24 Tem 2017 13:53 Son Güncelleme: 20 Kas 2018 00:34

GÖRÜŞ - İran'ın siyasi sisteminde akraba kayırmacılık

- Kardeşinin hemen serbest bırakılması için Ruhani müesses nizamı tehdit mi etti, yoksa onunla gizli bir anlaşma mı yaptı, bunu tespit edebilmek için henüz çok erken. Fakat mevcut durumda şu kanaate varabiliriz: Feridun sağlık durumundan dolayı serbest bırakılmış değil- Muhalifleri tarafından...

İSTANBUL (AA) -SELİM CELAL- 15 Temmuz'da İran yargısından yetkililer Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin kardeşi ve aynı zamanda özel danışmanı olan Hasan Feridun'u gözaltına aldı. Feridun mali usulsüzlük iddialarıyla karşı karşıya. Daha sonra, sağlık durumundan dolayı sevk edildiği hastaneden serbest bırakıldığı bildirildi. Bütün bu olay yirmi dört saat içinde oldu bitti.

Feridun'un hemen serbest bırakılması için Ruhani müesses nizamı tehdit mi etti, yoksa onunla gizli bir anlaşma mı yaptı, bunu tespit edebilmek için henüz çok erken. Fakat mevcut durumda şu kanaate varabiliriz: Feridun sağlık durumundan dolayı serbest bırakılmış değil. Zira siyasi ve siyasi olmayan gerekçelerle hapiste tutulanlar arasında çok ciddi sağlık sorunları olanlar var ve İran yargısı onların hiçbirine en ufak bir tedavi hakkı tanımıyor. Bu yüzden, avukatının kefaletini ödemesinin ardından Feridun'un sağlık gerekçesiyle serbest bırakıldığı iddiası mantıklı değil. İran bürokrasisi böyle bir işlemin bu kadar kısa bir sürede tamamlanmasına imkan tanımayacak derecede hantal bir bürokrasidir.

- Feridun yolsuzluk nedeniyle tutuklanmadı

Feridun'un aleyhindeki iddiaların sıhhat derecesinin haricinde, asıl şunu sormak lazım: İran’da yolsuzluk yapmayan mı var? Halk arasında da bilinen, Farsça şöyle bir beyit vardır: "Şehirdeki sarhoşların tutuklanması emredilirse / O zaman şehirdeki herkesi tutuklamak lazım". Uluslararası Şeffaflık Örgütü tarafından incelenen 176 ülke arasında İran, küresel endekste 131. sırada. Bu nedenle yolsuzluk, Feridun'un tutuklanması için yeterli sebep olamaz.

Yolsuzluk iddialarından çok önce Feridun, İran'ın uluslararası toplumla yürüttüğü nükleer müzakereler sırasında da gazete başlıklarına konu olmuştu. Müzakere ekibinin resmen üyesi olmasa da, neredeyse her müzakere toplantısında hazır bulundu. Müzakere heyeti ile Cumhurbaşkanı Ruhani arasında kişisel bir elçi olarak görev yapacağı iddia edildi. Ruhani'nin yakın dostları, Feridun'un orada sadece cumhurbaşkanına en güncel bilgileri aktarmak ve uluslararası istihbarat örgütlerinin dinleme girişimlerini neticesiz bırakmak adına (doğduğu yerde kullanılan, Farsçanın yerel bir lehçesi olan Surhâî'yi kullanarak) ona herhangi bir talimatı olup olmadığını sormak üzere müzakerelerde bulunduğunu söyleyerek kardeş Ruhani'nin görevini gerekçelendirmeye çalıştılar.

Ancak Feridun'un son yıllarda deruhte ettiği cumhurbaşkanlığı özel danışmanlığı vazifesi, muhalifleri tarafından Cumhurbaşkanı Ruhani'nin akraba kayırmacılığıyla, Feridun'un ise cumhurbaşkanıyla olan akrabalığını suiistimal etmekle ve yetkisi dışındaki hükümet işlerine müdahil olmakla suçlanmasına iyi bir örnek teşkil ediyor. Bu iddia İran siyasi sisteminin 'nepotik' (akraba kayırmacı) yapısını incelemek için bize iyi bir bahane sunuyor.

- 'Nepotizm' İran'da yeni bir olgu değil

İran'ın siyasi düzeninde, üst düzey seçkinlerin aile fertleri her zaman önemli roller oynarlar. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki İran İslam Cumhuriyeti'nde bir görev zahiren bir kişi tarafından deruhte ediliyor olsa da, gerçekte birkaç yakın akraba tarafından müştereken yürütülmektedir ve bu İran'da yeni bir olgu değil.

