"GÜÇLÜ OLAN MEDYA, GAZETECİLER DEĞİL!.." EFJ BAŞKANI ARNE KÖNİG, SABAH - ATV İŞÇİLERİNİN HAZIRLADIĞI GREV BÜLTENİNE KONUŞTU!..
EFJ (Avrupa Gazeteciler Federasyonu) Başkanı Arne König, Sabah-ATV işçilerinin hazırladığı Grev Bülteni'ne röportaj verdi.
3-4 Mayıs 2009 tarihlerinde İstanbul'da düzenlenen "AB Yolundaki Türkiye'de Basın ve İfade Özgürlüğü: Engeller ve Sorunlar" Konfreansı'na katılan EFJ (Avrupa Gazeteciler Federasyonu) Başkanı Arne König, Sabah-ATV işçilerinin hazırladığı Grev Bülteni'ne röportaj verdi.
Basın özgürlüğünün Avrupa'da da sorun olduğunu, medyanın otoritenin kontrolü altında olduğunu söyleyen König, buna örnek olarak ülkesi İsveç'te gazetecilerin e-mail'lerinin istihbarat birimleri tarafından kontrol edilmesini gösterdi. İşte König'in Sabah-ATV grevcilerinin hazırladığı Grev Bülteni'ne verdiği röportaj...
Güçlü olan medya, gazeteciler değil"
* Basının otoritenin kontrolü altına girmesinde gazetecilerin sorumluluğu ne?
Birçok durumda gazeteciler, kendi problemleri hakkında konuşmuyorlar. Çünkü kendileri hakkında konuşmamaları gerektiğini düşünüyorlar. Böyle bir güdüleri var. Kendi problemleri olarak gördükleri, aslında bütün toplumun sorunu. Medya gücü, gazetecilerin gücüyle karıştırılır. Her zaman gazetecilerin büyük bir gücü olduğundan bahsedilir. Bence gazetecilerin değil, medyanın büyük bir gücü var. Gazeteciler medya organlarının sahibi değildir. Avrupa´da da olduğu gibi gazetecilikle ilgisi olmayan gazete patronları var. Tuvalet kâğıdı fabrikasında olduğu gibi, sadece nasıl daha fazla kâr elde edeceklerini düşünüyorlar. Eskiden sektörde editörler vardı, şimdi yayıncılar var. Editoryal kontrolden değil sadece mali durumdan da sorumlular. Daha iyi duruma gelmek için yapılan savaş çok yavaş ilerliyor. Gazeteciler çok çalışmaktan başka şeye zaman ayıramayacak durumdalar. Patronlar o kadar çok kişiyi işten attılar ki... İngiltereli gazeteci Nick Davis´in Tüm Dünya Haberleri İçin isimli bir kitabı var. Kitapta, haber odalarında ne kadar az gazeteci olduğundan bahsediliyor. Haber ajanslarında gazeteci olmayan kişiler tarafından üretilen haberlerin gazetecilerin önüne geldiği anlatılıyor. İngiltere´de ana akım medyada haberlerin sadece yüzde 12´sinin gazeteciler tarafından üretildiğinden bahsediliyor. Bu çok düşük bir yüzde. Gazeteciler artık üretmiyorlar. Sadece üstünden geçip editörlük yapıyorlar. Ana sorunlardan biri kendi işçimiz üzerindeki kontrolümüzü kaybettik.
* Gazeteciler -medya değil- kontrolü yeniden ele alabilmek için ne yapmalı?
Haber merkezinde konuşmaya, tartışmaya, fikir savaşı yapmaya ihtiyacımız var. Güçlü organizasyonlara ihtiyacımız var. Başlangıç noktası bu. Bugün bir çok gazeteci çalışırken ne yaptığını çok düşünmüyor.
* Gazetecilerin otoritenin kontrolüne girmemesi için, gazeteciler sendikası gibi örgütler neler yapmalı?
Bence etik tartışmaları cesaretlendirmeli ve daha çok gündeme getirmeli. Böylece gazeteciler bir kere daha saygı duyulan insanlar haline gelebilir. İyi toplu sözleşmelerle gazetecilere iş güvenliği sağlanmalı. Gazeteciler bilmeli ki işten atılmayacak, toplum için konuşabilecek. İlk yapılması gerekenler bunlar.
* Grevdeki gazetecilerden Ender Ergün´ün, Turkuvaz Dergi Grubu Genel Müdürü Levent Tayla hakkında sendikal haklarını engellediği gerekçesiyle açtığı davayı da düşünürsek, eksik de olsa mevcut yasal düzenlemeler bu mücadelede araç ve yöntem olarak kullanılabilir mi?
Her zaman haklar için savaşmak gerekiyor. Sendikalar da mücadeleye sıfırdan başlamıştı. Özellikle Türkiye´de gazetecilerin işi zor. Avrupa Komisyonu´nu mutlaka kullanmanız lazım.
* Dünya gazetecilerinin ortak mücadele zemini yaratmaları için ne yapmaları gerekiyor?
Organize olmamız, güçlü örgütlenmelere sahip olmamız gerekiyor. Bireysel olarak bir şey yapamayız. Birlikte hareket etmek ve bundan gelen gücü kullanmak.