Gazetecilik mi Sosyal Medya fenomenliği mi?

Medyaradar köşe yazarı Cezmi Sayılgan, Habertürk'ün kurmaca olduğu ortaya çıkan "Karne hediyesi et" haberinden yola çıkarak medya sektörünün çalışanlarına ve yöneticilerine tavsiyelerde bulundu.

Sevgili Dostlar; her şeyden önce bilmenizi isterim ki, bu yazıyı yazıp yazmamayı çok düşündüm.
Sonuçta da, tarihe bir not düşebilmek amacıyla, yazmaya karar verdim.

Konuyu hepiniz biliyorsunuzdur.
Habertürk (eski) muhabiri Fatmanur Boylu öyle bir haber yaptı ki; ülke gündemini adeta allak bullak etti.
İtiraf edeyim, haberi izlediğimde, o çocuğun, “Annem bana karne hediyesi et aldı” cümlesini işittiğimde gözlerim yaşardı, kalbim sıkıştı.
Haberin uzun süre etkisinden çıkamadım. Zaten başta sosyal medya kullanıcıları olmak üzere hem gazeteci ve yorumcular, hem de sokaktaki vatandaş günlerce o çocuğun sözlerini konuştu.

Çok geçmedi, önce o haberin kurmaca olduğu iddia edildi.
Ardından çocuğun annesi ve et aldıkları kasap kameralara açıklama yaptı.


Hemen ardından Habertürk yönetimi ülke gündemini sarsan o haberle ve haberin ekrana getirilmesinde sorumluluğu bulunanlarla ilgili bir iç soruşturma başlatıldığını açıkladı.
Soruşturma neticesinde de Fatmanur Boylu’nun iş akdinin feshedildiği, yine Habertürk yönetimi tarafından kamuoyuna ilan edildi.

Yazının bu noktasında, hiçbir komplekse ve gereksiz tartışmaya girmeden olayın üzerine giden, konunun kendi cephesini dikkatle ve süratle araştıran Habertürk yönetimine tebriklerimi iletmek isterim.

Malum önümüz seçim.
Bu ve bunun gibi çok sayıda yanlış anlamaya meydan verebilecek haberle karşı karşıya kalacağız.

Ancak her ne kadar bazı kesimler tarafından yaptığı her haber, ekrana çıkardığı her konuk hedefe konulsa da, Habertürk yönetimi, samimi anlamda bir çaba sarfetti ve olayın içinden çıkılamaz bir hale gelmesine müsaade etmeden gerekli hamleleri yaptı.

Bu arada haberin ham görüntülerini tüm açıklığı ile sosyal medyada paylaşan Habertürk TV Haber Koordinatörü Zülfikar Ali Aydın meslek adına takdire şayan bir paylaşım yaptı.

Neyse; biz konumuza geri dönelim.

Fatmanur Boylu, ülke gündemine damga vuran kurgu haberi ile basın tarihine girmeyi başardı(!)

Fatmanur Ankara kökenli bir gazeteci olduğu için daha ciddi gazetecilik yapmasını beklerdim. Ancak gördüm ki; İstanbul'da sosyal medya fenomenliğine özenip ciddi gazetecilikten uzaklaşmış.

Habertürk'ün ham görüntüleri yayınlaması ile birlikte Fatmanur Boylu, gazetecilik hayatına şimdilik ara vermek zorunda kaldı.
Umarım hatasından ders çıkarır ve en kısa sürede, eskisinden daha güçlü biçimde ait olduğu yere; kameraların karşısına geçer.

Ancak bu olay bana başka bir konuyu daha düşündürdü.
İletişim teknolojisinin ilerlemesi, cep telefonu kameralarının adeta bizim yıllarca kullandığımız profesyonel kameraların görüntü kalitesine ulaşması, insanların beğenilme/takdir edilme içgüdülerinin artması, sosyal medyanın bu içgüdüyü beslemesi ve tatmin etmesi kerameti kendinden menkul sözde (!) sosyal medya fenomenlerinin artmasına neden oldu.

