08 Kas 2010 08:50 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:46

GAZETECİLERİN BASIN KARTIYLA OTOBÜSE ÜCRETSİZ BİNMESİ ETİK Mİ?

Sabah Gazetesi'nin Etik Köşesi'nde Barış Soydan, gazetecilerin basın kartıyla belediye otobüslerini ücretsiz kullanmaları etik mi sorusuna nasıl cevap verdi?

GAZETECİLERİN BASIN KARTIYLA OTOBÜSE ÜCRETSİZ BİNMESİ ETİK Mİ?

Gazetecilerin sarı basın kartıyla belediye otobüslerini ücretsiz kullanması etik mi? (T.A.)

Ya işte böyle. "Polislerin otobüse ücretsiz binmesi etik mi?" diye sorgulamaya kalkarsan böyle sorarlar adama..

Sarı basın kartı olana sadece belediye otobüsü bedava olsa yine iyi, bazı giyim mağazaları yüzde 30, bazı şehirlerarası otobüs firmaları da yüzde 50 indirimli.

Ama tabii ki bunların hiçbiri etik değil.

Nerede?

Köklü basın geleneği bulunan ülkelerin hiçbirinde.

ABD gazetesi Chicago Tribune’de uzun yıllar muhabirlik yapan Steve Franklin’e otobüse, metroya bedava binip binmediklerini sordum. Yanıtı netti: "Hayır."

Uzun yıllar Almanya’da çalışan bir Türk gazeteci de oradaki durumu şöyle özetledi: "Ne metroda ne de başka bir yerde gazetecilere indirim yapılmaz."

Başka konularda dünyayla yarışmakla övünüyoruz da, etikte dünya standartları neden umurumuzda değil acaba?

Gazetecinin kendisine şahsi çıkar sağlayanlar hakkında adil, objektif haber kaleme alması kolay değil. Kolay olmadığı için de şahsi çıkar sağlamak etik değil.

Bedava yedirilip içilen gazeteci, bilgisayarın başına oturduğunda o lokantanın, o şirketin eksiklerini, yanlışlarını eli titremeden yazabilecek mi?

Yazabilecekse ne ala. Ama yazamayacağı düşünülmüş ki, dünyanın en büyük gazeteleri, gazetecilerin "çıkar çatışmasından" kaçınması şartını getirmişler etik ilkelerinde.

Mesela, New York Times’ın Etik İlkelerinin 35’inci maddesi şöyle diyor: "Hiçbir çalışan, hakkında haber hazırlanan (Ya da hazırlanabilecek) kişi ya da kurumdan hediye, bilet, indirim, para iadesi alamaz."

Türkiye’nin Basın Kartı Yönetmeliği’nde ise şöyle yazıyor: Basın kartı hamilleri, devlet ve belediyelerin, özel idare ve köylerin veya bunlara bağlı kuruluşların, şehir içinde veya dışında işlettikleri tarifeli taşıtlardan, indirimli veya parasız olarak yararlanır.

Acaba hangisi haklı?

Bana New York Times haklıymış gibi geliyor.

Devletin himmetiyle otobüse bedava binen, sinemaya bedava giren gazeteci kendisini devlete borçlu hissetmez mi?

Yıllarca hissetmedi mi, topluma değil devlete hizmet etmeyi öncelikli bilmedi mi?

ENGELLİLERİN BELEDİYE OTOBÜSÜNE BEDAVA BİNMESİ ETİK Mİ?

Özürlülerin özürlü pasosu ile belediye otobüslerine ücretsiz binmesi etik mi?(B.Ş.)

Resmen ayrımcılık bu. Ayrımcılığın daniskası hem de. Adaletin gereği herkese eşit davranmakken bazılarına ayrımcılık yapmak etik mi?

Evet etik! Doğru, ayrımcılığın daniskası bu, ama pozitif ayrımcılığın… Hayata 1-0 yenik başlayan insanlara fırsat eşitliği sağlanmasına "pozitif ayrımcılık" deniyor dünyada.

Engelliler, engelsizler karşısında hayata 1-0 yenik başlıyor. Kadınlar da, erkekler karşısında. "Pozitif" ayrımcılık yapılmalı ki, 1-1’e gelebilsinler.

Engellilere fazladan bir gol yazmak adaletin gereği.

Adalet de etiğin temel direği değil mi?

Türkiye’de milyonlarca engelli insan var ama sokakta çok azını görebiliyoruz. Neden? Çünkü toplumun içine çıkmaya çekiniyorlar, utanıyorlar.

Otobüste bedava yolculuk, fırsat eşitliği sağlamaya yönelik küçük bir adım. Ama çok küçük bir adım. Yetmez.

Birleşik Sakatlar Federasyonu Başkanı Cemalettin Gürsoy’dan aldığım bilgiye göre hastaneden yüzde 40 engelli raporu getirenlere birçok belediye ücretsiz yolculuk olanağı sağlıyor.

Ama Cemal’in altını çizdiği bir sorun var: Yüzde 40 çok ileri seviyedeki sakatlık demek. Yürümekte güçlük çeken pek çok engelli, bu nedenle ücretsiz yolculuk hakkından aslında yararlanamıyor.

Engellilerin ücretsiz yolculuk hakkı genişletilmeli.


Sabah Etik Servisi