Gazeteciler yeni kanunu konuştu:Zamanlaması manidar!
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), avukatları, gazetecileri, konusunda uzman akademisyenleri; Basın İş Kanunu Değerlendirme Toplantısında bir araya getirdi.
Toplantıda hükümetin genel iş yasasına katmayı planladığı Basın İş
Kanununun ayrı bir kanun olarak korunması gerektiği konusunda
katılımcılar görüş birliğine vardı.
Basın İş Yasasının aslında gazeteciyi değil halkın haber alma ve
gerçekleri öğrenme hakkını koruduğunu hatırlatan konuşmacılar,
'Ücret peşin ödenmeli ki, gazeteci görevini rahat yapabilsin'
görüşünde birleşti.
Toplantıda Basın İş yasasının tartışmaya açılma zamanını manidar
bulan katılımcılar, iktidarın medya patronlarının baskısıyla Basın
İş Yasasında peşin ödenmeyen ücretlere getirilen yüzde 5 faiz
uygulaması ve kıdem tazminatını tırpanlayacak bir uygulamaya
hazırlandığını belirtti.
Toplantıda basın özgürlüğünün ancak editöryel bağımsızlık ve
sendikalaşmayla sağlanılabileceği vurgulandı. Basın İş Yasasına
göre çalıştırılmayan ama fiilen gazetecilik yapan kişilerin de
haklarının korunması gerektiğine dikkat çeken katılımcılar, Basın
İş Kanununun internet gazetecilerini de kapsamasının gerektiğini
vurguladı.
Taksim Hill Otel’de düzenlenen toplantıya; Basın Enstitüsü Derneği
Başkanı Kadri Gürsel, Cumhuriyet Vakfı temsilcisi Orhan Erinç,
Evrensel gazetesi yayın yönetmeni Fatih Polat, Bianet yayın
yönetmeni Haluk Kalafat, Cumhuriyet gazetesi yazarı Aydın Engin,
gazeteciler Tuğrul Eryılmaz, İbrahim Günel, Hilmi Hacaloğlu ve
Hüseyin Tahmaz’ın da aralarında bulunduğu 60 temsilci katıldı.
Avukatlar Özcan Kılıç, Naciye Yavuz ve Bahri Bayram Belen de
toplantıya katkı yapan hukukçular arasındaydı.
OLCAYTO: ALTERNATİF KANUN HAZIRLANABİLİR
Açılış konuşmasında TGC Başkanı Turgay Olcayto, şunları
söyledi:
Basından sorumlu Bakan ve Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan,
bizleri Ankara’ya çağırmıştı. Ankara’daki toplantıya katıldık.
Toplantıda 5953 sayılı kanunun çok eski bir yasa olduğu, artık
günümüz şartlarına uygun bir düzenlemenin yapılması gerektiği
gündeme getirildi. Şimdiki adıyla 5953 sayılı yasa 1952’de çıkmış,
daha sonra çalışan gazeteciler lehine düzenleme yapılmış ve 212
olarak adlandırılmış. Yasa gazetecilerin haklarını korusa da
özellikle sahada çalışan meslektaşlarımızın sorunlarını gazete
patronları, hükümetler, gelmiş geçmiş iktidarlar hiç dikkate
almadılar. Bu onların ayıbıdır. Çünkü meslektaşlarımız Türkiye’de
her şeye rağmen çok güç koşullarda gazetecilik yapmaya çalışıyor.
Gazeteciler; yaralanma, dayak yeme ve tutuklanma pahasına haber
alma çalışmalarını sürdürüyorlar. Bu toplantıyı biz
meslektaşlarımızın görüşlerini öğrenmek için düzenledik. 5953
sayılı Basın İş Yasası ayrı bir yasa olarak kalmalıdır. Geride
kalan maddelerle ilgili ileri düzenlemeler yasaya eklenebilir. Biz
de bu konuda alternatif bir kanun teklifi hazırlayabiliriz.
