08 Şub 2010 13:59 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 14:04

GAZETELERİN SONU MU GELDİ? İNTERNETTE PARALI HABER TUTAR MI? İKİ VİTESLİ İNTERNET NE DEMEK? TARAF-DİPLO'DAN İLGİNÇ ARAŞTIRMA!..

Taraf´ın her ayın ikinci pazartesi günü verdiği Taraf- Diplo (Le Monde Diplomatique) internetin gazetelerin sonunu mu getiriyor, çare paralı habercilik mi sorularını masaya yatırdı.


Gazetelerin sonu geldi mi


Batı medyasının gelirleri, istihdam olanakları ve yayınları giderek ortadan kayboluyor... Rupert Murdoch, Google'a haber içeriği karşılığında ücret ödetmeyi başarsa bile bu gidişat tersine dönmeyecek


MARIE BENILDE


On yıl önce Amerikan gazetelerinde 415 bin kişi istihdam ediliyordu,bugün bu sayı 300 bine indi... 2009'da Fransa'da 2300, ABD'de 24 bin 500 gazetecinin işine son verildi


''Gazeteciler 1970'lerdeki demir-çelik işçilerinin durumuna düştüler;yok olmaya mahkûmlar ama bunun farkında değiller." Bu değerlendirme,2006'da Strasbourg'da düzenlenen Fransız Ulusal Basın Federasyonu Konferansı'nda BNP-Paribas adına konuşan bir bankere ait.


Söylendiğinde sansasyon yaratan bu sözleri istatistikler destekliyor:


2009'da 2300 gazetecinin işine son veren Fransız basını, 24 bin 500 gazetecinin işinden olduğu Amerika Birleşik Devletleri'ndekine benzer bir kriz yaşıyor. On yıl önce ABD'deki gazetelerde 415 bin kişi istihdam ediliyordu, bugün bu sayı 300 bine indi. (1) Washington Post bütün yerel bürolarını kapattı; Los Angeles Times ve Chicago Tribune ise iflas olasılığına karşılık devlet koruması için başvurdular.Fransa'da günlük spor gazetesi L'Equipe dışında bütün gazeteler zarar ediyor.Bu çöküş şaşırtıcı değil. Yönetim danışmanlığı yapan Bain and Company'ye göre, son on yılda internet, yaratıcı endüstrilerden sağladığı kâr payını yüzde 4'ten yüzde 22'ye çıkardı; yazılı basın ise kâr payının yüzde 40'tan yüzde 14'e indiğine tanık oldu. (2) Reklamların gazetelerden internete kayması bu durumun başlıca sebebi sayılıyor ancak aynı zamanda, okurlar da, inandırıcılığını yitiren gazeteci elitinin ürettiği haber ve yorumlardan rahatsızlar: gazetelerin siyasi açıdan önyargılı oldukları, kalabalığın peşine takıldıkları ve okurlarının ihtiyaçlarıyla ilgilenmedikleri izlenimi var.


Geçen yıl, Fransa'daki gazetelerin yayın yönetmenleri, onları kamuoyu karşısında daha hesap verebilir bir konuma taşıma amaçlı bir basın konseyi oluşturma önerisini geri çevirdiler. Amerikalı blogcu Jeff Jarvis What Would Google Do? (Google Olsa Ne Yapardı?) başlıklı kitabında, "Eğer denetimi insanlara verirsen, seni denetlerler.Vermezsen, onları kaybedersin" diyor. (3) Dijital devrim, gazetecilerin otoritesinin sorgulanmasına yol açıyor ve yaşanan kriz,gazetelerin araştırmalar yapma imkânını kısıtlasa bile, bu durum,popüler ifadenin genel olarak gerilediği anlamına gelmiyor.İnteraktif web muazzam sayıda insanı kendi fotoğraflarını,videolarını, yorumlarını ve analizlerini üretmeye teşvik ediyor.Asya'daki tsunamiyi ya da İran'daki ayaklanmaları konu alan haberlerde, tanıkların anlatımları, olgular ve fikirler geleneksel medyadan olduğu kadar, bloglardan ve sosyal iletişim sitelerinden de öğrenildi. Haber gündemini internet belirliyor, zira artık basın, bir haberin önemini web'de ne kadar yer aldığına bakarak tartıyor.Ama gazeteler, kendi içeriklerini farklı kılarak internette öne çıkmaktansa çareyi hızlı ve her yerde olmakta arıyorlar. Her an her yerde; bloglarda, videolarda, arama motorlarının linklerinde, Facebook ve Twitter'da olmaya çalışıyorlar. Apple'ın iPhone'u gibi akıllı cep telefonlarına güvenerek, bedava haber okumaya alışmış olan internet kullanıcılarının aksine, insanların cep telefonlarına gelen haberler için para ödemeye razı olacağını umuyorlar. Ama bugün sayısı yüz bine ulaşan cep telefonu programlarının yüzde 90'ı ücretsizken, haber hizmetine kim neden para ödesin ki!


