07 Ara 2010 14:21 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:51

"GERÇEKTEN SATIYOR MUSUNUZ, YOKSA REKLAM OLSUN DİYE SATTIK MI DİYORSUNUZ?"

Ali Ağaoğlu muhabirin bu sorusuna nasıl yanıt verdi? İşte Ağaoğlu'nun bilinmeyenleri.

Ruhi Sanyer'in röportajı

Son dönemin en çok öne çıkan ismi inşaatçı Ali Ağaoğlu. Projeleri için çekilen reklamlarda rol alan Ağaoğlu "Şirkette işim arsayı almak ve proje geliştirmek. Uygulamaya karışmam, malzeme fiyatını da bilmem" diyor.

Kamuoyu onu, önce kendi adını taşıyan konut projeleriyle tanıdı. Ardından helikopteri, Bentley ve Rolls Royce gibi lüks otomobilleriyle boy gösterdi gazetelerde, TV ekranlarında. Küresel krizin etkilerinin Türkiye’ye de ulaştığı, konut satışlarının bıçak gibi kesildiği 2009 yılının şubat ayı kiminin yaptığı işler nedeniyle takdir ettiği, kiminin de ‘zenginliğini ölçüsüzce sergilediği’ gerekçesiyle pek hoşlanmadığı Ali Ağaoğlu’nun rüştünü ispat ettiği tarih oldu.

Ağaoğlu’nun, 2009 yılının şubat ayında yüzde 1 peşinatla satışa çıkarttığı 1.200 konutluk Bahçelievler MyCity Projesi 10 gün içinde tükendi. Ardından maket üzerinden satışa çıkarttığı diğer projelerdeki konutlar da kısa sürede alıcılarını buldu. Ali Ağaoğlu ile İstanbul Ataşehir’deki şirket merkezinde bir araya geldik ve kendisi bize bugüne kadar 30 bin konut inşa ettiğini söylediği şirketini nasıl yönettiğini anlattı.

Ağaoğlu’na göre şirketteki en önemli görevi, arsayı satın almak ve proje yapılıncaya kadar işin içinde olmak. Arsa alma konusundaki yetkisini hiçbir yöneticisine devretmiyor ve kıskançça koruyor. “Çok mu akıllısınız da arsayı hep siz alıyorsunuz?” sorusuna ise şu yanıtı veriyor:

“Arsa alımında tek yetkili benim. Zaten şu anda 25 sene önce aldığım arsaları değerlendiriyoruz. 25 sene önce diktiğim ağacın meyvesini topluyorum. Çünkü şehrin gelişebileceği yerleri görmüşüm. Bugün ender de olsa arsa alırsak kararı her koşulda ben veririm” diyor.

Ali Ağaoğlu arsa konusundaki ‘dediğim dedikçiliği’nin inşaat projelerinin sonraki aşamalarında geçerli olmadığını “Kesinlikle farklı görüşler olur ve bizim toplantılarımızda kemik sesi gelir. Yani ciddi anlamda tartışma olur, kavga olur. Birbirimizi ikna ederiz. Ben dinlemesini çok iyi bilen bir insanım” sözleriyle ifade ediyor.

“En son hangi projenin toplantısından kemik sesi geldi?” sorusunu ise şöyle yanıtlıyor:
“Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’nın (EGYO) Ayazağa Projesi’nde aramızda çok ciddi tartışmalar oldu. Birinci gelen Ortak Girişim Grubu’nun teklifi 3 milyar 250 milyon lira ve hasılattan yüzde 37 pay idi. Biz ise 3 milyar 200 milyon lira ile hasılattan yüzde 35.5 pay teklif etmiştik. Yüksek geldi bu teklif bizim yöneticilere. Ne vermeliyiz diye tartışma çıktı. Bunun hesabını yaptık epey süre. Kaç liradan satabiliriz metrekaresini, ne hasılat edebiliriz projedeki iş merkezinden tartışmasını yaptık. Ortak çıkan karar bu. Farklı görüşler de oldu ama bir noktada buluştuk. Dinlemesini çok iyi bilirim. İyi dinlediğimden analiz ve sentez de iyi yaparım. Onlardan o fikirlerini alırım tabii ki kararda etkiliyimdir yani. Ben iddiasız bir adam değilim. Ama onların fikirlerinin iyisini alır, kötüsünü atarım. Ortak aklı yakalarız.”

