimlerden de koalisyon çıkması durumunda planların bir süre daha beklemede kalacağını yazıyor.
'ERDOĞAN VE GÜL FARKLI DÜŞÜNÜYOR'
Erdoğan ve Gül arasındaki ilişki için gazetenin yorumu şöyle:
“Erdoğan ve Gül, AKP’yi 2011 yılında birlikte kurdu ve ondan çok önce de Türk İslam politikalarında ortak geçmişi paylaştılar. Fakat şimdi ise demokrasi ve sivil toplum konusunda farklı görüşlere sahipler. Erdoğan, AKP mekanizması üzerinde kontrolü sağladı ve partiyi Gül’ün siyasi çoğulculuk kavramlarıyla daha az uyumlu hale getirdi. Fakat Gül, Nisan ayında, başkanlık sistemlerinde demokrasinin korunması için kuvvetler ayrılığının önemine ilişkin konuşmuştu.”
Gazete, Abdullah Gül’ün, geçen hafta sonu İngiltere’de Oxford Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada ekonomik eşitsizlik ve Orta Doğu ile Türkiye’deki kurumlarda şeffaflık yoksunluğu ve eksikliklerin halk arasında hoşnutsuzluğu yarattığını söylediğini aktardı.
Financial Times, yazıyı Gül’ün Türk politikacılara da zamana ayak uydurmaları için bulunduğu şu uyarıyla sonlandırıyor:
“Türkiye’de sivil toplumun güçlendirilmesinin sonucu olarak, gençlerimiz kentsel gelişim adı altında ağaçların kesilmesine tepki gösterdi, köylülerimiz topraklarını kirleten endüstriyel faaliyetlere karşı gösteri düzenledi ve binlerce kadın, kadınlara yönelik şiddeti protesto etti.”
BBC Türkçe servisinin aktardığı habere göre, Financial Times gazetesi, Abdullah Gül’ün kendisini ‘gücün son damlasına susamış bir politikacı değil, bilgisini paylaşmaktan memnuniyet duyan yaşlı bir devlet adamı’ olarak tanıttığını söylüyor.
Gazetenin Londra mahreçli ve Tony Barber imzası taşıyan haberinde Abdullah Gül’ün şu sözleri aktarılıyor:
“Siyasi mevki olarak, hala hırslı görünmek istemiyorum. Fakat televizyon kanalları ve konferanslar aracılığıyla Türkiye’de düşüncelerimi ifade etmeye tavsiyelerde bulunmaya devam ediyorum. Kamuoyunun da bunu olumlu karşıladığını ve buna ciddi dikkat verildiğini görüyorum.”
Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı döneminin 2014 yılı Ağustos ayında sona ermesiyle aktif siyaset hayatından çekildiğini hatırlatan Financial Times’ın haberi şöyle devam ediyor:
“Türkiye’nin ilk İslamcı devlet başkanı olan Abdullah Gül, sınırları içinde ve dışında yükselen savaş ve terör dalgasıyla siyasi kutuplaşmanın dehşetine kapılan topluma, sakin, deneyimli ve ılımlı, güven verici bir kişilik olarak yansıyor. Ama kelimelerini çok özenle seçerek, iktidarın, halefi ve eski siyasi silah arkadaşı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinde giderek daha fazla yoğunlaşmasının, Türk demokrasisine zarar verme riski taşıdığından duyduğu endişeyi üstü kapalı bir şekilde ima etti. ”
'ÇEŞİTLİLİK ÖNEMLİ'
Gazete Gül’ün şu sözlerine yer verdi:
“Türkiye’de siyasi mücadelenin her zaman keskin olduğu bir gerçektir. Fakat çeşitlilik ve farklı sesler önemlidir. Ben her zaman bunu böyle görmüşümdür. Türkiye bir demokrasidir. Türkiye, Avrupa Birliği üyeliğine adaydır. Diğer yandan yapılması gereken daha çok iş olduğuna ve Türkiye’de sahip olduklarımızı geliştirmemiz gerektiğine inanıyorum.”
‘HDP’NİN BAŞARILI OLMASI TÜRKİYE İÇİN OLUMLU’
Abdullah Gül, HDP’nin 7 Haziran genel seçimlerinde yüzde 13 oy oranıyla mecliste 80 sandalye kazanmasına ilişkin de gazeteye şunları söyledi:
“Bunun Türkiye için olumlu olduğunu düşünüyorum. Benim her zaman yaklaşımımım ve inancım böyle olmuştur. Sorunların her zaman diğer partileri dışlayarak değil, onlarla ilişkilenerek çözülmesi gerektiğine inandım.”
Gül’ün HDP ve PKK’yı birbirinden ayırdığını belirten Financial Times, eski cumhurbaşkanının Suriye’deki iç savaş ve Türkiye’nin IŞİD’le mücadelesine ilişkin olarak ise şunları söylediğini aktarıyor:
“Mevcut durumda, Kürtlerin Türkiye’de silahlanmasını meşru kılacak bir gerekçe olamaz. PKK’nın son dönemdeki terör saldırıları kabul edilemez.”
Gazete, HDP’nin seçimde barajı geçmesiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’de başkanlık sistemi uygulamasına dönüşüm planlarının da ertelendiğini hatırlatıyor ve Pazar günkü seçimlerden de koalisyon çıkması durumunda planların bir süre daha beklemede kalacağını yazıyor.
'ERDOĞAN VE GÜL FARKLI DÜŞÜNÜYOR'
Erdoğan ve Gül arasındaki ilişki için gazetenin yorumu şöyle:
“Erdoğan ve Gül, AKP’yi 2011 yılında birlikte kurdu ve ondan çok önce de Türk İslam politikalarında ortak geçmişi paylaştılar. Fakat şimdi ise demokrasi ve sivil toplum konusunda farklı görüşlere sahipler. Erdoğan, AKP mekanizması üzerinde kontrolü sağladı ve partiyi Gül’ün siyasi çoğulculuk kavramlarıyla daha az uyumlu hale getirdi. Fakat Gül, Nisan ayında, başkanlık sistemlerinde demokrasinin korunması için kuvvetler ayrılığının önemine ilişkin konuşmuştu.”
Gazete, Abdullah Gül’ün, geçen hafta sonu İngiltere’de Oxford Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada ekonomik eşitsizlik ve Orta Doğu ile Türkiye’deki kurumlarda şeffaflık yoksunluğu ve eksikliklerin halk arasında hoşnutsuzluğu yarattığını söylediğini aktardı.
Financial Times, yazıyı Gül’ün Türk politikacılara da zamana ayak uydurmaları için bulunduğu şu uyarıyla sonlandırıyor:
“Türkiye’de sivil toplumun güçlendirilmesinin sonucu olarak, gençlerimiz kentsel gelişim adı altında ağaçların kesilmesine tepki gösterdi, köylülerimiz topraklarını kirleten endüstriyel faaliyetlere karşı gösteri düzenledi ve binlerce kadın, kadınlara yönelik şiddeti protesto etti.”