YENİ UCUZ EMEK ATÖLYELERİ


Bu arada, kendilerinden daha çok ve daha iyi çalışmaları beklenen gazetecilerin sayısı da azalıyor. Onlar özgün haberlerde ve sıradışı bakış açılarında yoğunlaşacaklarına, kendilerini mültimedya etkinliklerine fazlaca kaptırma riskiyle karşı karşıyalar. Jeff Jarvis'in web kullanıcılarını cezbetmek isteyen gazetecilere tavsiyesi ise, katma değeri yüksek olan bir muhteva üretmeleri: "En iyi yaptığınız şeyi yapın ve diğer şeyler için de link verin." (4) Haber üretimi hiçbir zaman bundan daha büyük bir risk altında olmamıştı. Kriz, dış muhabirlerin, editörlerin, düzeltmenlerin azalmasına ve araştırmacı gazeteciliğin gerilemesine yol açtı.Gazeteler, ayakta kalabilmek için ya diğer gazetelerle birleşme yoluna gidiyorlar ya da düşük ücret alan gazetecilerin değersiz haberler ürettiği ucuz emek atölyelerine dönüşüyorlar. Reklam verenleri çekebilmek için editoryal muhtevayı kişiliksizleştiren gazete sahipleri, şimdi de rakiplerinin kendilerini kopya ettiği iddiasını,onlarla birleşmek için gerekçe olarak kullanıyorlar. Deneyimsiz gazetecileri istihdam etme ve kalitesi düşük haberler üretme uygulamasının devam etmesi halinde, giderek daha çok okur gazetelerden uzaklaşacak ve bu da gazetelerin çöküşünü hızlandıracak. Çare, kâğıttan vazgeçip baskı ve dağıtım masraflarından kurtulmak olabilir mi? Bereketli reklamcılık dünyasında online müşterilerin değeri giderek azalırken ve internet dağıtım şebekelerine ödenen para düşünüldüğünde, tamamen "online" bir haber merkezinin masraflarını karşılamak bile zor. Eğer bir haber sitesi, Apple'da kendisine yer bulmak istiyorsa yüzde 30 komisyon ödemek, Google'da görünmek için reklam gelirlerinin yarısını vermek ve Amazon'un Kindle e-book okuyucusuna erişim için yüzde 70 ödeme yapmak zorunda. Üstelik gazete yayıncıları, arama motorlarının anahtar kelime taramalarından elde ettikleri gelirden hiç pay almıyorlar.


Wall Street Journal, The Times ve New York Post'un yayıncısı Rupert Murdoch, eğer Google gelirlerini paylaşmayı kabul etmezse, sahip olduğu gazetelerde çıkan haberlerin Google'da kullanılmasını bu yıl içinde engellemeye başlayacağı tehdidinde bulundu. Aynı zamanda, diğer yayıncılara çağrı yaparak web'deki haberler için ücret ödenmesini sağlama amaçlı bir konsorsiyum oluşturmayı önerdi. Ama Murdoch'un,rakipleri aynı şeyi yapmadıkça tek başına web'den çekilmeyeceği de aşikâr. Zira Murdoch, haber denilen şeyin kısa ömürlü olduğunu biliyor. Ayrıca Google'ın da böyle bir boykottan fazla zarar etmesi beklenmemeli çünkü zaten haber sitelerinden elde ettiği kazanç çok sınırlı; haber taramaları Google'daki toplam aramaların sadece yüzde 1.5 ile 3'lük bir bölümüne karşılık geliyor.


