"GÖZÜMDE GÖRME KAYBI VAR!... DİZİDEN BU YÜZDEN AYRILDIM!... " HANGİ GÜZEL OYUNCU KÖR OLMAKLA KARŞI KARŞIYA?...
Geçen yıl sağ gözümde bir kırmızılık çıktı. Gözümde iltihap oldu ve bulunduğu noktayı kör etti.
Şebnem Dönmez, "Eşref Saati" dizisinden sağ gözünde meydana gelen görme kaybı nedeniyle ayrıldığını söyledi.
Hastalık hakkında konuşmayı sevmediği için diziden ayrılma sebebini şimdiye kadar anlatmadığını belirten Şebnem Dönmez, "Geçen yıl 10 Haziran'da, sağ gözümde bir kırmızılık çıktı. Gözümde iltihap oluştu ve bulunduğu noktayı kör etti.Yani sağ gözüm, sol gözüm kadar iyi görmüyor. Bunun geçici bir şey olmadığını da öğrendim ve çok zor günler geçirdim" dedi.
Şebnem Dönmez, şu sıralar bir TV programı, bir reklam kampanyası ve bir de tiyatro oyunu ile sevenlerinin karşısında... Listede TV dizisi de vardı ama sağlık problemlerinden dolayı "Eşref Saati" ekibinden ayrılmak zorunda kaldı. Sağ gözünde görme kaybı olduğunu ve bu durumun psikolojisini etkilediğini belirten ünlü oyuncu, "Hindistan gezisi bana belli bir disiplin sağladı. Disiplinden hoşlanıyorum, çünkü bedenim yaptığım işte benim enstrümanım" diyor.
Saçlarınızın rengi iyice açılmış ve çok yakışmış...
- Teşekkür ederim, ben de çok beğendim.
Loreal markasının Matrix adlı boyalarının yeni yüzü oldunuz. Saçınızın rengini de bu yüzden değiştirdiniz, değil mi?
- Evet. Saçım koyu kahveydi, rengini birazcık açalım derken böyle bir ton ortaya çıktı. Özel hayatımda doğallıktan yanayımdır. Makyaj yapmam, fön çektirmem kolay kolay. Açıkçası başta bu rengin bana yakışmayacağını da düşünmüştüm ama sonra beğendim.
"Oyunun Oyunu"na ilk başladığınızda epey çekindiğinizi ama çok geçmeden bu tedirginliği üzerinizden attığınızı söylemişsiniz. Neydi bu kadar kısa sürede sizi motive eden?
- Korktum tabii, sonuçta ilk kez profesyonel bir ekiple tiyatro yapacaktım. "Oyunun Oyunu" inanılmaz bir matematikle yazılmış ve oynaması fiziksel olarak çok zor bir oyun. Yasemin Yalçın Tiyatrosu oyuncuları da çok profesyonel... Bu yolla çok fazla insana ulaşacağımı bildiğim ve hissettiğim için biraz korkuyordum. Aslında ilk başta her işten korkarım, kendime güvenimi kaybederim. Sonra araştırdıkça, bilgi edindikçe kendime güvenim geri gelir.
Tiyatro sizin için ne ifade ediyor?
- Artık tiyatroyu bırakmak istemiyorum. Tiyatro sahnesine çıkmak, konsere çıkmak gibiymiş. Seyirci canlı canlı orada ve aynı oksijeni paylaşıyorsunuz. Her gece farklı seyirci ve her yaptığın doğru ya da yanlış o gece siliniyor, yarın yeniden başlıyor. Tiyatrocuların bu işi ne kadar severek ve aşkla yaptıklarını anlayabiliyorum.
Negatif eleştiriler almanız olasıydı. Ama siz acımasızca eleştirilenlerden olmadınız hatta hakkınızdaki görüşler gayet olumlu...
- Sanırım öyle, ama bunlar beni çok ilgilendirmiyor. Çok övülmek ya da çok sövülmek meselesini kafama takmamayı çok önce öğrendim. İkisi de yaptığınız işe zarar veren şeyler. Kötü eleştiri alacağını bilerek oynayamazsın ki... Bu bir ego işi, eleştirileri kafaya takıp oynayamazsın, yapamazsın. Olumlu eleştirilerde de durum aynı, o zaman da kendini çok bir şey zannedersin ve yine bir şey yapamazsın. Sonuçta kendini en iyi sen biliyorsun. Eleştiriler olmadan olmaz tabii ki ama aradaki denge çok önemli. Şöyle diyebilirim; fikrine ve tecrübesine güvendiğim, inandığım kişilerin eleştirileri benim için önemlidir. Mesela Demet Akbağ... Onun dışında çok takılmamak lazım.
Biz hálá karşımızda kıpır kıpır, neşeli bir genç kız gö