GAZETECİNİN ELİNDEKİ BELGE SUÇ OLUR MU?..BALBAY TUTUKLANDI,ÜNLÜ HUKUKÇULAR TARTIŞTI!..
Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay'da ele geçirilen ve "gizli" olduğu öne sürülen belgelerin suç unsuru olur mu?..
Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan ve bazı gizli belgeleri bulundurmakla suçlanan gazeteci Balbay'ın durumunu değerlendiren Prof. Dr. Bayraktar, 'Gazetecinin elinde her türlü belge olabilir' dedi...
"Türkiye Cumhuriyeti hükümeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs ettiği" iddiasıyla tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay'da ele geçirilen ve "gizli" olduğu öne sürülen belgelerin "suç unsuru oluşturup oluşturmayacağı" konusu, tartışmaya neden oldu.
Hukukçular, gazetecilerin haber yapmak veya kitap yazmak amacıyla ulaştıkları belgeleri bulundurmasının suç teşkil etmeyeceğini kaydetti.
'Gazetecilik çalışması'
Balbay, 10 saatlik sorgu sürecinde kendisine sorulan tüm belge, rapor ve dokümanların gazetecilik faaliyetleri sonucu çok değişik haber kaynaklarından elde ettiğini ve rutin bir gazetecilik çalışması olduğunu söylemişti. Bazı belgelerin de "İran Raporu", "Suriye Raporu", "Devlet ve İslam" ve "Irak Bataklığında Türk-Amerikan İlişkileri" adlı kitaplarında kullandığını söyleyen Balbay, bu belgeleri bulundurmasının suç oluşturmaması gerektiğini anlatmıştı.
Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız hukukçular, gazetecilerin haber veya kitap için ulaştıkları belgeleri bulundurmasının suç teşkil etmeyeceğini söyledi.
'Nasıl haber verecek?'
Prof. Dr. Köksal Bayraktar (Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi): "Gazetecinin topluma haber verme, toplumun da bilgilenme hakkı vardır. Gazetecinin elinde her türlü belge olabilir. Gazetecinin mesleği, fonksiyonu ile ilgili yakından bağlantılı araçlardır.
Türkiye'den nelerin taşınmasının ve bulundurmanın yasak olduğu bellidir. Bu uyuşturucu ve silahtır, belge değildir. Belgenin suç oluşturması gibi bir kavram yoktur. Belgenin bir insanın evinde, üzerinde, işlerinde bulundurulması katiyen suç olamaz. Bu eski dönemlerde, sıkıyönetim dönemlerindeydi. Kitap bulundurmak suçtu. Kişiler özel hayatında her türlü belgeyi bulundurabilir. Suç unsuru olsa dahi bulunabilir. Ayrıca gazeteci başka türlü nasıl haber verecek, nasıl toplumu bilgilendirecek?"
Süheyl Donay (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi): "Gazeteciler belgeler bulundurabilir ama niteliğine bağlı olarak maalesef değerlendirmesi savcıdadır. Savcı, suç delili olarak değerlendirmiş. Üzüntü verici. Karara bağlayacak olan ise mahkeme. Ama gazetecilerin elinde dokümanlar olabilir, haber olarak kamuoyuna ulaştırma sürecinde kullanabilir. Ama kanuna aykırı bir biçimde ele geçirilmemiş olması ya da devlet için gizli kalması gereken bir niteliği bulunmaması gerekiyor."
'12 Eylül'de yaşandı'
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, benzer bir olayın 12 Eylül'de döneminde yaşandığını söyleyerek, şöyle konuştu:
"Cumhuriyet gazetesinin sıkıyönetim davalarını izleyen muhabiri iddianameleri, belgeleri kişisel arşivine koymuştu ve ihbar sonucu örgüt mensubu olarak tutuklandı. Sekiz ay tutuklu kaldı ama sonunda olay anlaşıldığı için beraat etti."
Gözaltı nedeni eski görüşmeleri
Cumhuriyet Gazetesi Hukuk Bürosu'ndan alınan bilgiye göre Balbay'ın ikinci kez gözaltına alınmasının nedeni, 1998-2004 arasında Ankara'daki üst düzey bürokratlar ve siyasetçilerle yaptığı görüşmelerin notlarına dayanıyor. Balbay, bilgisayarında sakladığı bu bilgileri 2005-2006 arasında bu kayıtların tamamını sildi.
Hatta bu görüşmelerin bazıları gazetede haber olarak yer aldı. Polis, Balbay tarafından silinen bu belgelere bilgiyarın hard diskinde yapılan inceleme sonucu ulaştı. Balbay'ın ikinci kez gözaltına alınması, tümüyle haber kaynaklarıyla ve gazetecilik amaçlarına dönük olarak yapılan bu görüşmelere ve bazı belgelere dayandırıldı.
Baro: Basına baskı uygulanıyor
İstanbul Barosu'ndan yapılan açıklamada, yerel seçimlere yaklaşılırken basına baskı uygulandığı ileri sürülerek, bunun "hukuka ve demokrasiye zarar verdiği" bildirildi.
Baronun yazılı açıklamasında, yerel seçimlerin yaklaştığı bu dönemde siyasi iktidar tarafından basına yoğun biçimde baskı uygulandığının gözlemlendiği belirtildi. Açıklamada, olay ve olgulara siyasi iradenin gözlüğü ile bakmayan kişi ve kurumlara baskıların artarak yoğunlaştığı iddia edilerek şöyle denildi:
"Basına uygulanan sansür ve yıldırma eylemlerini protesto etmek amacıyla sayfalarını beyaza bürüyen bir gazetenin bu uygulamasının ardından, gazetenin bir temsilcisinin hukuka ve adil yargılanma ilkelerine aykırı biçimde tutuklanması, ülkemizin önde gelen bir başka medya kuruluşuna karşı hukuka aykırı uygulamalarda bulunulması basına uygulanan sansür girişimlerinin öne çıkan kanıtlarıdır."
Milliyet