İslam Cumhuriyeti'nin kurucusu Ayetullah Humeyni ile örneklere başlanabilir. Ayetullah Humeyni İslam Cumhuriyeti'nin lideriydi, fakat ülke, oğlu Ahmed Humeyni tarafından idare ediliyordu. Ahmed Humeyni, Ayetullah Humeyni'nin vekili olan Ayetullah Muntazıri'nin görevden alınmasında en önemli rolü oynayan kişiydi. Ahmed Humeyni'nin 1980'lerde siyasi tutukluların topluca katledilmesine karıştığı da iddia edilmişti.

Aynı durum şimdiki dini liderin oğlu Mücteba Hamaney için de geçerli. Halkın büyük çoğunluğu, Mücteba Hamaney'in devlet meselelerinde çok büyük bir nüfuza sahip olduğuna inanıyor. Hatta Yeşil Hareket aktivistlerinin 2009 cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra büyük baskılara ve engellemelere maruz kalışında kilit rol oynadığı iddia ediliyor. Ondan önce de 2005 cumhurbaşkanlığı seçimlerinin adaylarından Ayetullah Kerrubi, dini lidere yazdığı açık mektupta, oğlu Mücteba Hamaney'in seçimlere hile karıştırılmasında parmağı olduğu iddialarından yakınmıştı.

Akraba kayırmacılık İran cumhurbaşkanları arasında da yaygın bir uygulama. Merhum Haşimi Rafsancani, kardeşi Muhammed Haşimi'yi yürütmeden sorumlu cumhurbaşkanı yardımcısı olarak tayin etmişti. Benzer şekilde, Muhammed Hatemi de kardeşi Ali Hatemi'yi genel kurmay başkanı yapmıştı. Mahmud Ahmedinejad, kardeşi Davud Ahmedinejad'ı cumhurbaşkanlığı denetim dairesi başkanlığına getirmişti. Bunlara ek olarak, orta kademedeki görevler de her zaman mevcut cumhurbaşkanının akrabaları tarafından deruhte edilir. Aynı eğilim, eyaletlerdeki orta kademeli memurlar arasında da gözlemlenebilir. Örneğin Belucistan eyaletinin valisi, eyaletin başşehri olan Zahedan'a vali olarak yeğenini atadı.

İran’da yakın akrabaları yüksek konumlarda olmayan bir üst düzey yetkiliye rastlamak neredeyse mümkün değil. İran'ın yasama ve yargı organlarının şu anda iki kardeş tarafından idare edildiği de unutulmamalı: Ali ve Sadık Laricani kardeşler. Üçüncü kardeş Cevad Laricani ise İran'ın İnsan Hakları Konseyi'nin başkanı. Dördüncü kardeş Bâkır Laricani ise eski sağlık bakanı yardımcısı. Kendilerine halk arasında ‘Laricani kardeşler’ deniliyor.

- Dini lider akraba kayırmacılığına karşı değil

Ne ilginçtir ki dini liderin akraba kayırmacılığına bir itirazı yok, hatta onu teşvik dahi ediyor. Eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi’yle ve kabine üyeleriyle 28 Temmuz 2001'de yaptığı bir toplantıda Ayetullah Hamaney, Hz. Musa'nın Allah'a, kardeşi Hz. Harun'u kendisine naip olarak tayin buyurması niyazında bulunduğunun anlatıldığı Kur'ân-ı Kerîm ayetlerini okudu. Bu ayetlerin ışığında, dini lider şöyle dedi: "Bu hususu Ayetullah Rafsancani'nin cumhurbaşkanlığında dile getirdiğim gibi, Cumhurbaşkanı Hatemi'ye de söyledim. Ona kardeşi Ali Hatemi'yi soruşturma biriminin başına getirmesini söyledim. O da onu tayin etti, çok da güzel oldu! Kişinin en yakın akrabaları soruşturmayla ilgili görevlere tayin edilmelidir. Böylece insanlar ne olup bittiğini bilebilir. Bu, düzenli kurumsal raporların yanı sıra, alternatif bir bilgi kaynağının da mevcut olması gerektiği anlamına geliyor."

İran halkının da akraba kayırmacılığı konusunda bir problemi olmadığını belirtmek gerek. Örneğin Muhammed Hatemi'nin 1997 yılında kazandığı seçim zaferinden sonra, o zamana kadar tanınmayan kardeşi Muhammed Rıza Hatemi, 2000 yılındaki meclis seçimlerinde Tahran'da en yüksek oyu aldı ve sonunda meclis başkan vekili oldu. Benzer şekilde, merhum Rafsancani'nin kızı Fayize Rafsacani, babasının yüksek profilli konumu sayesinde, İran meclis seçimlerinde yüksek bir oy oranı yakalayacaktı. Dolayısıyla akraba kayırmacılığı, İran’ın siyasi kültürünün bir parçası olması itibariyle, hiçbir zaman bir sorun teşkil etmez.

