GENEL YAYIN YÖNETMENİ MUHABİRİNİ KORUYARAK OMBUDSMANI UYARDI: "HÜKÜM VERMEDEN ÖNCE MUHABİRİ ARA"!..OMBUDSMAN TARAFINDA ELEŞTİRİLEN HABER NEYDİ?..HANGİ MUHABİR HABER DOLAYISIYLA GENEL YAYIN YÖNETMENİ TARAFINDAN KORUNDU?..
Bir gazetenin genel yayın yönetmeni köşesinde muhabirini koruyarak, "Haber yapılırken tarafların görüşü alınır" ilkesini sürekli tekrarlayan ombudsmanını uyardı: "Hüküm vermeden önce muhabiri ara".
Sabah´ın Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan, bugün köşesinden gazetenin ombudsmanı Yavuz Baydar´ı uyardı. Baydar geçtiğimiz gün Sabah muhabirinin yaptığı habere gelen tepkiyi köşesine taşımıştı. O haberi yapan muhabirin haksız yere eleştirildiğini anlatan Babahan bakın neler yazdı. Baydar´ı nasıl uyardı?
HAKEM VE HÜKÜM
Sevgili Umur Talu'nun medyamıza tanıştırdığı bir kurum ombudsmanlık.
Yavuz Baydar da önce Milliyet'te, sonra da SABAH'ta bu görevi layığıyla yerine getiriyor.
Tamamen özgür bir biçimde.
Ben de yazılarını gazetede okumaya özen gösteriyorum.
Ama dünkü köşesindeki bir eleştiriye katılmıyorum.
Nedeni şu.
Sinan Özedincik, bir hanımla ilgili haber yapmış, elinde olaya tanık olan üç kişi var, biri kabin amiri, ikisi hostes.
Dava konusu olursa tanıklığa hazırlar.
Sinan bu piyasanın düzgün adamlarındandır.
Yavuz Baydar bu haberle ilgili bir hüküm vermeden haberi yapan Sinan'la da görüşse daha adil bir hüküm verirdi diye düşünüyorum.
Elbette Sinan da hata yapar ama haberinin arkasında bu kadar duruyorsa, onun da söz hakkı olmalıydı.
Magazin konularındaki haberlerde sadece muhatapların görüşüyle karara varmak yanlış, özellikle bu haberde.
***
Yavuz Baydar´ın köşesinde yaptığı eleştiri ise şöyleydi:
TARTAKLAMA...
GEÇEN Pazar günü (21 Ekim) Sabah'ın sürmanşetinde bir haber dikkatleri çekti. Ece'yi Uçakta Eşi Fena Tartakladı başlıklı haberde, sunucu Ece Erken'in Paris-İstanbul uçağında eşi Tuncer Öztarhan ile kavga ettiği öne sürülmekteydi. İç sayfada Ece Erken'i Kocası Uçakta Tartakladı başlıklı haberin spotunda Erken'in, eşinin "dirsek darbelerine maruz kaldığı" aktarılıyordu.
Erken "böyle bir şey söz konusu değil" diyerek Okur Temsilcisi'ne başvurdu.
Şunları söyledi Erken: "Maalesef uçakta olayı yanlış anlayan bir iki kişinin kulaktan dolma laflarına güvenilerek bu haber yazılmıştır. Kaybettiğim cüzdan için ağladım, eşim de ağlamama sinirlendi. Ben kolay ağlayan biriyim. Ancak herhangi bir tartaklama, dirsek darbesi olmamıştır. Benim tek beklediğim haber yapılırken zahmet edilip bize de sorulması..."
Her fırsatta tekrarladığım kuralı buraya da taşıyorum: dedikodu nitelikli, dolayısıyla yalan olma ihtimali yüksek duyumları denetlemeden aktarmak yerine, habere konu olan kişileri arayıp onlara da sormakta sonsuz yarar var.