"GAZETELER TARAFSIZ DEĞİL BAĞIMSIZ OLMALI!"
TGC Başkanı Orhan Erinç, tarafsızlığın değil bağımsızlığın önemli olduğuna dikkat çekti.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Konrad Adenauer Stiftung’ın
(KAS) ortaklaşa düzenlediği 64. Yerel Gazetecilik ve Meslek İçi
Eğitim Semineri; değerlendirme toplantısı ve sertifika töreni ile
sona erdi.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Orhan Erinç, Adana’da
yapılan 64. Yerel Medya Semineri’nin kapanış konuşmasında
tarafsızlığın değil bağımsızlığın önemli olduğuna dikkat çekti.
Gazetelerin tarafsız olup olmadığı konusunun sıklıkla gündeme
geldiğini dile getiren Erinç, “Şu bir gerçektir ki, her yayın
organı bazı konularda taraf olduğunu açıklayarak yayına başlar.
Okuruna bir bildiri yapar. ‘Ben tarafım’ diyerek yayın hayatına
başlayan yayın organında ‘sen illaki tarafsız ol’ diyerek bir
istekte bulunmak bana doğru gelmiyor. Bana göre, tarafsızlık değil
bağımsızlık önemlidir. Tarafsızlığın pratiğe yansıması da mümkün
değil. Örnek vermek gerekirse, gazetelere, internet portallarını da
sayarsak 2 bin haber geldiğini düşünelim. Bunlardan ancak 200
tanesi yayınlanabilir. O zaman geriye kalan bin 800 haberi
koymadığımıza göre nasıl tarafsız olabiliriz? 1800 haberi neden
koymadığınızı anlatmanız gerekir. Örneğin, ‘Benim okur kitlem bunu
merak etmez. Öğrenmesi gerekmez’ de diyebilirsiniz. Yahut ‘Ben bu
haberi koyamam benim patronum başı derde girer’ diyebilirsiniz.
Tarafsızlıktan çok bağımsızlığa önem vermek gerektiğini
düşünüyorum.”
GENÇ İLETİŞİMCİLERİN SORUNU
İletişim
fakültesinde okuyan gazeteci adayların önündeki iki engel olduğunu
belirten Erinç, şunları söyledi: “Eskiden staja gelen öğrenciler,
kâğıt kalem usulüyle resim altlarını yazıyorlar idi ama bilgisayar
süreci başladığında, gazetelerde bilgisayarların sayılı olması
nedeniyle staja gelecek öğrenci sayısında bir sınırlama meydana
geldi. İkincisi ise Sosyal Güvenlik Kurumu yasasında yapılan
değişikliktir. Amacı ne olursa olsun Türkiye’de çalışanların sosyal
güvenlik şemsiyesi altında olması gerekir. O dönemin Çalışma ve
Soysal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer idi. Kendisine sorunu anlattık
çözüm bulunmasını istedik. Gazetelerin kaçak işçi çalıştırmaktan
korktuklarını belirttik. Yapılan düzenlemeler sonucunda staj için
gazeteye giden bir gencin staj yaptığı sürede sigortasının
yapılması zorunlu hale geldi”
STAJDAKİ SIKINTILI SÜREÇ
Staja gönderilen
öğrencilerin sigorta primlerinin, üniversitelerin rektörleri ya da
dekanlıkları tarafından ödenmesi gerektiğini ifade eden Erinç, bu
noktada karşılaşılan sorunu ise şu sözlerle ifade etti:
“Üniversitelerin de sıkıntıları söz konusu. O dönemin Bakanı sayın
Dinçer, ‘Ben kim çalıştırıyorsa cezayı ondan alırım’ dedi.
Anladığım kadarıyla sonra hoşgörülü bir yaklaşımı gündeme geldi.
Ama staj konusunda gerçekten sıkıntılı bir süreç var. İletişim
fakültesi dekanları kendi aralarında toplantılar yaparak sorunu
çözmeye çalışıyor ama bu konuda da somut bir adım atıldığını
söylemek biraz zor. TGC olarak bu konuda da çalışmalarımızı
sürdürüyoruz.”
Pek çok gazetecinin internet haberciliğine başlamak zorunda
kaldıklarını ve yasalar gereği basın kartlarının artık devam
ettiremediklerini dile getiren Erinç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şimdi Türkiye’de bazı gruplar ve bazı gazeteler; internet
gazeteciliğiyle ilgili bir yasa çalışmasını sürdürüyorlar. Bu
yasanın iki amacı var. Birincisi internet gazetecilerinin 212 basın
yasası kapsamında sağlamaları konusunda bir değişiklik öngörüyor
ama çıkış olarak doğru belirlenmesine karşın bu yasayı, basın
yasası kapsamında yapmak gibi bir tercihi seçmişler. Oysa
bildiğiniz gibi basın yasası, basılı iletişim araçlarıyla
ilgilidir. İnternet gazeteciliği ise tamamen teknolojik bir yayın
süreciyle gündeme geliyor. Yani basın yasasıyla internet
gazeteciliği yasasını bir araya getirmeyi hukuki olarak, teknolojik
olarak mümkün olmadığı görüşündeyiz. Çünkü ülkemizde süresiz ve
süreli yayın söz konusu. İnternet, süreli değil sürekli bir yayın.
O açıdan aynı yasa içinde düzenlenmesi yerine internet gazeteciliği
için kendi teknolojisine uygun bir yasa yapılmalı. Belirlenen
kuralların basın yasasına monte edilmesinden vazgeçilip başlı
başına bir yasa hazırlamak gerekiyor.”
YEREL GAZETELER BİRLEŞTİRİLEBİLİR Mİ?
Yerelde
çalışan gazetecilerin daha ağır şartlarda çalıştığını vurgulayan
Erinç, “Basın İlan Kurumu da burada konuşulan konulardan biriydi.
Basın İlan Kurumu’nun yereldeki gazetelerin birleşmesini istemesi,
bu çok sessizliğe aykırı bir görüş olarak gündeme geliyor” dedi ve
ekledi:
“Evet yerel de çok sayıda gazete var ama bunu birleştirirsek
azaltılması, pratiğe yansıması en azından asgari kadroları dikkate
alırsak, gazetecilerin de işsiz kalması gibi bir sonucu ortaya
çıkarır. Aslında Basın İlan Kurumu’nun gazeteleri birleştirme
konusu yeni bir konu değil. Benim anımsadığım 1960’ların sonunda
1970’lerin başlarında Konya’da gazetelerin birleştirilmesi
konusunda bir uygulama yapıldı ama bu uygulama iki sene kadar
sürdü. Daha sonra yeniden birleşen gazeteler ayrıldı.”