Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'ndan sağduyu ve demokrasi çağrısı!
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV), Kobani olaylarıyla ilgili yazılı açıklama yaptı. Açıklamada sağduyu çağrısı yapıldı.
GYV’den yapılan açıklama şöyle: “1970’lerin karanlık anarşi ve
terör günlerini hatırlatan vahim olayları büyük endişe ile
izlemekteyiz. Yaşanan şiddet ortamında hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza ve şehitlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine
başsağlığı diliyoruz.
İnsanlığa karşı suç işleyen ve adını istismar ettiği İslam’ın
barışçıl mesajını kirleten IŞİD’in, Suriye ve Irak'taki tüm
halklara dönük vahşi eylemleri ile son olarak Kobani’yi hedef alan
saldırıları dehşet vericidir ve telin edilmelidir.
Sınırımızın hemen ötesindeki insanları bekleyen, Allah korusun!
muhtemel kötü akıbetin ülkemizdeki vicdan sahibi herkesi harekete
geçirmesi ve barışçıl miting, protesto, gösteri hakkının
kullanılması insani duyarlılığın gereğidir.
Haklı bir dava, şiddete bulaşır, provokatörlerle arasına mesafe
koyamaz, derin istihbari yapıların kışkırtmalarına kapılıp
yakıp-yıkma ile anılmaya başlarsa, haksız duruma düşer. Bu, ayrıca
asla aksamaması gereken çözüm sürecine de zarar verir ve toplumun
farklı kesimleri arasındaki kin, nefret, ayrışma, duygusal kopuş ve
kutuplaşmaya sebep olur. Küçük bir kesimin illegal eylemlerinden
büyük çoğunluğu barışçıl olan Kürtlerin sorumlu tutulması da iç
barışa zarar verir.
‘YETKİLİLERİN TAHRİK EDİCİ ÜSLUP KULLANMASI, MİLLETE
YAPILACAK EN BÜYÜK KÖTÜLÜKTÜR’
Yetkili ve sorumlu makamlarda bulunanların sağduyu çağrısı yerine,
sosyal barış ve hukuka aykırı açıklamalarda bulunması, tahrik edici
bir üslup kullanması milletimize yapılacak en büyük kötülüktür.
Yetkililer, siyasiler, liderler ve kanaat önderlerinden beklenen
toplumun her kesimini sükûnete davet etmek ve terör örgütlerinin
eylemlerini masum gösterecek her türlü ifadeden kaçınmaktır.
İlgili tüm taraflar, Kobani'deki insani sorunu siyasi emelleri için
kullanmaksızın ve pazarlık konusu yapmaksızın çözümü yönünde ulusal
ve uluslararası hukukun tanıdığı tüm imkânlar dâhilinde azami
gayret sarf etmesi kaçınılmazdır.
Yıllardır hiçbir ayrımcılık yapmadan, toplumsal barışa ve eğitime
katkı sağlamaya çalışan okul, dershane, öğrenci yurdu gibi Hizmet
Gönüllülerinin açmış olduğu kurumlar da maalesef bu süreçte
saldırıya uğramıştır. Buna rağmen, başından beri çözüm sürecini,
bazı soru işaretlerine rağmen destekleyen ve yıllardır birçok
toplumsal problemin yanı sıra Kürt sorununun çözümü için de
çalışmalar yapan, bünyesinde yüzbinlerce gönüllü Kürdü ihtiva eden,
Kuzey Irak’taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde herkesçe takdir
edilen pek çok okulu olan Hizmet Hareketi’ni, şiddet olaylarının
planlayıcısı gibi göstermek akla ziyan bir iftiradır.
‘HUKUKSUZLUK, ŞİDDET VE TERÖR, PROBLEMİ
DERİNLEŞTİRİR’
Hukuksuzluk, şiddet ve terör hiçbir problemi çözmez, aksine
derinleştirir.
1970’lerin şiddet sarmalına dönmek, ülkemizde demokrasinin rafa
kalkmasına sebep olabilir ve herkes bundan büyük zarar görür.
Demokrasi, hukukun üstünlüğü, özgürlük, çoğulculuk, insan hakları
ve eşit vatandaşlık ilkeleri ile iç huzurunu sağlayamayan toplum ve
devletlerin hemen yakın coğrafyamızdaki iç karartıcı örnekleri,
hepimiz için birer ibret vesikası olmalıdır.
Hiçbir ayrım yapmaksızın bütün vatandaşların haklarını garanti eden
AB ve AIHM normlarına uygun, sivil bir anayasa ve gerçek bir
demokrasi dışındaki tüm arayışlar çıkmaz sokaktır.” (Cihan)