Bu örneklerden sonra, Ruhani'nin önümüzdeki haftalarda kabine üyelerini açıklayacağını hatırlatalım. Açıkçası Ruhani, iktidarı diğer çıkar gruplarıyla paylaşma konusunda baskı altında. Reformcu cenahın liderlerinden Muhammed Rıza Arif 18 Temmuz'da Ruhani ile yaptığı bir toplantıdan sonra şöyle dedi: "Bazı insanlar, kazandıktan sonra, kendileri için mücadele verenleri unutuyor." Bir gün sonra, 19 Temmuz'da Ruhani, üst düzey hükümet vazifelerini doldurma sırasının şimdi kendi 24 milyon seçmeninde olduğunu söyledi. Bu açıklamalar, Ruhani ile diğer siyasi güçler arasında görevlerin dağılımı konusunda süregiden bir gerginlik olduğunun açık göstergeleri. İşte Feridun bu süreçte bir günah keçisi haline getiriliyor. Ancak bu gerilimin, Cumhurbaşkanı Ruhani'nin muhaliflerinin sahip olduğu kabile zihniyetiyle de çok alakası var. Bu durum ise birçok analizci tarafından neredeyse hiç dikkate alınmayan gizli bir faktör.

Son kırk yılda, İranlı üst düzey yetkililerin çoğu, birbirleriyle şu veya bu şekilde sıhri yakınlıklar geliştirdiler. Bu kişiler, (bizzat devrimciler veya onların aile fertleri arasında yapılan evlilikler anlamında) adına 'devrim evlilikleri' denmesi gereken bir olguyla, birbirleriyle bağlantılılar. İran'da müesses nizam, aynı sosyal gruplar arasında yapılmış evliliklerle oluşmuş karmaşık bir ağla, birbiriyle münasebeti bulunan ailelerden müteşekkildir.

Mesela eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi'nin kardeşi, Ayetullah Humeyni'nin torunuyla evli. Mevcut İran Meclis başkanı Ali Laricani, kendi yardımcısı Ali Mutahiri'nin kız kardeşiyle evli. Dini liderin oğlu Mücteba Hamaney, eski meclis başkanı Haddad Adil'in damadı. Dini liderin diğer oğlu Mesud Hamaney ise İran eski dış işleri bakanı Kemal Harrazi'nin yeğeniyle evli. Kemal Harrazi'nin oğlu, Muhammed Hatemi'nin kızıyla evli. Dini liderin kızı, dini liderin ofisinin daire başkanı olan Ayetullah Gülpayegani'nin oğluyla evli. İslam Devrim Muhafızlarının eski komutanı Muhsin Rızai'nin oğlu, Ayetullah Humeyni'nin torunuyla evli. Tahran'ın büyük güce sahip mevcut belediye başkanı Kalibaf, dini liderin hanımının yeğeni. Bu liste sayfalarca uzar gider. Kısaca sonuç şu: Bu evlilikler sonucunda gelen sıhri akrabalıklar yüzünden, bu insanlarda tipik bir kabile zihniyeti gelişmiş durumda.

Şimdi, bu devrim evlilikleriyle oluşmuş güçlü ağa baktığımızda, Hasan Ruhani'nin bir bağlantısı olmadığını, yani dışarıda kalan biri olduğunu görüyoruz. Bu dezavantaj yüzünden, cumhurbaşkanlığının ilk günlerinden beri Ruhani kendi adamlarını sisteme sokmaya çalışıyor. Son dört yılda Ruhani'nin onlarca yakın akrabası üst düzey hükümet görevlerine getirildi. Birkaç örnek vermek gerekirse, Ruhani'nin yeğeni Abdül Hüseyin Feridun Bilim, Araştırma ve Teknoloji Bakanlığı’nın sekreteri olarak görev yaptı. Diğer yeğeni İsmail Semavi cumhurbaşkanına danışmanlık yapan gruplardan, gençler heyetinin başkanı. Bir diğer yeğeni Ali Münisan, Kiş serbest bölgesinin direktörlüğünü yapıyor. Ruhani'nin yeğeni Tahire Kayyumi ise cumhurbaşkanlığı sarayının halka ilişkiler biriminin başında.

Dolayısıyla, şu anda İran İslam Cumhuriyeti'nin siyasi ufkunda birbiriyle yan yana ilerleyen ve birbiriyle irtibatlı iki gerilim var: Bir yandan Ruhani yeni hükümette müesses nizamın seçkin fertlerine karşı daha cömertçe davranmak konusunda baskı altında. Öte yandan, müesses nizamın seçkin fertleri, kabile zihniyetinden dolayı, İran'ın iktidar yapısı içinde yeni bir ailenin ortaya çıkmasına karşı direnç gösteriyorlar.

Mütercim: Ömer Çolakoğlu

“Görüş” başlığıyla yayımlanan makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansı’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.