24 Şub 2013 09:44
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:02
GÖĞÜSLERİ KESİLDİ, YENİ ORGAN YAPILDI! O ARTIK NİL DEĞİL RÜZGAR!
Gündeme bomba gibi düşen 'Nil Erkoçlar'ın ameliyatla erkek oldu' iddiası doğru çıktı. Yeni haliyle ilk kez Ayşe Arman'a konuştu.
Nil olarak var olduğum müddetçe ben bir yalandım
Nil Erkoçlar hepimizin bildiği, tanıdığı bir oyuncu.
26 yaşında.
Oyunculuğa 10 yaşında reklam filmleriyle başlıyor, 15 yaşında Molped reklamında oynuyor, sonra dizi oyunculuğuna geçiyor.
Sadece yetenekli değil, çok da güzel bir kadın.
Fıstık gibi.
İşte aynı Nil, şu anda karşımda erkek olarak duruyor.
3 hafta önce, ameliyatla erkek olmuş.
Gazetelerde çıkan haberler doğruymuş.
Fakat sadece bedeni değil erkek olan.
Karşımdaki erkek, yeni adıyla Rüzgar, gerçekten bir erkek.
Bütün enerjisi, verdiği his, beden hareketleri, konuşması, sesi, mimikleri…
İnsan hayret ediyor.
Kollarındaki dövmeler, oturması, kalkması, yürüyüşü…
Ve göğsü dümdüz.
Memeleri yok edilmiş.
Bacağından da erkek cinsel organı yapılmış.
20’li yaşlarında yakışıklı, alımlı
bir erkek.
Her şeyiyle erkek, güzel bir erkek.
Kadınken de güzelmiş o ayrı.
Ve o güzel kadın bedeni, 26 yıl boyunca içinde bir erkeği gizlemiş.
Hatta hapsetmiş.
Ve sonunda Rüzgar Erkoçlar, kendi özbenliğine kavuşmuş.
Hakkında çıkan haberlerin aslını, birinci ağızdan duymanız için bana aşağıdaki röportajı verdi, yoksa konuşmaya, ortalığa çıkmaya niyeti yok…
Büyük mücadeleler vermiş bu genç adama şans diliyorum.
Ben onu çok sevdim.
Yolu açık olsun.
Farklı olduğunu hissettiğinde kaç yaşındaydın?
- 5 ya da 6…
Neydi peki farklılık?
- Görüntüm kızdı ama diğer kız çocukları gibi değildim. Barbie’lerle, bebeklerle oynamıyordum. Aklım fikrim erkek oyunlarındaydı. Evcilik oynanacaksa da ben mutlaka baba olacaktım. Sonra futbol oynamayı seviyordum. İyi de oynuyordum. Mahallede takıldığım çocukların hepsi erkekti. Farklıydım işte. Tam adını koyamıyorsun ama içinde hissediyorsun. 14’üme geldiğimde anladım ki, ben kız filan değilim, basbayağı erkeğim.
Ailen?
- Bana çok destek oluyorlar, hep oldular. Ama onların da yaşananları kabul etmeleri kolay olmadı. Ben ortanca çocuğum. Bir ablam, bir de kız kardeşim var. Bizimkiler benim erkek olmamı çok istemişler. Ama kız doğmuşum. Biyolojik olarak tabii!
Küçüklüğünde etek, elbise giydirilince rahatsız oluyor muydun?
- Hem de nasıl. 10 yaşında filandım, bir çocuk markasının erkek reyonundan şort veya tişört aldı annem, daha doğrusu ben seçtim, o da itiraz etmedi. Dünyalar benim oldu! İçinde kendimi en rahat hissettiğim giysilerimdi. Saçlarımı, Amerikan tıraşı kestirince de kendimi çok beğenmiştim. O halimle bir akrabamızın düğününde kızlar tuvaletine girecektim, orada çalışan biri, “Oraya giremezsin! Erkeklere girmen gerekiyor” demişti de ne kadar mutlu olmuştum. İçimde bitmeyen bir savaş vardı, ruhumla bedenim arasında...
Peki içindeki bu savaşı birilerine anlatabildin mi?