Sünnetçi Hüseyin çok önemli adam

Sohbetin ilerleyen anlarında anlattıklarından Ağaoğlu Şirketler Grubu’nda Ali Ağaoğlu’ndan sonraki en önemli ismin 2 yaş küçük kardeşi Hüseyin Ağaoğlu yani ‘Sünnetçi Hüseyin’ olduğunu anlıyorum. Grubun yüzde 35 hissesini elinde bulunduran ve Ali Ağaoğlu’nun “Allah herkese öyle kardeş versin” dediği Hüseyin Ağaoğlu arazinin dışındaki tüm satın almanın ve uygulamanın başında. “Hüseyin Ağaoğlu bu işlerden anlar mı, yoksa kardeşiniz olduğu için mi bu işlerin başında?” sorusuna ise şu yanıtı veriyor:

“İşimde kardeşimi dahi tanımam. Hüseyin Ağaoğlu’nun ikizi var Zeki. Hüseyin’e bir projeyi ver bu yapılacak de, onu en kısa zamanda, en kaliteli ve en ucuz şekilde bitirir. Ama onun ikizine de ki bu bardağı buradan buraya koy onu ya yer, ya kırar. Hüseyin Ağaoğlu bu işlerden inanılmaz anlar ve bunun için de uygulama tamamen ona bağlıdır. İşi en hızlı ve kaliteli şekilde yapar ve bu nedenle de adı Sünnetçi Hüseyin’dir. İnşaat malzemesi alımının tümünü o yapar”

“Niye lakabı Sünnetçi Hüseyin’dir? Çok mu indirim yaptırır alımlarda?” sorusuna ise “Yani iş görecek kadar bırakır ama gerisini alır. Ne öldürür, ne de oldurur” yanıtını veriyor.

Ağaoğlu, bir projeye başlarken arsa alımından sonra ilk iş olarak potansiyel alıcıların ihtiyaçlarını tesbit ediyormuş. “Soruyoruz insanlara alım güçleri nedir, ne tür konut istediklerini” diyen Ağaoğlu bazı projelerde bu amaçla görüşlerine başvurulan alıcı sayısının 30 bine bile ulaştığını anlatıyor. Bir projeyi böyle oluşturduklarını ifade eden Ağaoğlu “5-6 bin kişiyle yüzyüze geri kalan 25 bini ile de telefonla görüşüyoruz” diyor.

Ali Ağaoğlu sohbetin her anında ekibinin çok sağlam olduğunu söylüyor ve şunları kaydediyor:
“Ofluyum amma Oflu müteahhit değilim. Çünkü ekibim sağlam. İddia ediyorum şu anda Türkiye’nin en iyi ekibi bende. Bir başarı varsa ortada, onların payı büyük. Yemin ederim ki demir çimento fiyatını, daire fiyatını bilmem. Herkes işini yapar bizde. Günlük işlerde, rutin işlerde hiç yokum. Rotayı çizerim. Ama şu var cumartesi, pazar günleri dahil her gün şantiyeleri gezerim. Sevgilimle şantiye gezerim. Her proje müdürü bize her hafta sunum yapar. Ama bilir ki ben o şantiyeyi yarım saat gezeyim projenin röntgenini değil tomografisini çekerim. Bunu bilir proje müdürlerim. Ama orada hiçbir şeye karışmam sadece gözlerim, sadece dinlerim.”

Kimse Ayşe Hanım gibi sakız patlatamaz

Ağaoğlu “Siz dahil herkes Türkiye’de bir hafta içinde binlerce konut satıyorsunuz? Gerçekten satıyor musunuz, yoksa reklam olsun diye sattık mı diyorsunuz?” soruma biraz kızıyor ve karşı hücuma geçiyor: “Bunu ciddi mi soruyorsun?”. “Tabii benim işim soru sormak” cevabını alınca da “O zaman evinde oturup da viski içme, git gez oraları gör. 1200 daireyi Bahçelievler’de 2009’da krizin zirvesinde 1.200 daireyi bir haftada sattım. Herkes sakız çiğner ama, Ayşe Hanım gibi patlatamaz” diyor ve ardından o kampanyayla ülkede havanın değiştiğini anlatmaya başlıyor.

O günlerde gazetelerde tek konut ilanı bulunmadığını söyleyen Ağaoğlu “Eğer bugün başbakan kriz Türk ekonomisine kriz teğet geçti diyorsa bunun sebebi benim. Ekonominin önünü açtım, ülkenin psikolojisini değiştirdim. Otomotivde, beyaz eşyada, gayrimenkulde ÖTV indirimleri bakanlar kurulunda biz ismen konuşularak çıkartıldı. Kapanan fabrikalar açıldı. Diğer inşaat firmaları arıyordu ‘Abi sağol satış ofiserini kapatmıştık, sayende satışa başladık’ diyorlardı. Gazetelerde konut ilanları benden sonra başladı. Reklam hedeflerinizi tutturduysanız benim sayemde tutturdunuz. Bana komisyon borcunuz var” demekten de kendini alamıyor.