Eline cep telefonunu alan aklı evveller kendini sokağa atmaya, tanınmış tanınmamış ayrımı yapmadan buldukları herkese dandik dandik sorular sormaya, türlü sululuklarla oluşturdukları vıcık vıcık hikayeleri hemen kendi hesaplarında paylaşmaya başladılar.
Bu durum öyle bir hale geldi ki; yılların gazetecileri/televizyoncuları bile kendilerini bu girdaba kapılmaktan kurtaramadı.

Aslında gazeteciler doğru düzgün haber yaparak da fenomen olabilirler. Hatta son dönemde bu duruma güzel bir örnek de var; Oğuzhan Uğur..

Oğuzhan Uğur tarafsız bir isim.
Programına katılmayı kabul eden siyasileri gençlerle bir araya getiriyor.
Yıllardır fikirlerini alenen seslendirmeleri baskılanan gençler o siyasilere her türlü soruyu sorabiliyor.
Ve ortaya çıkan bu tablo sayesinde Oğuzhan Uğur adeta bir yıldız gibi parlıyor.

Önümüzdeki süreçte Oğuzhan Uğur'a çıkmayan siyasi parti genel başkanı kalmayacak gibi.

Cüneyt Özdemir de uzun yıllar gazetecilik yaptıktan sonra son dönemde kendi sosyal medya mecrasında yayınlar yapmaya başladı.
Takipçileri milyonlara ulaştı.
Yaptığı her yayın ilgiyle izleniyor.

Keza Armağan Çağlayan..
O da kısa sürede, siyasiler tarafından tercih edilen bir sosyal medya fenomeni haline geldi.

Dönelim kendi konumuza, yani Fatmanur Boylu’nun imza attığı kurmaca habere.
Hepimiz haberciyiz.
O nedenle Fatmanur’un aslında ‘standart’ bir haberi, alacağı vurucu bir sesle ‘renkli’ bir haber haline getirmeyi hedeflediğini anlayabiliyoruz.

Ancak bu kez yapılan haber, sonuçları itibariyle bambaşka bir tartışmanın odağını oluşturdu.
Şimdi soru şu; gazete ve televizyon habercileri adeta bir sosyal medya fenomeni gibi hazırladıkları haberi renklendirmeye mi çalışmalılar, yoksa haberi olduğu gibi, yorumsuz ve katkısız (!) olarak mı ekrana taşımalılar?
Bence bunu tüm sektör çalışanları ile gazete ve televizyon yöneticilerinin enine boyuna düşünmeleri ve bir karara varmaları gerekiyor.

Tabi ben bu yazıyı Fatmanur kardeşimizin imza attığı olay üzerine yazmaya başladım.
Ancak kanal yönetiminin, ham görüntüleri kamuoyuna açıklamasının ardından aklıma şöyle bir soru da takıldı; bu görüntülerden, haberin kurmaca olduğu net biçimde anlaşılıyor.
Peki o halde o görüntüyü çeken kameraman kardeşim, haberi montajlayan kurgucu kardeşim, habere onay veren editör arkadaşım ve son olarak ekrana girmesine izin veren haber müdürü arkadaşımın hiç mi suçu yok?
Yani bu işin suçlusu tek başına Fatmanur Boylu mu?

Bence işin bu tarafının da oturup uzun uzun düşünülmesi, gerekli derslerin çıkarılması şart.
Çünkü yukarıda da dediğim gibi, seçim sath-ı mailine giriyoruz.
Artık ortam, bu tür kurmaca haberlere daha açık halde olacak.
Bu nedenle muhabirler kadar; kameramanlar, kurgucular, editörler, haber müdürleri ve kanal yöneticilerinin de çok daha dikkatli hareket etmesi gerekiyor.

Aman arkadaşlar lütfen çok daha dikkatli olalım, haber yapalım derken başka haberlerin odağı haline gelmeyelim..

Cezmi Abiniz..