GAZETECİLER SORUYOR; "BAŞAR FEHMİ KADUMİ NEREDE?"
Başar Fehmi Kadumi'nin kayboluşunun üzerinden tam 200 gün geçti ve kendisinden hâlâ haber alınamıyor.
Başar Fehmi Kadumi, Filistin asıllı Ürdünlü bir gazeteci. Suriye'de kayboluşunun üzerinden tam 200 gün geçti ve kendisinden hâlâ haber alınamıyor.
Meslektaşları aylardır her salı akşamı aynı saatte Ankara Çankaya'daki Suriye Büyükelçiliği ve İstanbul Teşvikiye'deki konsolosluk binası önünde toplanarak Suriye hükümetine sesleniyor: "Suriye, Başar'ı bize geri ver."
BBC Türkçe'ye konuşan eşi Arzu Kadumi, "Aylardır müracaat etmediğimiz resmi makam kalmadı" diyor.
Arzu Kadumi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la görüştüğünü, süreci anlattığını söylüyor.
Başbakan'ın "Türkiye-Suriye arasındaki durum nedeniyle iki ülke arasında ilişki olmadığını ama İran üzerinden ilgilenebileceğini" söylediğini aktarıyor.
Arzu Kadumi'ye o günden beri başbakanlıktan ulaşan bir haber olmamış.
Filistin lideri Mahmud Abbas'la da konuştuğunu ama kimsenin elinden bir şey gelmediğini söylüyor, "Bana öyle diyorlar en azından" diyor.
Arzu Kadumi, eşinin çalıştığı kanalın da, Bashar Kadumi'nin durumuyla ilgilenmediğini söylüyor...
Kadumi bütün bu süreç içerisinde yalnız kaldığını hissediyor: "Ne gazeteci örgütlerinden, ne tanınmış köşe yazarlarından destek var. Benim eşim gazeteci. Aynı olay daha tanınmış simaların başına gelseydi, herkes daha hassas davranırdı eminim."
Nasıl Kayboldu?
Şu ana kadar edinilen bilgilerle ortaya çıkan olay akışı şöyle:
Suriye'deki olayları izleyen gazeteciler, 21 Ağustos günü Halep'te büyük bir patlama haberi alıyor ve hızla bölgeye doğru hareket ediyorlar.
Ancak yolda saldırıya uğruyorlar. Arabanın ön koltuğunda oturan Japon gazeteci Mika Yamamoto kurşunların hedefi oluyor ve olay yerinde can veriyor.
Aracı terk ederek kaçan Türk gazeteci Cüneyt Ünal ve El Hurra televizyonundan Başar Kadumi, bir süre sonra Suriye askerleri tarafından ele geçiriliyor.
Beş gün sonra rejime yakınlığı ile bilinen El İhbariyye televizyonu, Cüneyt Ünal'ın ilk görüntülerini yayınlıyor.
Sonrasında ise uzun bir süre Cüneyt Ünal ve Başar Kadumi'den haber alınamıyor.
17 Kasım günü CHP Hatay Milletvekili Hasan Akgöl, Hatay Milletvekilleri Mevlüt Dudu, Refik Eryılmaz, Ankara Milletvekili Levent Gök ve Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Ercan İpekçi'nin de aralarında olduğu 9 kişilik heyet, gazeteci Cüneyt Ünal'ı teslim almayı başardı. Ancak tüm çabalarına rağmen Başar Kadumi'yi alamadılar.
Dudu: Esed talimat verdi ama bulamadılar
Heyetteki gazeteciler, Suriyeli yetkililerle görüşürken Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ise sadece CHP milletvekillerini kabul ediyor.
Esad ile görüşen heyette yer alan ve BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan CHP Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu, "Gittiğimizde amacımız iki gazeteci arkadaşımızı da özgürlüğüne kavuşturmaktı.Beşşar Esed, gazeteci Kadumi'nin de bulunması için talimat verdi. Hatta Cüneyt'in teslim işlemleri sürerken Kadumi için de araştırma yapıldığı ancak kendisine ait hiçbir resmi ya da gayri resmi kayıt bulamadıklarını belirttiler. Suriyeli yetkililer, biz, Türkiye'ye döndükten sonra da arama çalışmalarının sürdürdüklerini ancak hâlâ bir ize rastlamadıklarını ilettiler" diyor.
Mevlüt Dudu, umutlarını yitirmediklerini söylüyor ve ekliyor: "Suriyeli yetkililerin samimiyetine ve olayı takip ettiğine de inanıyoruz. Müjdeli haberin gelmesini bekliyoruz."
TGS: Yerinin bilinmemesi mümkün değil
Aynı olayda tutuklanan ve CHP'li milletvekillerinin girişimi sonrası serbest bırakılan gazeteci Cüneyt Ünal, Başar Kadumi'yi son gören kişi.
Ünal, olayı şöyle anlatıyor: "Karşı caddedeydi. Üzerinde gri tişört, siyah kot pantolon ve askeri yelek vardı. 'Başar silah' diye uyardım. O sırada bir el silah sesi geldi. Yarası ağırdı. Boynumdaki puşiyi çıkarıp yarasına tampon yaptım. Yardım çağırdım. Halep halkı geldi. Beni dışarıya aldılar. Ondan sonra bir daha görmedim."
CHP'li milletvekilleriyle birlikte Suriye'ye, meslektaşlarını bulmaya giden Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ercan İpekçi, Suriyeli yetkililerin "kayıt bulamadık" açıklamalarına şüpheyle yaklaşıyor.
BBC Türkçe'ye konuşan İpekçi, "Olay sırasında Başar, Cüneyt ve Japon gazeteci aynı yerdeydi. Başar Kadumi haricindeki gazetecilerin durumu açıklığa kavuştu. Olay yerinde kimlerin yaralandığını ve öldüğünü Suriyeli yetkililerin bilmemesi mümkün değil. Kayıt tutmadan defin ya da hastaneye sevk de mümkün değil" diyor.
Suriyeli yetkililerle kendilerinin doğrudan ilişkisinin olmadığını, o nedenle de hükümet nezdinde girişimde bulunamadıklarını belirten İpekçi, şöyle sürdürüyor:
"Kadumi'nin akıbetinin, Suriye Devleti'nin kayıtlarında olduğunu tahmin ediyoruz. Suriye'den resmi bir açıklama alabilmek için siyasi ve diplomatik alanda çok farklı düzeylerde temaslara ihtiyaç var. Yapılacak olan Kadumi'yi unutturmadan, ısrarla akıbeti hakkında takipçi olmak. Bu nedenle de her hafta Suriye elçiliği ve konsolosluğu önünde yapılan eylemlerle bu sağlanmaya çalışılıyor."
Kadumi için herhangi bir girişim olup olmadığını öğrenmek için, Filistin Büyükelçiliği ile de temas kuruldu.
Ancak elçilikten hiçbir yanıt alınamadı. Öte yandan Ankaralı ve İstanbullu meslektaşları, yine haber alamazlarsa 12 Mart Salı günü yani Kadumi'nin kayboluşunun 204. günü yeniden Suriye büyükelçiliği ve konsolosluğu önünde bir araya gelecek ve "Suriye, Başar'ı bize geri ver" diyecekler.