26 Oca 2012 15:48 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:16

"GÖZÜM ARKADA KALMAZ!" BAŞBAKAN'A ÖVGÜ DOLU YAZI!

Habertürk gazetesi yazarı Serdar Turgut bugünkü köşesinde 'Erdoğan'a Minnet Duymak' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Yazısında Erdoğan'dan övgüyle bahseden Turgut, Başbakan ile ilgili daha önce söylemiş olduğu sözleri eleştirenlere de AK Parti hükümeti ve Erdoğan'ın başarılarını sıralayarak yanıt verdi.

İşte Serdar Turgut'un o yazısı;

Bundan önce çalıştığım gazetede ve burada, bu ülkenin başında Erdoğan'ın bulunmasının ne kadar büyük şansımız olduğunu, eğer onun liderliği olmasaydı tıkanmış cumhuriyet rejiminin belki de çökeceğini, onun yaptıkları sayesinde cumhuriyetin de kendini yenilediğini ve Türkiye'nin sonunda gerçekten örnek alınacak model ülke olduğunu yazdım.

"BEN YOLUMDAN DÖNMEDİM"
Gazeteciliğin sadece her durumda eleştirmekten, muhalif olmaktan ibaret olduğunu sananlar; yeri geldiğinde övmenin ve sevmenin de bizim mesleğimizin parçası olduğunu anlayamayanlar bu yazılarıma çok kızdılar. Bana "yalaka" dediler, "yandaş", "dönek", hatta "şerefsiz" diyenler bile oldu. Ama ben yolumdan dönmedim, doğru bildiğimi yazmayı hep ısrarla sürdürdüm.

ÇOĞUMUZUN FARK ETMEDİĞİ BAŞARILAR
Ne kadar haklı olduğumu da her geçen gün görüyorum. Sonunda anladım ki bizim Başbakan'ımız, kendisiyle mülakat yapıldığında ilk ve en ciddi soru olarak "Birçok başarınız var Sayın Başbakan; bu başarılarınızın sırrı nedir?" sorusunun sorulmasını gerçekten hak etmiş bir liderdir. Ondan başka da bunu hak edebilen pek olmamıştır?

Cumhuriyetin gereksiz yüklerini üzerinden attırdı, askeri vesayeti kırdı, yeni Türkiye'yi ve ileri demokrasiyi de kurdu. Bütün bunlar gözümüzün önünde olanlar, ama bir de çoğumuzun fark etmediği başarıları var. Başbakan bunları gayri ihtiyari olsa da yapıyor.

GÖZÜM ARKADA KALMAZ
Sonunda anladım ki bizim Başbakan'ımız hiç istemese de tamamen irade dışı iyilik yapan insanlardan biri. Böyle insanlar dünyada ender görülür ve ne kadar şanslıyız ki bu kişilerden en önemlisi başımızda bize yön veriyor. Planlı olmasa da, üzerinde pek düşünmese de bize her durumda iyilik yapıyor. Bunun son örneğini daha geçenlerde gördüm. Kimse farkında değil ama benim detayı kaçırmayan gözüm bunu gördü ve not aldı. Bugün size bunu anlatacağım. Geçenlerde Başbakan Erdoğan, İstanbul'daki evinden çıktı ve yolda birden karar değiştirip uçağına gidecek yerde konvoyuna Ataşehir'e gidilmesini söyledi. Orada yapımı süren Mimar Sinan Camii'ni ziyaret etti. Bu gerçekten önemli, çok güzel, estetik açıdan anlamlı ve adına uygun bir proje. İşin bu tarafıyla ilgili değilim ben. Benim asıl ilgilendiğim nokta, orada Başbakan'ın söylediği bir sözdü. Başbakan, "Cenaze namazları için Anadolu yakasında büyük bir yer yoktu" dedi.

BAŞBAKAN'A DUYDUĞUM MİNNET DUYGUSU DAHA DA ARTTI
Yani bu caminin yapılmasından sonra herkes ölümünün ardından kalabalık bir cenaze töreni planlayabilecek. Bu bir anlamda ölümün bile demokratikleştirilmesi demek. Anladığım kadarıyla beyaz Türklerin favori cenaze yeri olan Nişantaşı Camii'ne Ataşehir'de bir alternatif de oluşturuluyor. Gördüğünüz gibi Başbakan, vatandaşlarının çıkarlarını sadece yaşarlarken değil onlar öldükten sonra da düşünüyor. Bunu duyduktan sonra şahsen ben, Anadolu yakasında oturan bir insan olarak artık gönül rahatlığıyla ölebileceğimi düşünmeye başladım. Ve Başbakan'a duyduğum minnet duygusu daha da arttı.

İÇİM YİNE DE BURUK
Ama Başbakan'ın veya hükümetin yaptığı her işte olduğu gibi içim bir yandan sıcaklıkla dolarken bir yandan da burukluk yaşadım. Örneğin, özgürlüklerin alanını genişletme çabalarını bir taraftan alkışlarken bir yandan da adalet sisteminin aldığı yaraları, darbeleri düşünürüm her defa ve içim yine buruklaşır. Son cami konusunda da bu oldu. Bir yandan artık gönül rahatlığıyla ölebileceğimi düşünürken, diğer yandan da ölsem bile büyük cenaze namazı kılınabilecek caminin bana bir yararı olmadığını bildiğimden içim yine buruklaştı.

PEK SEVENİM YOKTUR
Benim cenaze namazımın rahat kılınabilmesi için ortalama büyüklükte bir cami yeter de artar bile. Onu bile doldurabileceğim şüpheli. Çünkü pek sevenim yoktur. Hayatım boyunca kimseye yaranamadım, bu yüzden cenaze namazıma gelineceğini de pek sanmıyorum. Dolayısıyla Başbakan'ın bizler için attığı son adımı sonuna kadar destekliyorum ve bunun bana fazla bir yararı olmadığını bilsem dahi yine de Başbakan'a tekrar minnet duymak için bir fırsat olduğunu düşünüyorum.