Gazetecilerin Belini ’’enflasyon’’ Büküyor! Çalışan Gazeteciler Günü'nde Hat
Sektördeki dernek enflasyonu
gazetecileri güçsüzleştiriyor!
Türkiye’de çalışanların en örgütsüz ve en “yalnız” oldukları sektör; kuşkusuz medya sektörü…
“Örgütsüzlük”ten kastım; gazetecilerin herhangi bir derneğe üye olmamaları değil…
Üye oldukları derneklerin sayıca fazlalığı, güçsüzlüğü ve yetersizliği…
Düşünün; sadece 15 bin kişinin çalıştığı sektörde yüzlerce dernek faaliyet gösteriyor!
Bu dernek enflasyonu yüzünden de; aslında çoğu bir derneğe üye olan gazeteciler, mesleki haklarının savunulmasında hiçbir sonuca ulaşamıyor…
Çünkü “çatı örgüt” olarak tanımlanan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti bile artık “siyasetçiler” ve ülkeyi yönetenler tarafından umursanmıyor…
Sektördeki dernek enflasyonuna bir göz atalım:
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti var…
Çağdaş Gazeteciler Derneği var…
Türk Basın Birliği var…
Türkiye Gazeteciler Federasyonu var…
Türkiye Spor Yazarları Derneği var…
Radyo-Televizyon Gazetecileri Derneği var…
Magazin Gazetecileri Derneği var…
Ekonomi Muhabirleri Derneği var…
Ekonomi Gazetecileri Derneği var…
Sağlık ve Eğitim Muhabirleri Derneği var…
Parlamento Muhabirleri Derneği var…
Her ilde en az bir; ilçelerde 150’ye yakın olmak üzere 200’ün üzerinde yerel gazeteci dernekleri var…
Bu bölünmüşlük yetmezmiş gibi; yandaş gazetelerdeki gazetecilerin altı ay kadar önce kurduğu Medya Derneği var…
Ve şimdi…
Milli Görüş çizgisindeki Milli Gazete çalışanlarının kurduğu Medya ve İletişim Derneği var…
Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü…
Sektör çalışanları ağır sorunlar içinde…
Ne fazla mesai kavramı kaldı; ne de Çalışma Kanunu’ndaki kurallar gazeteciler için geçerli…
Binlerce meslektaşımız işsizlikle ve açlıkla pençeleşiyor…
Ama terzi, her zaman olduğu gibi kendi söküğünü yine dökemiyor ve sesini ülkeyi yönetenlere duyuramıyor…
Çünkü bu kadar çok derneğin kurulduğu ve deyim yerindeyse bir dernek enflasyonunun yaşandığı ülkemizde; bu bölünmüşlük, gazeteciler aleyhine işliyor!
Gazeteciler ve televizyoncular; daha insanca çalışma koşulları için birleşeceklerine, mitoz bölünme yoluyla yüzlerce parçaya ayrılıyor…
Ayrıldıkça sesleri kısılıyor, güçleri bölünüyor…
Bu da elbette; hem ülkeyi yönetenlerin, hem de medya patronlarının işine geliyor…
Tamam; Türkiye Gazeteciler Derneği son yıllarda etkisiz ve pasif yöneticiler yüzünden kan kaybetti…
Ama her gazeteci bilmeli ve kabul etmelidir ki; mesleki haklarımızın savunulması için güç birliğine gitmek zorundayız…
Bunun için de tek adres; en eski mesleki örgütümüz olan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olmalıdır.
Siyasi çizgimiz ve dünya görüşümüz ne olursa olsun; TGC çatısı altında birleşmeli ve yöneticileri zorlayarak bu kuruluşu “çalışan ve emekli gazetecilerin haklarını savunan güçlü bir yapıya” dönüştürmek zorundayız…
Bölünmek ve parçalanmak; küçük küçük iktidarlar yaratır ve o küçük iktidarların koltuklarında oturanları mutlu edebilir…
Ama biz gazetecilere hiçbir yarar sağlamaz…
Bu nedenle… Tüm meslektaşlarımı TGC’ye üye olmaya…
Üye olanları da TGC yönetimini aktif hale getirmek için mücadeleye davet ediyorum.
gazetecileri güçsüzleştiriyor!
