Ağlar mısın?
Çok, her şeye ağlarım.
Bazı gözyaşları, dinginleşmeye ve rahatlamaya sebep olur. Bazı gözyaşları da vücuda zarar verir, baş ağrısı yapar, yıpratır. Senin gözyaşların hangi sınıfa giriyor?
Herkes gibi konuya göre değişiyor. Ben, ağlayıp rahatlamayı seviyorum. Ağlamak için izlediğim Filmler gerçekten var.
Bu işin içerisindeyken bu işe dair bir şey izleyip duygulanmak zor olmuyor mu? “Gönül Dağı” dizisini izlerken teknik açıdan mı bakıyorsun yoksa seyirci olarak izliyor musun?
Diziyi izlerken teknik açıdan bakıyorum. Ama şöyle bir durum var. Her hafta gelen senaryoda mutlaka ağladığım bir sahne oluyor. Okurken ağlıyorum. Gerçekten her bölüm en az bir sahneye hıçkırarak ağlıyorum. Şuna da katılıyorum. İzlediğim bir dizinin kamera arkasını görmekten hoşlanmıyorum. Özellikle yabancı yapımlarda. Büyüsü kaçıyor sanki. Mesela Harry Potter’a bayılırım ve asla kamera arkasını izlemedim. Öyle şeylerde gerçekten büyüsü kaçıyor.
Role girmeye, rolde kalmaya, onu canlandırmaya nasıl bakıyorsun?
Bir karakteri aldığım zaman bir yolculuğa çıkıyoruz. Ondan bir şeyler öğrenerek ve karaktere bir şey koyarak devam ediyorum. Aslında yine benim. Cemile, benim için içimdeki farklı bir Nazlı. Bambaşka bir şey yapamazsın. Çünkü tek bir fiziksel görünüşün var, tek bir ses tonun var. İstediğin kadar değiştir. Tavır ekleyerek karakteri başkalaştırıyorsun.
Oynarken duygulandığın sahneyi paylaşabilir misin?
Beni çok etkileyen 2. bölümdü. O bölümde babam ile birlikte Cemile’nin annesinin geçmiş fotoğraflarına baktığımız bir kısım vardı. Okurken de çok duygulanmıştım. Çünkü Cemile’nin ailesinden kalan tek kişi babası ve onunla fotoğraflara bakıyor. Bu çok yalın aynı zamanda çok hüzünlü.