Gazetecilerin Otobüse Ücretsiz Binmelerini ’’etik’’ Bulmayan Barış Soydan'a
Muhabirlerin otobüse ücretsiz binmelerini eleştiren Barış kardeşe açık çağrı:
Arabanı İspark’a
park ettiğinde
basın kartını gösterme!
Sabah Gazetesi’nin Yazıişleri Müdürü ve Etik Köşesi’nin yazarı Barış Soydan, gazetecilerin basın kartıyla belediye otobüslerini ücretsiz kullanmalarının basın etiğine aykırı olduğunu yazmış…
Haklılığını kanıtlamak için ABD’de ve Almanya’da yayımlanan gazetelerden örnekler vermiş…
Onların hiçbir çalışanı, otobüse, metroya ücretsiz binmiyormuş…
Barış Soydan’ın bu yazısını okurken aklıma ister istemez, “Gazetecinin kurdu gazetecidir” sözü geldi…
Çünkü dünyada başka hiçbir meslek mensubu, uzun mücadeleler sonucu kendi mesleğine tanınan hakların kaldırılması için mücadele etmez…
Kaldı ki Barış, ne yazık ki ilk örnek değil…
Daha önce de Yılmaz Özdil-Fatih Çekirge ikilisi, Fatih Altaylı gibi birçok “tuzu kuru” gazeteci, gazetecilere tanınan bu hakları eleştirdiler ve budana budana bugünkü hale gelmesine neden oldular…
Elbette; hepsinin haklılık payları var!
Ama; nedense “gazetecilere tanınan hakların etik olup olmadığını” yapan gazeteciler, bunu muhabirliklerinde değil de; “tuzları kuruyunca”, yani rahat bir hayat standardına kavuşunca dile getirmeye başlıyor…
Ne yazık ki Barış’ın durumu da öyle…
Sen Sabah gibi bir gazeteden ayda 8 bin lira maaş alacaksın…
Lüks bir evde oturacaksın…
Geçim gibi bir derdin kalmayacak…
Arabanının benzinini bile gazeten koyacak…
Sonra da işlerine otobüsle metroyla gitmek zorunda kalan meslektaşlarının bu davranışının etik olup olmadığını sorgulayacaksın!
Ama bir günden bir güne…
Üstelik Yazıişleri Müdürü olduğun halde…
Ekibindeki muhabir kardeşlerinin ayda bin lirayla nasıl geçindiklerini merak etmeyeceksin?
Evlerinde sıcak yemek pişip pişmediğine kafa yormayacaksın…
Altı delik ayakkabıları nedeniyle yara olan ayaklarına aldırmadan, onları günde 12 saat çalıştıracaksın; çocuklarına oyuncak alamamalarına üzülmeyeceksin…
Sonra da sırf “meslek etiğine” aykırı diye, ceplerindeki basın kartlarının tanıdığı haklara göz dikeceksin!
Olmadı Barış kardeş, gerçekten olmadı…
Madem basın mensuplarına tanınan ayrıcalıklara bu kadar karşısın; önce gazetenin patronlarının yılların Sabah’ını atv’den nasıl satın aldıklarına bak…
Sabah ve atv’yi almak için aradıkları krediyi, bir kamu bankasından nasıl düşük faiz ve uzun vadeyle kopardıklarını araştır ya da…
Bu da olmazsa… Davetten davete koşan muhabirlerini…
İş adamlarının kesesinden ülke ülke dolaşan yazarlarını, yöneticilerini eleştir…
Ama ayda bin-bin 500 lira verdiğin ve köle gibi çalıştırdığın muhabirlerin kullandığı basın kartına göz dikme…
Eğer ille de “Dikeceğim” diyorsan…
O zaman; hiç değilse her sabah gazeteye geldiğinde aynı “Sarı Basın Kartı”nı göstererek, arabanı İspark’ın otoparkına “bedava”dan bırakma!
VAROL ERSOY
BARIŞ SOYDAN ETİK KÖŞESİNDE NE YAZMIŞTI?
Arabanı İspark’a
park ettiğinde
basın kartını gösterme!
