GAZETECİLERİN SAMSUN FELAKETİNE 3 FARKLI BAKIŞI!
Yavuz Semerci, Samsun'da yaşanan sel felaketi haberini veriş şekline göre gazeteleri 3'e ayırdı..
Samsun felaketi ve gazetelerin
bakışı
ÖVMESİNİ bilirsen eleştirinin anlamı olur. Ya da eleştirmesini
bilirsen övgünün değeri olur...
Dün Türkiye'de çıkan tüm gazetelerin birinci sayfalarını okuma
imkânına sahip olsaydınız ne demek istediğimi daha iyi
anlayabilirdiniz. Yine de tarif edeyim.
Samsun'da sel felaketi tüm gazeteler için büyük haberdi
elbette.
Nasıl olmasın ki? Kentsel dönüşüm çerçevesinde modern konutlara
kavuştuğunu düşünenler bir anda kendilerini suyun ortasında buldu.
Bu yetmedi, bu felaket sırasında bodrum katlarında insanlarımız
öldü.
*
Ben haberlerin veriliş biçimiyle gazeteleri üçe ayırdım. Haberden
yola çıkarak hükümete yüklenenler, olayın bir doğa olayı olduğunu
anlatmaya gayret ederek TOKl'yi eleştirmekten kaçınanlar ve bir de
TOKİ'yi utangaç, yarım ağız eleştirmeye çabalayanlar...
Yani pek çok gazete kendi duruşunu, hükümetle ilişkisini gözeterek
sayfalara yansıtmış. Tek tek isim vermeyeceğim. Anlatmak istediğim
başka.
*
Böyle bir olay Avrupa'nın bir kentinde yaşansaydı, tüm kamuoyu
ölümlerde bir insan hatası olup olmadığını araştırırdı. İnsan
hatasına yönelik "görünen bir gerçek"le karşılaşırsa, olayın
sorumlularını teşhir eder, istifaya davet eder ve konu yargıya
intikal etmişse sonuna kadar takip ederdi.
Türkiye'de ise gerçek anlamda gazetecilik görevinin yapılmasının
anlamını yitirebileceği (belki de yitirdi) bir süreç yaşanıyor.
Kimi gazete hükümete karşı olduğundan olayı abartıyor, kimisi ise
hükümeti anlamsız bir koruma duvarının içine alıyor. Kimisi de
hükümeti öyle veya böyle kızdırmaktan kaçınacak bir otosansür
mekanizması kullanıyor.
*
Bir ülkenin merkez medyası hükümetlere ölçülü yaklaşır, dengeli
över, yeri geldiğinde ise en sert eleştirileri yapar.
Yeri geldiğinde bu eleştiriden kaçınırsanız artık okur için
övgünüzün de bir anlamı kalmaz esasında. Hükümetin alkışlanacak
icraatını yansıtmak "yağcılık" olarak görülür. Haberin etkisi
kaybolur.
Tersten bakalım. Sabahtan akşama tek işi hükümeti eleştirmek olan
gazete ise her olaya "yeni bir mal bulduk" şeklinde yaklaşıyor. Dün
onlarda Samsun'daki sel felaketini doğrudan hükümetin bir cinayeti
olarak görmek, göstermek eğilimine girmiş. Yani olayın doğrudan
sorumlularını (varsa) teşhir etmek ve hükümete çağrı yapmaktansa,
hükümeti suçlamayı tercih etmişler.
Hükümeti her koşulda korumayı seçmiş gazetelerin attığı başlıklara
bakarsanız, yaşananlar doğal afet kapsamında! Dere taşmış ve
yakınındaki konutların zeminini basmış! Bu kadar basit...
Yavuz SEMERCİ / HABERTÜRK