GAZETECİLER 'MUHAFAZAKAR SANAT'I MASAYA YATIRDI! (MEDYARADAR- ÖZEL)
TGC'nin "Muhafazakar Sanat” panelinde katılımcılar, muhafazakar sanat konusunu masaya yatırdı
Türkiye’nin en büyük gazetecilik meslek örgütü olan Türkiye
Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) düzenlediği 5. Babıali Günleri
kapsamında düzenlenen “Evrensel Kültür Perspektifi’nde Muhafazakar
Sanat” başlıklı panel TGC Basın Müzesi’nde gerçekleştirildi.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkan Vekili ve Evrensel Gazetesi
Yazarı Turgay Olcayto’nun yönettiği panele TGC Genel Sekreter
Yardımcısı Ahmet Özdemir, Yazar-Türk Edebiyatı Dergisi Genel Yayın
Yönetmeni Beşir Ayvazoğlu, Yazar-Sanat Tarihçisi Gürol Sözen
katıldı.
ÖZDEMİR: KÜLTÜREL DEĞERLER KORUNMALI
TGC Genel
Sekreter Yardımcısı Ahmet Özdemir, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri
Edebiyatçı Prof. Mustafa İsen'in "muhafazakâr estetik ve sanat
normlarının oluşturulması gerektiğini" söylemesiyle muhafazakar
sanatın kısa bir süre önce gündeme geldiğini söyledi.
Ardından İskender Pala’nın “muhafazakar sanat manifestosu”
diye bir metin yayınladığını, Beşir Ayvazoğlu’nun Haziran sayısını
sanat dosyasına ayırarak konuya mercek tuttuğunu anlattı.
Özdemir, kültürün önemine değinerek “Toplumlar için kültür çok
önemlidir. Bu nedenle çeşitli milletlerin birleştiği ortak bir
kültürün olması gerekiyor. Bugün ne yazık ki evrensel kültür masum
değil” dedi.
Özdemir, “Oturduğum semtte bir tane turist görmedim. Çevreme bir
baktığımda işyerlerinin isimlerinin giderek değiştiğini, yabancı
isimlere yöneldiklerini görüyorum. İnsanlar dini bayramları sadece
tatil amacı olarak görüyorlar. Kültürün giderek yozlaşmasına neden
olan durumlar var. Bu noktada kültürün korunması noktasında ister
istemez muhafazakarlık karşımıza çıkıyor. Bir milleti millet
yapan unsurları koruma iç güdüsü muhafazakarlığı oluşturabilir. Bir
başka açıdan olaya bakacak olursak sanat, hayal gücünün estetik bir
şekilde anlatılmasıdır. Hayal gücüne siz koruma yapabilir misiniz?
Kilit vurabilir misiniz?” diye konuştu.
AYVAZOĞLU: İDEOLOJİ DEĞİL DÜNYA
GÖRÜŞÜDÜR
Muhafazakarlığın bugün yanlış anlaşıldığını anlatan Beşir
Ayvazoğlu,“Muhafazakarlık hem insanın hem de eşyanın tabiatında
vardır. Dalgalar kayaları döver, kayalar direnir ama aşınır,
şekil alır. Zamanla kendini sonuna kadar muhafaza edemez ama
direnir. Dalgaların hızını, öfkesini dindirir. Muhafazakarlık böyle
bir şeydir” diyerek şöyle devam etti:
“Eğer toplumun muhafazakarlığı yoksa o toplumun dayanma gücü,
toplumun dıştan gelecek etkilere karşı kendini koruma refleksi
ortadan kalkmış demektir. Muhafazakarlar, gururla insanlığın
birikimini muhafaza ederek gelecek nesillere aktarılmasını sağlar.
Esasında her düşünce zaman içinde muhafazakarlaşır. Yani hiçbir
yeni atılım, hiçbir düşünce, hiçbir devrimci düşünce yok ki zaman
içinde kendi muhafazakarlığını yaratmasınlar. Bir zamanların
devrimcilerinin bugünün muhafazakarları olduğunu rahatlıkla
söylemek mümkündür. Devrimleri yapanlar onları bir ideoloji haline
getirirler. Kurallarına asla müdahale edilmesini istemezler.
Kendi düşüncelerini ilerici olarak kabul ettikleri düşüncelerinin
muhafazakarları olurlar. Demek ki muhafazakarlık aynı zamanda
değişkendir. Esasen muhafazakarlık bir dünya görüşüdür.
Muhafazakarlar bunu ideoloji olarak görmüyor; bir duruş olarak
görürler. İdeoloji olduğunu söyleyen de var.”
SÖZEN: İYİ ESER HER ZAMAN YAŞAR
Günümüzde
binlerce yıl öncesinden kalan eserlerin olduğuna dikkat çeken
Yazar-Sanat Tarihçisi Gürol Sözen, onların bugüne kadar gelmesinin
ve gelecek yüzyıllarda kalabilecek olmasının en önemli nedenlerinin
eserlerin sanatsal olarak başarısından kaynaklandığını söyledi.
Sanatçının içinin her zaman kıpır kıpır olduğundan ve sürekli
değişen bir yapısı olduğuna da dikkat çeken Sözen, “Sanatçı, hangi
konuyu ele alırsa alsın belli kalıpların dışına çıkamıyor gibi
görünse de devrimler yaratanlar da oluyor. Ustalık konuşuyorsa
gelecek yüzyıllar seni yargılıyor ve seni çağırıyor. İyi olan her
eser bence kalır” ifadesini kullandı. Sanatçının muhafazakar
olabileceğini ancak sanatın muhafazakar olmayacağını düşündüğünü
aktaran Sözen, “Halk, o eserin korunmasını istediği zaman zaten o
eser kalır. Tarih boyunca bu şekilde günümüze kadar ulaşabilen pek
çok sayıda eserin olduğu görülebilir. Sanat bir çılgın işidir.
Sanatçı siyasal anlamda ne olursa osun önce ürettikleriyle ayakta
kalmalıdır. Sanatın sınır tanımaması, sanatın kalıcı olması müzik,
resimle, kelimelerle sanatın yaşatılmasıdır” ifadesini
kullandı.
Panelin ardından katılımcılara Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkan
Vekili ve Evrensel Gazetesi Yazarı Turgay Olcayto tarafından
katılım belgesi verildi.
MEDYARADAR- ÖZEL