Türkiye’de çalışanların en örgütsüz ve en “yalnız” oldukları sektör; kuşkusuz medya sektörü…
“Örgütsüzlük”ten kastım; gazetecilerin herhangi bir derneğe üye olmamaları değil…
Üye oldukları derneklerin sayıca fazlalığı, güçsüzlüğü ve yetersizliği…
Düşünün; sadece 15 bin kişinin çalıştığı sektörde yüzlerce dernek faaliyet gösteriyor!
Bu dernek enflasyonu yüzünden de; aslında çoğu bir derneğe üye olan gazeteciler, mesleki haklarının savunulmasında hiçbir sonuca ulaşamıyor…
Çünkü “çatı örgüt” olarak tanımlanan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti bile artık “siyasetçiler” ve ülkeyi yönetenler tarafından umursanmıyor…
Sektördeki dernek enflasyonuna bir göz atalım:
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti var…
Çağdaş Gazeteciler Derneği var…
Türk Basın Birliği var…
Türkiye Gazeteciler Federasyonu var…
Türkiye Spor Yazarları Derneği var…
Radyo-Televizyon Gazetecileri Derneği var…
Magazin Gazetecileri Derneği var…
Ekonomi Muhabirleri Derneği var…
Ekonomi Gazetecileri Derneği var…
Sağlık ve Eğitim Muhabirleri Derneği var…
Parlamento Muhabirleri Derneği var…
Her ilde en az bir; ilçelerde 150’ye yakın olmak üzere 200’ün üzerinde yerel gazeteci dernekleri var…
Bu bölünmüşlük yetmezmiş gibi; yandaş gazetelerdeki gazetecilerin altı ay kadar önce kurduğu Medya Derneği var…
Ve şimdi…
Milli Görüş çizgisindeki Milli Gazete çalışanlarının kurduğu Medya ve İletişim Derneği var…
Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü…
Sektör çalışanları ağır sorunlar içinde…
Ne fazla mesai kavramı kaldı; ne de Çalışma Kanunu’ndaki kurallar gazeteciler için geçerli…
Binlerce meslektaşımız işsizlikle ve açlıkla pençeleşiyor…
Ama terzi, her zaman olduğu gibi kendi söküğünü yine dökemiyor ve sesini ülkeyi yönetenlere duyuramıyor…
Çünkü bu kadar çok derneğin kurulduğu ve deyim yerindeyse bir dernek enflasyonunun yaşandığı ülkemizde; bu bölünmüşlük, gazeteciler aleyhine işliyor!
Gazeteciler ve televizyoncular; daha insanca çalışma koşulları için birleşeceklerine, mitoz bölünme yoluyla yüzlerce parçaya ayrılıyor…
Ayrıldıkça sesleri kısılıyor, güçleri bölünüyor…
Bu da elbette; hem ülkeyi yönetenlerin, hem de medya patronlarının işine geliyor…
Tamam; Türkiye Gazeteciler Derneği son yıllarda etkisiz ve pasif yöneticiler yüzünden kan kaybetti…
Ama her gazeteci bilmeli ve kabul etmelidir ki; mesleki haklarımızın savunulması için güç birliğine gitmek zorundayız…
Bunun için de tek adres; en eski mesleki örgütümüz olan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olmalıdır.
Siyasi çizgimiz ve dünya görüşümüz ne olursa olsun; TGC çatısı altında birleşmeli ve yöneticileri zorlayarak bu kuruluşu “çalışan ve emekli gazetecilerin haklarını savunan güçlü bir yapıya” dönüştürmek zorundayız…
Bölünmek ve parçalanmak; küçük küçük iktidarlar yaratır ve o küçük iktidarların koltuklarında oturanları mutlu edebilir…
Ama biz gazetecilere hiçbir yarar sağlamaz…
Bu nedenle… Tüm meslektaşlarımı TGC’ye üye olmaya…
Üye olanları da TGC yönetimini aktif hale getirmek için mücadeleye davet ediyorum.
DİĞER YAZILARI
Öcalan ile Demirtaş’ın milletvekili seçileceğini ilan etti! Rasim Ozan’ı kim ‘gaza’ getiriyor?
Müsavat Bey, azgın yaratıkları bağlayın! Gazetecilere yönelik ‘koruma terörü’, İYİ Parti’ye sıçradı
TRT, muhalefete yer vermek zorunda değilmiş!
Ayşenur Arslan'dan tokat gibi açıklama!
Medyada ‘aralık kabusu’ başladı! Üç kuruş zam için “işten çıkarılacaklar” listeleri hazırlanıyor…