Sabah Gazetesi’nin Yazıişleri Müdürü ve Etik Köşesi’nin yazarı Barış Soydan, gazetecilerin basın kartıyla belediye otobüslerini ücretsiz kullanmalarının basın etiğine aykırı olduğunu yazmış…
Haklılığını kanıtlamak için ABD’de ve Almanya’da yayımlanan gazetelerden örnekler vermiş…
Onların hiçbir çalışanı, otobüse, metroya ücretsiz binmiyormuş…
Barış Soydan’ın bu yazısını okurken aklıma ister istemez, “Gazetecinin kurdu gazetecidir” sözü geldi…
Çünkü dünyada başka hiçbir meslek mensubu, uzun mücadeleler sonucu kendi mesleğine tanınan hakların kaldırılması için mücadele etmez…
Kaldı ki Barış, ne yazık ki ilk örnek değil…
Daha önce de Yılmaz Özdil-Fatih Çekirge ikilisi, Fatih Altaylı gibi birçok “tuzu kuru” gazeteci, gazetecilere tanınan bu hakları eleştirdiler ve budana budana bugünkü hale gelmesine neden oldular…
Elbette; hepsinin haklılık payları var!
Ama; nedense “gazetecilere tanınan hakların etik olup olmadığını” yapan gazeteciler, bunu muhabirliklerinde değil de; “tuzları kuruyunca”, yani rahat bir hayat standardına kavuşunca dile getirmeye başlıyor…
Ne yazık ki Barış’ın durumu da öyle…
Sen Sabah gibi bir gazeteden ayda 8 bin lira maaş alacaksın…
Lüks bir evde oturacaksın…
Geçim gibi bir derdin kalmayacak…
Arabanının benzinini bile gazeten koyacak…
Sonra da işlerine otobüsle metroyla gitmek zorunda kalan meslektaşlarının bu davranışının etik olup olmadığını sorgulayacaksın!
Ama bir günden bir güne…
Üstelik Yazıişleri Müdürü olduğun halde…
Ekibindeki muhabir kardeşlerinin ayda bin lirayla nasıl geçindiklerini merak etmeyeceksin?
Evlerinde sıcak yemek pişip pişmediğine kafa yormayacaksın…
Altı delik ayakkabıları nedeniyle yara olan ayaklarına aldırmadan, onları günde 12 saat çalıştıracaksın; çocuklarına oyuncak alamamalarına üzülmeyeceksin…
Sonra da sırf “meslek etiğine” aykırı diye, ceplerindeki basın kartlarının tanıdığı haklara göz dikeceksin!
Olmadı Barış kardeş, gerçekten olmadı…
Madem basın mensuplarına tanınan ayrıcalıklara bu kadar karşısın; önce gazetenin patronlarının yılların Sabah’ını atv’den nasıl satın aldıklarına bak…
Sabah ve atv’yi almak için aradıkları krediyi, bir kamu bankasından nasıl düşük faiz ve uzun vadeyle kopardıklarını araştır ya da…
Bu da olmazsa… Davetten davete koşan muhabirlerini…
İş adamlarının kesesinden ülke ülke dolaşan yazarlarını, yöneticilerini eleştir…
Ama ayda bin-bin 500 lira verdiğin ve köle gibi çalıştırdığın muhabirlerin kullandığı basın kartına göz dikme…
Eğer ille de “Dikeceğim” diyorsan…
O zaman; hiç değilse her sabah gazeteye geldiğinde aynı “Sarı Basın Kartı”nı göstererek, arabanı İspark’ın otoparkına “bedava”dan bırakma!
VAROL ERSOY
BARIŞ SOYDAN ETİK KÖŞESİNDE NE YAZMIŞTI?
DİĞER YAZILARI
Habertürk ve Show TV satıldı... Yeni medya patronu sıkı AK Partili çıktı!
Öcalan ile Demirtaş’ın milletvekili seçileceğini ilan etti! Rasim Ozan’ı kim ‘gaza’ getiriyor?
Müsavat Bey, azgın yaratıkları bağlayın! Gazetecilere yönelik ‘koruma terörü’, İYİ Parti’ye sıçradı
TRT, muhalefete yer vermek zorunda değilmiş!
Ayşenur Arslan'dan tokat gibi açıklama!