GÜÇ: KAZANILMIŞ HAKLARIMIZI KORUMALIYIZ
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Uğur Güç,
gazetecilerin yaşadığı sorunlara değinerek şöyle konuştu:
Şimdiki adı 5953, eski adıyla 212 sayılı Basın İş Yasasının bize
getirdiği kıdem tazminatı, maaşlara ve mesailere yüzde 5 gecikme
zammı gibi kazanımların korunmasını istiyoruz. Bu yasada
bulunan ikramiyenin korunmasını istiyoruz. Bugün geldiğimiz noktada
gazetecilik küçüle küçüle yok olacak gibi görünüyor. Bütün
şirketler küçülmeye gidiyor. Yeni medya oluşuyor. Sosyal medya
üzerinden yayılan bir gazetecilik var ve bunun ne kadar gazetecilik
olduğunu da tartışmak gerekiyor.
KÜÇÜK: BASIN İŞLETMECİLİĞİ KAVRAMI
TARTIŞILMALI
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Hukuk Danışmanı Gökhan Küçük, şunları
söyledi:
Basın İş Kanununun yasalaşma süreci tartışılabilecek bir süreçtir.
Tam 62 yıldır ayrı bir kanun olarak yer alıyor. Medya sahipleri,
gazeteciler ve iktidar tarafından bilinen bir kanun. “Basın
Kanununu nasıl değiştirelim?” diye ortaya atılan her soru
gazetecilik meslek örgütlerini tedirgin etmektedir. Son 1 yılı
düşünün; tüm iyi niyetli olduğu söylenen kanunlar birer tutsaklık
haline geldi. Bu nedenle Basın İş Kanununda değişik sorusu
tedirginlik yaratıyor. Öncelikle Basın işletmeciliği kavramı
tartışılmadan basın özgürlüğünün gerçekleşmesi bir hayaldir. Basın
işletmesi kavramı diğer iş kollarındaki gibi ticaret hükümlerine mi
dahil olmalıdır yoksa ayrı bir statü mü olmalıdır? Bunlar aslında
bugün tohumlarını atıp bundan sonraki süreçte tartışılması gereken
bir kavram olarak düşünüyorum. Bugün ne yaptığımız mutlaka
gelecekte de ne olacağımızı belirleyecek. Geleceğimizi ön görmek ve
ona göre bir strateji belirlemek zorunda olduğumuzu
düşünüyorum.
SELVİ: KANUN MÜKEMMEL
Türkiye Gazeteciler Sendikası Hukuk Müşaviri, avukat Meliha Selvi,
şunları dile getirdi:
Bugün geldiğimiz noktada Basın İş Kanununun mükemmel olduğunu
düşünüyorum. Sadece bir eksiği var. İstifa eden gazetecinin kıdem
tazminatı almasıyla ilgili bir düzenleme yapılması gerekiyor.
Kanunda istifa eden gazetecinin kıdem tazminatı alması gerektiği
hükümlere yazılmıyor. Halbuki istifa halinde de kıdem tazminatı
alınabilmeli. Ücret zammının ise 2 yılda bir değil yılda bire
düşürülmesi gerekiyor. Yıllardır zam alamayan gazeteciler var.
Kadın gazetecilerle ilgili bir eksiğimiz var. Kadın gazetecilere de
doğum yaptıktan sonra ücretsiz izin kullanma hakkı verilmeli.
GÜRSEL: YASANIN DEĞİŞMESİ PATRONLARA HİZMET
EDER
Basın Enstitüsü Derneği Başkanı Kadri Gürsel ise iktidarın 12 yıl
sonra Basın İş Yasasını tartışmaya açmasının ilginç olduğuna dikkat
çekerek, "İktidarın havuz medyasının kamu kaynaklarıyla sübvanse
edildiğini gördük. El konulmuş medya organları nedeniyle iş
adamlarının kâr etmeleri asla mümkün olmuyor. Havuz medyaları
siyasi iletişim ve propaganda aracı olarak kullanılıyor. Basın İş
Yasasıyla kazanılmış hakların geriletilmesi sadece patronlara
hizmet edecektir" şeklinde konuştu.
Toplantı tüm katılımcıların görüşlerini paylaşmalarıyla
tamamlandı.