- Hayır. Çok uzun süre kendi içimde yaşadım. Zaten konduramıyorsun da kız gibi hissetmiyorum ama hissettiğim şeyin tam adını da koyamıyorum. Ergenlikte duvara tosladım. Çünkü fark ettim ki, kızlardan hoşlanıyorum. Tıpkı bir erkek gibi. Ama bir kadın bedeni içindeyim. Bu korkunç bir şey! İmalat hatası. Kadınları beğeniyorsun, onlardan heyecan duyuyorsun ama senin ambalajın da kadın. Üstelik güzel bir kadın. Fakat eşcinsel değilsin. Ben lezbiyen olmadığımı biliyordum. Hep doğuştan bana verilmiş o biyolojik bedenden kurtulmak istedim. Onu kırıp çıkmak, özgürlüğe kavuşmak istedim…
Peki regl olduğunda ne hissettin?
- Çok geç regl oldum. Lise sondum. Zaten kız bedenimdeki her şey çok geç gelişti. Memelerim de geç çıktı.
“Daha zayıf olayım, kadınsı kıvrımlarım olmasın” gibi düşüncelerin…
- Yok, zaten zayıftım. Çok fazla ‘kadın formu’nda değildim.
Peki ruhsal olarak ne tür değişimler yaşıyordun?
- Hapishanede gibiydim. İçinden kıstırıldığım bedenden sürekli çıkmak, kurtulmak istiyordum. Bedenim kadındı, ruhum erkek. Ve nasıl yaparım da bedenimi ruhumla özdeşleştirebilirim diye uğraşıyordum. Sırf ruhsal tatmin için gidip erkek dükkânlarından alışveriş yapıyordum ama o da kesmiyordu. Hep bir şeyler eksik kalıyordu.
Lisede filan hiç zorluk yaşamadın mı?
- Yaşamaz mıyım, yaşadım ama hep içimde. Diğer kız arkadaşlarım nasılsa, ben de öyleydim görünüşte, hep etek giymek zorundaydım. Öyle görünmez listeler var, kadınsan şunları şunları yapacaksın, erkeksen bunları, bunları. Ben hep “Başkaları ne der?” düzenine göre hayatımı sürdürdüm.
Ayşe Arman’ın röportajının devamını okumak için tıklayın
Nil Erkoçlar hepimizin bildiği, tanıdığı bir oyuncu.
26 yaşında.
Oyunculuğa 10 yaşında reklam filmleriyle başlıyor, 15 yaşında Molped reklamında oynuyor, sonra dizi oyunculuğuna geçiyor.
Sadece yetenekli değil, çok da güzel bir kadın.
Fıstık gibi.
İşte aynı Nil, şu anda karşımda erkek olarak duruyor.
3 hafta önce, ameliyatla erkek olmuş.
Gazetelerde çıkan haberler doğruymuş.
Fakat sadece bedeni değil erkek olan.
Karşımdaki erkek, yeni adıyla Rüzgar, gerçekten bir erkek.
Bütün enerjisi, verdiği his, beden hareketleri, konuşması, sesi, mimikleri…
İnsan hayret ediyor.
Kollarındaki dövmeler, oturması, kalkması, yürüyüşü…
Ve göğsü dümdüz.
Memeleri yok edilmiş.
Bacağından da erkek cinsel organı yapılmış.
20’li yaşlarında yakışıklı, alımlı
bir erkek.
Her şeyiyle erkek, güzel bir erkek.
Kadınken de güzelmiş o ayrı.
Ve o güzel kadın bedeni, 26 yıl boyunca içinde bir erkeği gizlemiş.
Hatta hapsetmiş.
Ve sonunda Rüzgar Erkoçlar, kendi özbenliğine kavuşmuş.
Hakkında çıkan haberlerin aslını, birinci ağızdan duymanız için bana aşağıdaki röportajı verdi, yoksa konuşmaya, ortalığa çıkmaya niyeti yok…
Büyük mücadeleler vermiş bu genç adama şans diliyorum.
Ben onu çok sevdim.
Yolu açık olsun.
