Genelkurmay çatı davası
- FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Genelkurmay Karargahı'ndaki eylemlere ilişkin, aralarında sözde Yurtta Sulh Konseyi üyelerinin de yer aldığı 221 sanığın yargılandığı davanın 19. duruşması sona erdi- Sanık Akyıldırım:- "Darbenin planlanması, karar ve yönetiminde FETÖ'nün olduğunu düşünüyorum....
ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Genelkurmay Karargahı'ndaki eylemlere ilişkin, aralarında sözde Yurtta Sulh Konseyi üyelerinin de yer aldığı 221 sanığın yargılandığı davanın 19. duruşması sona erdi.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Sincan Cezaevi Kampüsü'ndeki salonunda görülen duruşmada, savunması alınan sanıklardan eski Albay Vural Akyıldırım, 15 Temmuz darbe girişimi öncesi Türk Silahlı Kuvvetleri İstihbarat Okul Komutan Yardımcısı olduğunu ve o gece Genelkurmay'a hiç gitmediğini beyan etti.
İstihbarat okulundan evine giderken polis tarafından gözaltına alındığını, bu yüzden sanık olduğunu öne süren Akyıldırım, görevli olduğu okulda darbeye ilişkin hiçbir faaliyetin olmadığını iddia etti.
Darbe girişiminden önce Konya'da izinde olduğunu belirten Akyıldırım, Ankara'ya dönüşte yaşanan askeri hareketlilikten ötürü okula gittiğini, nöbetçi personelin birliği ilgilendiren bir durum olmadığını beyan etmesi üzerine evine gittiğini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı üzerine vatandaşlarla meydanlarda yer aldığını ve müteakiben resmi kıyafetlerini giyerek tekrar okula geldiğini belirten Akyıldırım, "Ben Genelkurmay'dan çekilen mesajlara değil, Cumhurbaşkanı'nın mesajlarına uydum. Kışlaya 01.30'da ancak gidebildim. İddia edildiği gibi darbe girişimine ilişkin bir faaliyetim olmamıştır. Olaylar bastırılmışken saat 01.30'da neden darbecilerin tarafına geçeyim." savunmasını yaptı.
Akyıldırım, "Darbenin planlanması, karar ve yönetiminde FETÖ'nün olduğunu düşünüyorum. Ancak ben kesinlikle onlardan değilim." diyerek tahliye talebinde bulundu.
- "Bir komiser bizi gözaltına aldı"
Tutuksuz sanık Binbaşı Aziz Onur da savunmasında, Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Sistem Daire Başkanlığında çalıştığını ve halen bu görevi sürdürdüğünü söyledi.
Darbe girişimi sırasında önceden belirlenen rutin nöbet görevini saat 20.00'da devraldığını belirten Onur, saat 21.30'da daire başkanlığına herhangi bir vukuat olmadığına dair tekmil verdiğini, 10 dakika sonra Genelkurmay'da silah seslerinin duyulduğuna dair Bilgi İşlem Dairesine telefon edildiğini belirtti.
Telefonu açan kişiye silah seslerini duymadığını söylediğini aktaran Onur, bu telefon üzerine ne olduğunu anlamak için Genelkurmay Başkanlığının bahçesine çıktığını, bu sırada Genelkurmay Başkanının koruması olduklarını belirtip kimliklerini gösteren 4-5 polisle karşılaştığını anlattı.
Polislerden Özel Kuvvetler Komutanlığından bir otobüs dolusu askerin Genelkurmay Başkanlığına geldiğini öğrendiğini ifade eden Onur, üstlerine bilgi vermek için tekrar görev yaptığı birime döndüğünü, polislerin de kendisiyle birlikte Bilgi İşlem Daire Başkanlığına geldiğini bildirdi.
Polislerle birlikte gelişmeleri televizyon ve internetten takip ettiklerini ancak ilk başta herhangi bir bilgi alamadıklarını belirten Onur, bir süre sonra televizyonda Boğaz Köprüsü'nün kapatıldığına dair alt yazı gördüklerini, bu andan itibaren daire başkanıyla her 15 dakikada bir görüştüğünü ve üstlerinin emirlerini uyguladığını kaydetti.
Sabah 07.00 sularında aynı birimde çalışan ancak o tarihte izinli olan sanık Ahmet İlhan Ayşan'ın Bilgi Sistem Daire Başkanlığına geldiğini, peşinden 2 özel kuvvet personeli askerin çalıştıkları yere girdiğini ifade eden Onur, askerlerin kendisini zorla dışarı çıkarıp 4 no'lu nizamiyeye götürdüğünü söyledi.
Bir süre sonra Özel Harekat polislerinin bulundukları yere geldiğini ve operasyon düzenleyeceklerini belirterek güvenlik açısından kendilerini bölgeden uzaklaştırdığını söyleyen Onur, "Bize bir şey olmayacağı söylendi. Dışarıya çıktığımızda bir komiser bizi gözaltına aldı ve Ankara Emniyet Müdürlüğüne götürüldük. İfade işlemlerinin ardından çıkarıldığımız mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldık" dedi.
- "MEDAS'a müdahale yetkimiz yok"
Darbe emirlerinin yayınlandığı MEDAS sistemi hakkında bilgi veren Onur, şunları söyledi:
"Mesajlaşma sistemini neden engellemediğim soruluyor. Mesajlar bizim üzerimizden gitmedi. Bizim odada sadece sistemin sunucuları var. Terminal yok. Terminaller 8 ayrı yerde. Ayrıca tüm sistemler yedekli çalışıyor. Sisteme müdahale edebilmemiz söz konusu değil. Bizim sistemlere müdahale yetkimiz yok. MEDAS için ayrıca nöbetçi listesi var. Eğer mesajlaşma sistemleri kapatılmış olsaydı bu durum darbecilerin lehine olurdu. Sıkıyönetim mesaj çekildikten sonra darbe karşıtı mesajlar çekilemeyecekti. Kapatılsaydı bu sefer 'neden kapattın' şeklinde karşınıza çıkacaktım. Genelkurmay Başkanlığının internet sayfasının sorumluluğu Basın ve Halkla İlişkiler Dairesinde. Bizim sorumluluğumuzda değil. 28 Haziran tarihli nöbet listesi gereği o gece sabaha kadar nöbetçiydim. Hiçbir şekilde darbe girişiminde bulunanlarla, onlara yardımcı olacak, yok gösterecek şekilde temasta bulunmadım."
Onur'un çapraz sorgusunun ardından duruşma tamamlandı.