Oğlu Londra projesinin başına neden getirildi?

Geçen günlerde gazetelerde Ali Ağaoğlu’nun İngiltere’nin başkenti Londra’da finans dünyasının kalbi City’e yakın Canary Wharf bölgesinde gerçekleştireceği ve 567 milyon hasılat beklediği 157 ve 122 metrelik 2 kuleden oluşacak projenin sorumluluğunu 24 yaşındaki oğlu Alican Ağaoğlu’na verdi. Sohbetimizde bu konu da gündeme geldi. İşte Ağaoğlu’nun bu konudaki sorulara verdiği yanıtlar:

Üniversiteyi bu yıl bitirecek bir çocuğu oğlunuz olduğu için mi bu işin başına geçirdiniz? Zaten bizimle çalışıyor ve adam gibi de adamdır.

Nasıl anlaşılıyor adam gibi adam olduğu? Çocuk bu henüz.

8 yıldır yurtdışında. Liseyi İsviçre’de okudu, üniversiteyi Londra’da okuyor. Oğluma, hep babamdan duyduğum şu lafı söyledim: Kızacağım şeyi değil duyduğumda üzüleceğim şeyi yapma. Çocuğundur kızarsın iki günde geçer. Babasın. Ama üzüntü geçmez. Ben de çocuklarıma (İkisi erkek, biri kız üç çocuğu var), hep bunu söyledim. Bu yaşa geldi, bugüne kadar beni üzecek hiçbir şeyin içinde olmadı. Gittiği her yerde adam gibi oturur, adam gibi kalkar. Arkadaşları arasında liderdir. Gittiği yerde de “Ben Ağaoğlu’yum” demez.

Yani bu işi becerebilir mi?

Kesinlikle becerir tabii ki takviye veriyorum ona, destek veriyorum. Şans veriyorum ona işin başına da koyuyorum, yapacağına da inanıyorum. Buraya benim yanıma gelse ezilir. Kendi ayakları üzerinde dursun. Çocuğa yüzme öğretmek istiyorsan derin suya atacaksın. Ben de şimdi attım onu oraya. İşi şansa da bırakmam tabii.

Alican’dan sonra sırada 17 yaşındaki Sena var. Ağaoğlu “Belki bir gün burada çalışmak ister. Niyeti var mı?” sorusuna ise “Henüz ufak ama burada çalışmaya niyeti var. Ben de mümkün olduğu kadar çok işin içine sokarak alıştırmak istiyorum. Kızım inanılmaz bir izleyici ve dinleyicidir. İnanılmaz da yorum çıkartan bir kızdır. Ama tüm çocuklarım becerebileceklerse burada çalışabilirler. Başka türlüsü olmaz” yanıtını veriyor.

Ya Ağaoğlu’nun nefesi kesilir de inşaat bitmezse....

Çok hızlı gitmiyor musunuz? Nefesiniz kesilmez mi?

Bana göre kaplumbağa gibi (Bugüne kadar 30 bin konut teslim etmiş. Şu anda yürüyen projelerde 11.700 konut ve elinde de 12 bin konut yapacak arazi var) gidiyoruz . Nefes hiçbir zaman kesilmez bende çizgi hep yukarıya doğrudur. Ben bugün büyümedim. 1980’lerden beri büyüğüm. Ha şimdi kamuoyu beni biraz daha fazla tanıyor başka. Kadrom da büyüdü. Şantiyelerde 10 bin kişiden fazla çalışan var. Merkezde yarısı yurtdışı deneyimli 300’ü mimar ve mühendis olmak üzere 1200 kişi çalışıyor. 20-25 senelik çalışanlarımı var çoğu da 10 seneden fazla.

Maketten konut satıyorsunuz? İşler ters giderse, proje tamamlanamazsa tüketicinin riski yok mu? Allah’a şükür bir şey olmaz. Garantisi ne bunun?

Garantisi benim. Şirkettir, şirketin varlıklarıdır. En büyük arazi portföyü bizde. Zaten Emlak Gayrimenkul Yatırım’ın projelerinde para devletin hesabına yatar. Bize parayı inşaat ilerledikçe hakediş olarak verirler. İnşaat yüzde 10 seviyesine geldi, yüzde 10 para verirler. Ben bitiremezsem Galatasaray Seyrantepe Stadı örneğinde olduğu gibi başkasına bitirtirler. Banka kredisiyle konut sattığın zaman da inşaat şirketi beceremezse banka daireyi teslim etmekte müşteriye karşı müteselsil olarak sorumludur. Yani tüm sigortalar tamam.

Radikal

ETİKETLER
#ali ağaoğlu