02 Mayıs 2010 11:22 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:16

GAZETECİNİN İKİNCİ BİR İŞİNİN OLMASI AHLAKİ MİDİR?

Gazetecilerin ikinci bir işi olabilir mi? Bu durum ne kadar doğrudur? Vatan yazarı Okay Gönensin köşesini gazeteci etiğinin önemli tartışma konularından birine açtı.

Bir gazetecinin ikinci “iş”i...

Gazetecilikle ilgili “etik” tartışmalarında, aslında tartışmasız olan bir konu, “ikinci iş” meselesidir. Gazetecinin gelir sağladığı bir ikinci işi olamaz.

Anglosakson dünyasında, borsalar gelişirken bu mesele yoğun bir şekilde tartışılmış, aşağı yukarı şu sonuca varılmıştır: Gazeteci bir portföy sahibi olabilir, ama sadece hayat güvenliği yatırımı olarak. Yoksa borsalarda kesinlikle “oynayamaz” ve gazeteciliğin bu alanında çalışamaz.

Basınımızda özellikle ekonomi alanında uzman gazeteci eksikliği dolayısıyla, hemen bütün gazetelerin ekonomi sayfalarında asıl işleri gazetecilik olmayan yazarlar yorum yapıyor. Ne yazık ki basınımız bu alana ayrılmış köşelerde okuyucuyu tatmin edecek düzeyde ekonomi yorumcusu gazeteciler yetiştiremedi. Dolayısıyla bazı yorumcuların “asıl işlerinin başka oluşu” da tartışıldı. En azından bu yorumcuların imzalarının altında “asıl işi” nin belirtilmesi önerisi geniş kabul gördü. Yani bir ekonomi yorumcusunun “asıl işi” bir şirketin yönetim kurulu üyeliği ise, imzasının altında “filanca şirketin yönetim kurulu üyesi” diye yazılacaktı. Ama sonuçta kimse bu ilkeyi uygulamadı.

***

Gazetecinin “ikinci iş”i sadece ekonomi alanında olmayabiliyor. Örneğin ünlü Sovyet casusu, İngiliz istihbaratının da önemli kişilerinden Kim Philby, Sovyetler’e sığınmadan önce 50’li yıllarda Financial Times’ın Beyrut temsilcisiydi. Gazete yönetiminin bunu bilmemesi de neredeyse imkânsızdı.

Ancak “asıl iş” sorununda Vietnamlı bir gazeteciye kimse yetişemez...

Tran Xuan An, ABD’de yüksek öğrenim görmüş, 50’li yılların başında Saygon’da Reuters haber ajansında gazeteciliğe başlamıştır.

Yabancı gazetecilerin yıllarca mesken tuttukları otellerin lobilerinin vazgeçilmez yüzü olmuş, İngilizcesiyle, gazetecilik yeteneğiyle, sıcak ve samimi kişiliğiyle herkesin dostluğunu kazanmıştır. Öyle ki Amerikan Genelkurmayı’nın Saygon’daki karargâhına, Amerikan elçiliğine, Güney Vietnam hükümetinin her köşesine girebilen, her düzeyden kişilerle ilişki kuran bir gazetecidir.

Daha sonra Amerikan Time dergisi bu önemli gazeteciyi transfer etmiş, yüzlerce haberini ve yorumunu yayınlamıştır.

***

Tran Xuan An, aslında kod adı Z.21 olan bir Kuzey Vietnam casusudur. Saygon’un en hassas noktalarına girerek edindiği bilgileri Kuzey Vietnam kuvvetlerinin ünlü generali Giap’a ulaştırmaktadır. O kadar ki General Giap bir konuşmasında “Amerikan operasyonlarının hazırlandığı odanın içindeyiz” demiştir.

Sonra savaş biter, yenilen Amerikalılar Vietnam’ı terk eder. Tran Xuan An adı da unutulur. Ta ki Vietnam’ın en önemli madalyalarının bu gazeteciye takıldığı ve kendisine doğrudan generallik verildiği haberinin Batı’ya ulaştığı güne kadar...

Tran Xuan An’ı tanıyanlar ve hakkında bilgisi olanlar çok şaşırmışlardır, çünkü bir tek kişi bile bu deneyimli ve başarılı gazeteci hakkında en ufak bir kuşku duymamış, CIA ajanları bile ona “açılmış”lardır.

Birlikte gazetecilik yaptığı Fransızlar ve Amerikalılar araştırmaya başlayıp o günlerde olup bitenleri didik didik ederler. Sonuçta, Vietnam’ın savaştaki başarısında bu eski gazetecinin çok önemli payı olduğu ortaya çıkar...

***

Bu örnekte “gazetecilik” hakkında cevaplanması çok güç bir soruyla karşılaşıyoruz: Tran Xuan An, ülkesine hizmet ederken gazeteciliğe ihanet etmiş midir?

Neyse ki gazetecilik etiği ile ilgili her soru bu örnekteki kadar zor değil. Hatta çok basit cevaplara hemen ulaşmak mümkündür. Tran Xuan An’ın durumu ise çok farklı. Hikâyesini öğrenen herkes bu Vietnamlı gazeteciye sempati duyabilir, ama gazetecilik etiği de özel durumlarda delinebilir bir etik değildir.

ETİKETLER
#okay gönensin