Farklı olduğunu hissettiğinde kaç yaşındaydın?
- 5 ya da 6…
Neydi peki farklılık?
- Görüntüm kızdı ama diğer kız çocukları gibi değildim. Barbie’lerle, bebeklerle oynamıyordum. Aklım fikrim erkek oyunlarındaydı. Evcilik oynanacaksa da ben mutlaka baba olacaktım. Sonra futbol oynamayı seviyordum. İyi de oynuyordum. Mahallede takıldığım çocukların hepsi erkekti. Farklıydım işte. Tam adını koyamıyorsun ama içinde hissediyorsun. 14’üme geldiğimde anladım ki, ben kız filan değilim, basbayağı erkeğim.
Ailen?
- Bana çok destek oluyorlar, hep oldular. Ama onların da yaşananları kabul etmeleri kolay olmadı. Ben ortanca çocuğum. Bir ablam, bir de kız kardeşim var. Bizimkiler benim erkek olmamı çok istemişler. Ama kız doğmuşum. Biyolojik olarak tabii!
Küçüklüğünde etek, elbise giydirilince rahatsız oluyor muydun?
- Hem de nasıl. 10 yaşında filandım, bir çocuk markasının erkek reyonundan şort veya tişört aldı annem, daha doğrusu ben seçtim, o da itiraz etmedi. Dünyalar benim oldu! İçinde kendimi en rahat hissettiğim giysilerimdi. Saçlarımı, Amerikan tıraşı kestirince de kendimi çok beğenmiştim. O halimle bir akrabamızın düğününde kızlar tuvaletine girecektim, orada çalışan biri, “Oraya giremezsin! Erkeklere girmen gerekiyor” demişti de ne kadar mutlu olmuştum. İçimde bitmeyen bir savaş vardı, ruhumla bedenim arasında...
Peki içindeki bu savaşı birilerine anlatabildin mi?
- Hayır. Çok uzun süre kendi içimde yaşadım. Zaten konduramıyorsun da kız gibi hissetmiyorum ama hissettiğim şeyin tam adını da koyamıyorum. Ergenlikte duvara tosladım. Çünkü fark ettim ki, kızlardan hoşlanıyorum. Tıpkı bir erkek gibi. Ama bir kadın bedeni içindeyim. Bu korkunç bir şey! İmalat hatası. Kadınları beğeniyorsun, onlardan heyecan duyuyorsun ama senin ambalajın da kadın. Üstelik güzel bir kadın. Fakat eşcinsel değilsin. Ben lezbiyen olmadığımı biliyordum. Hep doğuştan bana verilmiş o biyolojik bedenden kurtulmak istedim. Onu kırıp çıkmak, özgürlüğe kavuşmak istedim…
Peki regl olduğunda ne hissettin?
- Çok geç regl oldum. Lise sondum. Zaten kız bedenimdeki her şey çok geç gelişti. Memelerim de geç çıktı.
“Daha zayıf olayım, kadınsı kıvrımlarım olmasın” gibi düşüncelerin…
- Yok, zaten zayıftım. Çok fazla ‘kadın formu’nda değildim.
Peki ruhsal olarak ne tür değişimler yaşıyordun?
- Hapishanede gibiydim. İçinden kıstırıldığım bedenden sürekli çıkmak, kurtulmak istiyordum. Bedenim kadındı, ruhum erkek. Ve nasıl yaparım da bedenimi ruhumla özdeşleştirebilirim diye uğraşıyordum. Sırf ruhsal tatmin için gidip erkek dükkânlarından alışveriş yapıyordum ama o da kesmiyordu. Hep bir şeyler eksik kalıyordu.
Lisede filan hiç zorluk yaşamadın mı?
- Yaşamaz mıyım, yaşadım ama hep içimde. Diğer kız arkadaşlarım nasılsa, ben de öyleydim görünüşte, hep etek giymek zorundaydım. Öyle görünmez listeler var, kadınsan şunları şunları yapacaksın, erkeksen bunları, bunları. Ben hep “Başkaları ne der?” düzenine göre hayatımı sürdürdüm.
Ayşe Arman’ın röportajının devamını okumak için tıklayın