18 Haz 2008 08:52
Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:08
"GÖREVİ BİZLERİ SEVİNDİRMEKTİR.TELEVİZYONLARDA GÖLGE BOKSU YAPMAK DEĞİL"!..FATİH TERİM'İN MEDYA ELEŞTİRİLERİNE YANIT GELDİ!..
Milli Takımlar teknik direktörü Fatih Terim'in Çek Cumhuriyeti maçı sonrasında medyaya yönelik eleştirilerine "Dost acı konuşma hakkına sahiptir" diyen Hürriyet yazarı Mehmet Y.Yılmaz'dan cevap geldi.
Fatih Terim´i öyle görünce üzüldüm
FATİH Terim, hiç kuşku yok ki bu ülkenin sahip olduğu ilginç kişiliklerden birisi.
Futbol vizyonunun bu ülkeye önemli zaferler tattırdığı da bir gerçek.
Bunları söylüyorum ama aslına bakarsanız Fatih Terim için çok objektif olamam.
Kendisini severim ve değer veririm.
Çek Cumhuriyeti maçının ertesinde düzenlediği basın toplantısında söylediği sözleri dinlerken, bu nedenle üzüldüm.
Üzüntümün nedeni, hep birlikte bir bayram coşkusu içinde kutlayabileceğimiz bir futbol zaferini, tanımlanamaz bir rövanş alma isteğine dönüştürdüğünü düşünmüş olmamdır.
Bu yazıyı yazmamın nedeni de bu zaten. Dost acı konuşma hakkına sahiptir!
Türkiye Milli Takımı´nın İsviçre ve Çek Cumhuriyeti ile oynadığı maçların ilk 65-70 dakikası, on kere daha oynansa, sonuç değişmez. Türkiye, öyle oynadığı hiçbir maçı kazanamaz.
Her iki maçın son 20-25 dakikası da on kere daha oynansa sonuç değişmez. Türkiye, öyle oynadığı her maçı kazanır.
Spor yazarları, yorumlarını elbette buna göre yapacaklar.
Spor yazarının işi bir takıma ve teknik direktörüne moral vermek değil, gördüğünü yazmaktır.
Dolayısıyla yazıların 70. dakikadan sonra değiştirilmesi bir soruna işaret etmiyor. Sahada oynanan oyunun gereğidir.
Terim, dünyanın hangi ülkesinde futbolcu anneleri ile gazete ve televizyoncuların röportaj yaptığını soruyor ve gazetecileri eleştiriyor.
Yanıtı şöyle olmalı: Dünyanın hangi ülkesinde futbolcu anneleri, televizyon reklamlarına çıkıp "benim oğlum şöyle, senin oğlun böyle" diye konuşuyor?
Maçın son dakikasında rakibe saldırıp kırmızı kart gören ve maç bittiğinde gazetecilere alışkın olduğu el-kol hareketlerini yapan iki terbiyesizi adam yerine koyup savunmasını ise hiç anlayamadım.
Her ikisi de gerçek futbol severlerin vicdanında mahkûm edildiler ve üzerlerinde hangi forma olursa olsun ait olacakları tek yer "büyümüş ama adam olamamışlar kulübü" olacak.
Terim bilmeli ki bu ülkede herkes milli takım maç kazanınca seviniyor, kaybedince üzülüyor.
Görevi bizleri sevindirmektir. Televizyonlarda gölge boksu yapmak değil!
Mehmet Y.Yılmaz/HÜRRİYET
FATİH Terim, hiç kuşku yok ki bu ülkenin sahip olduğu ilginç kişiliklerden birisi.
Futbol vizyonunun bu ülkeye önemli zaferler tattırdığı da bir gerçek.
Bunları söylüyorum ama aslına bakarsanız Fatih Terim için çok objektif olamam.
Kendisini severim ve değer veririm.
Çek Cumhuriyeti maçının ertesinde düzenlediği basın toplantısında söylediği sözleri dinlerken, bu nedenle üzüldüm.
Üzüntümün nedeni, hep birlikte bir bayram coşkusu içinde kutlayabileceğimiz bir futbol zaferini, tanımlanamaz bir rövanş alma isteğine dönüştürdüğünü düşünmüş olmamdır.
Bu yazıyı yazmamın nedeni de bu zaten. Dost acı konuşma hakkına sahiptir!
Türkiye Milli Takımı´nın İsviçre ve Çek Cumhuriyeti ile oynadığı maçların ilk 65-70 dakikası, on kere daha oynansa, sonuç değişmez. Türkiye, öyle oynadığı hiçbir maçı kazanamaz.
Her iki maçın son 20-25 dakikası da on kere daha oynansa sonuç değişmez. Türkiye, öyle oynadığı her maçı kazanır.
Spor yazarları, yorumlarını elbette buna göre yapacaklar.
Spor yazarının işi bir takıma ve teknik direktörüne moral vermek değil, gördüğünü yazmaktır.
Dolayısıyla yazıların 70. dakikadan sonra değiştirilmesi bir soruna işaret etmiyor. Sahada oynanan oyunun gereğidir.
Terim, dünyanın hangi ülkesinde futbolcu anneleri ile gazete ve televizyoncuların röportaj yaptığını soruyor ve gazetecileri eleştiriyor.
Yanıtı şöyle olmalı: Dünyanın hangi ülkesinde futbolcu anneleri, televizyon reklamlarına çıkıp "benim oğlum şöyle, senin oğlun böyle" diye konuşuyor?
Maçın son dakikasında rakibe saldırıp kırmızı kart gören ve maç bittiğinde gazetecilere alışkın olduğu el-kol hareketlerini yapan iki terbiyesizi adam yerine koyup savunmasını ise hiç anlayamadım.
Her ikisi de gerçek futbol severlerin vicdanında mahkûm edildiler ve üzerlerinde hangi forma olursa olsun ait olacakları tek yer "büyümüş ama adam olamamışlar kulübü" olacak.
Terim bilmeli ki bu ülkede herkes milli takım maç kazanınca seviniyor, kaybedince üzülüyor.
Görevi bizleri sevindirmektir. Televizyonlarda gölge boksu yapmak değil!
Mehmet Y.Yılmaz/HÜRRİYET