İNTERNETTE PARALI HABER TUTAR MI


Bazıları çarenin internetteki gazete haberlerini ücretlendirmek olduğunu düşünüyor. Apple, gazetelerin muhtevasını yansıtacak ve müşterilerin makaleleri online okumak için para ödeyeceği bir "elektronik levha" için hazırlık yapıyor. Boston Danışmanlık Grubu'na göre, Fransızların yüzde 54'ü online haberler, özellikle de yerel haberler için para ödeyeceğini söylüyor ama bu iş için harcamaya gönüllü oldukları miktar ayda 4.5 doları geçmiyor. Mediapart gibi abonelik esasına göre çalışan bir sitenin ayakta kalabilmek için bunun en az üç katı gelire ihtiyacı olduğunu düşünürseniz, oldukça küçük bir rakam. İnternet haberleri o kadar uzun bir süredir bedava ki şimdi bu durumu tersine çevirmek zor.


İKİ VİTESLİ İNTERNETE DOĞRU


Bu durumdan, internetten ziyade gazete yöneticileri sorumlu. Onlar reklam piyasasının editoryal tercihlerine kendilerini uydurdular.Karma bir iş modeli geliştireceklerine, reklam gelirlerine güvenerek websitelerini bedava yaptılar.


Ama reklamcıların şimdi gazetelerden geri çekiliyor olmasının olumlu bir yönü de var: bu, yayıncıların reklam bağımlılığını azaltacak ve onları yeniden yüzlerini okurlarına çevirmeye zorlayacak. Aynı zamanda, tek derdi kâr etmek olan gazete sahiplerini de piyasadan uzaklaştıracak. Gazeteciler kendileri için yeni bir istikbal icat etmek zorunda kalacaklar. Bu arayış, onlardan haber almak ve onlarla birlikte haber yapmak için internet müşterilerinden yararlanmayı da kapsayabilir. Basın, internetteki insanlara hitap etmek istiyorsa, online toplulukları görmezden gelmemeli. Genç insanlar, bir haberin değerini, bu haberin hangi medya kanalından yayınlandığından ziyade, söz konusu haberi birbirine ileten arkadaş ağının büyüklüğüne bakarak ölçüyorlar. Halihazırda Amerikalılar zamanlarının yüzde 17'sini bloglarda ve sosyal iletişim sitelerinde geçiriyorlar, internette gazete okumak için ise zamanlarının sadece binde 56'sını kullanıyorlar. (5)


Yeni kuşak haber siteleri çok çeşitli finans kaynaklarına sahip olmanın önemini kavramış durumda. Mediapart, okurlarından ücret alıyor ve online alışveriş imkânı sağlıyor; Rue89 reklam alıyor ve internet eğitimi hizmeti veriyor. Gelecekte, ProPublica ya da Spot.US gibi kâr amacı gütmeyen kuruluşların, finanse ettikleri araştırmaları yürütmek için online gruplarla sözleşme yapmaları da gündeme gelebilir.Dijital toplumun enformasyona daha fazla erişme olanağı özgürlüğü arttırıp dışlanmayla mücadele etmeye yarayabilir, yeter ki insanlar ormanda yollarını kaybetmesinler. Buradaki tehlike iki vitesli bir internetimizin olacak olması. Bir yanda, "enformasyon obezitesi" başgösterecek; önem sırası ve belli bir bağlamı olmaksızın hiç kesintisiz devam eden ve karşılığında ücret ödenmeyen bir havadis akışı sürecek. Diğer yanda, parasını ödeyebilecek durumda olanlara özel seçilmiş enformasyon sağlanacak.Eğer medya hakikaten topluma yarar sağlayacaksa, geleceği medya sahiplerinin ne kadar kâr ettiğine ya da Murdoch ile Google arasındaki düellonun sonucuna bağlı olmamalı. Nitekim, değerini nadir bulunmasına borçlu olan enformasyonun dolaşıma sokulması, tanım gereği istikrarsız bir duruma işaret ediyor. Unutmayın ki, New York Herald gazetesinin kurucusu James Gordon Bennett 1845 yılında, telgrafı, gazetelerin iflasına yol açabilecek "yeni bir istihbarat dolaşım ortamı" diye tanımlamıştı. (6)


ÇEVİREN: YASEMİN ÇONGAR


1) Amerikan Çalışma İstatistikleri Bürosu'nun verileri. wsj.com Market Watch'dan alınmıştır.


2) Forum d'Avignon için yapılan Bain and Company Araştırması, Kasım 2009.


3) Jeff Jarvis, What Would Google Do? (Google Olsa Ne Yapardı?),Harper Collins, New York, 2009.


4) Adı geçen yayın.


5) Nieman Gazetecilik Laboratuvarı, Ekim 2009, http://www.niemanlab.org/."Newtwork Effects", The Economist, Londra, 17 Aralık 2009