GİYSİLERİMİN PARASINI CEBİMDEN ÖDÜYORUM ÇÜNKÜ HABER ÖZGÜRLÜĞÜ İKİ METRE BEZE KİRALANMAZ...
Bugün televizyondaki bir çok haberci ve sunucu, sponsor firmaların verdiği kıyafetlerle izleyici önüne çıkıyor.Ancak biri hariç: Yılların usta habercisi,Türkiye´nin en şık ve en iyi giyinen gazetecisi unvanının sahibi Uğur Dündar...
Biz gazeteci kimliği dışında Uğur Dündar´ı çok fazla tanımıyoruz. Biraz kapalı kutu galiba...
Hiç kapalı kutu değil aslında... Çünkü Uğur Dündar kendisini işiyle evi arasında yaşamaya odaklamış, işini, evini, çocuklarını, ailesini çok seven ve bunun dışında kalan zamanlarda hiç kimsenin görmediği yerlerde spor yapan, son derece yalın yaşamı olan bir insan. Ama aslında işi dışında Uğur Dündar son derece neşeli, arkadaşlarıyla yakınlarıyla olmayı çok seven, çocuksu tarafları oldukça zengin bir insan...
Uğur Dündar´ı hiç çocuk gibi düşünemiyorum...
Ama çocukla çocuk olurum ben. Eve gittiğim zaman çocuklarla baba gibi değil de, onların okul arkadaşı gibi konuşurum. Bunu içimden geldiğim için yaparım. Bir de çok enterasan bir şey söyleyeyim size. Çocuklarım dünyaya geldikten sonra özellikle, daha müşvik, daha şefkatli bir insan oldum.
Mesela...
Bazen hukuki hiç bir sorumluluğum olmasa bile programlarda suçlu insanların yüzünü kapatıyorum. Çocukların babalarını o şekilde görebileceklerini düşünüyorum. O an gözümün önüne geliyor, bazen içten içe ağlıyorum. Biliyorum ki çocuk için baba bir idol. Zaten suçlunun cezasını adalet verecek, çocuğunun da babasıyla birlikte bu cezayı çekmesine gerek yok.
Oğlum kamış gibi uzuyor bana benzeyecek galiba
İyi bir babasınız o zaman...
Evet, öyle olduğumu düşünüyorum. Çocuklarıma çok düşkünüm. Onlarla oyunlar oynuyorum. Lakaplar takarım mesela... Büyük oğlan iyi basketbol oynuyor. Çok da seviyor besketbolu. Bana benzeyecek, kamış gibi uzuyor. Üçlükler, çok güzel sayılar atıyor. Ben ona "Hadi bakalım Mehmet Okur" diyorum. Mehmet Okur´un oynadığı reklamları dört gözle izliyor. Tanıştırdım, maçlara da götürüyorum. Bakıyorum bir Mehmet Okur olma sevdası başladı. Kızım, bütün kızlar gibi babaya çok düşkün.
Karşınıza çıkıp "Baba senin gibi gazeteci olmak istiyoruz" deseler, sizin yaşadıklarınızı yaşamalarına izin verir misiniz?
(Gülüyor.) Hiç bir zaman baskıcı olmadım. Hepsi özel bir kişiliğe sahip, onlara saygı duymak gerekir. Ve üstelik çocuklar artık ne istediklerini çok iyi biliyorlar. Tamam ben çok acılar yaşadım, kıskançlıklar yüzünden meslektaşlarımın çok saçma saldırılarına uğradım. Ama gazeteci olmak isterseler "İyi bir seçim" derim.
Peki ya eş olarak Uğur Dündar? Romantik midir?
Televizyon ve gazete sayfalarında sert işler yaparak topluma yansıyan kişilerin kendi dünyalarında çok romantik olduğuna inanıyorum.
Göz önünde olmayı eşim istemiyor, çünkü o böyle mutlu
Sürpriz yapar mı?
Yaparım tabii... Aslında yaptığımız iş de yaratıcılık. Televizyonculukta yaratıcı olan, özel hayatında da yaratıcıdır. Ama tabii ki bunları size anlatmayacağım (gülüyor.) Hakikateden eşime çok şey borçluyum. Eşim her bakımdan benim bulabileceğim en güzel eş. Eskiden Türkiye güzeliydi, şimdi dünyanın en güzel annesi...
Eşiniz de, çocuklarınız da çok fazla gözönünde değil...
Ben de ailemi hiçbir zaman haber konusu yapmamaya özen gösterdim. Eşim de bunu büyük bir anlayışla karşılıyor. Çocuklarımın annesi olmaktan çok mutlu olduğunu ve yuvamızdaki bu atmosferin korunması gerektiğini düşünüyor.
Yani siz mi istemiyorsunuz?
Hayır, kendisi de istemiyor. Zaten ne çocuklara ne eşime karşı hiçbir baskıcı anlayış söz konusu olamaz. Bizde her şey demokratça kararlaştırılır.