Gazeteciler Cemiyeti yönetimine neden aday olduk? Usta gazeteci Nursun Erel açıkladı...
Gazeteci Nursun Erel, yeni bir yönetim anlayışıyla Gazeteciler Cemiyeti başkanlığına aday olduğunu açıkladı.
Gazeteci Nursun Erel, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin'in 32 yıldır başkanlık görevini yürütmekte olduğunu hatırlatarak, yeni bir yönetim anlayışıyla Gazeteciler Cemiyeti başkanlığına aday olduğunu açıkladı.
Erel, Bilgin’in başkan yardımcılığı dönemi de hesaba katıldığında 45 yılı aşan yönetim sürecine dikkat çekerek, Gazeteciler Cemiyeti'nin mevcut yönetimine ilişkin rahatsızlıklarını dile getirdi.
Erel'in açıklaması şu şekilde:
"Neden yönetime Aday olduk?
Merkezi Ankara’da bulunan Gazeteciler Cemiyeti 32 yıldır Nazmi Bilgin tarafından yönetiliyor. Nazmi Beyin Başkan yardımcılığı da dikkate alındığında bu süre 45 yılı aşıyor.
Gazeteciliğe başladığımız yıllardan bu yana, Cemiyetin zaman zaman üye alımını durdurduğu bunun Kaş ve Kalkan’daki arazi varlığı ile ilgili olduğu, burada keyfi uygulamalar yapıldığı konuşulurdu. Son dönemde bu söylentilere, Avrupa Birliği ve çeşitli ülke elçiliklerinden Gazeteciler Cemiyeti adına elde edilen kaynakların keyfi kullanılışı da eklendi.
Son iki dönemde yönetim kurulunda görev aldığım için bu işleyişe bizzat tanık oldum. Yönetim kurulunda ilk günden bu yana yönelttiğim sorular, eleştiriler, çözüm önerileri ve bizzat yürüttüğüm projelerle aktif rol oynadım. Yönetim kurulu üyeleri toplantıları genel olarak sessizce, yorum yapmadan izlediği için bu tutumumuz tabii ki hoşnutsuzluk yarattı. Zaman zaman mobbinge varan bir baskı ile karşılaştım. Bütün bu yaşananlar Sayın Başkana hitaben kaleme aldığım belgeler, raporlar, hatta toplantıların “Zoom sistemi” ile yapıldığı dönemlerde kaydedilen görüntülerle sabittir.
Yönetim, birçok icraatı hem üyelerinden hem de yönetim kurulundan gizleyerek gerçekleştirmiştir. Cemiyet’in Kaş ve Kalkan’daki 300 milyon avro değerinde olduğu söylenen mülkleri bir vakfa devredilmek istenmiş, Vakıf Senedi yönetim kurulundan aylarca saklanmıştır. Üyelerin başvurusu sonucu mahkeme devri durdurmuş, ancak adli tatilde bu karar bozulmuş ve ilk mahkemeye geri gönderilmiştir. Vakıf senedine göre 16 daimî üyeden oluşan mütevelli heyeti, yönetim kurulu başkanını da içinden seçecek olup, bu yapı Cemiyet yönetim kurulunun vakıf karşısında etkisiz kalmasına ve tüm kararların daimî üyelerin isteği doğrultusunda alınmasına yol açacaktır.
AB’den gazetecilik projeleri için alınan fonların, katılımcılık ilkesinden uzak, kişisel ilişkiler ve belirli şahısların prestijini artırma amacıyla kullanıldığı iddia edilmektedir. Bu projelerdeki yönetim hataları nedeniyle Cemiyet’in kendi bütçesinden büyük miktarda harcama yapılmak zorunda kalınmış, Denetim Kurulu’na yapılan başvurular ise yanıtsız bırakılmıştır. Bu projelerde çalışan birçok nitelikli genç arkadaşımız da baskıya uğramış, istifa etmek durumunda kalmıştır.
Bu yaşananlarla ilgili olarak Başkan Nazmi Bilgin’e sunduğum çözüm önerileri dikkate alınmamış, adeta “Kol Kırılır Yen İçinde” denilmiştir. Bardağı taşıran damla ise son yönetim kurulu toplantısında “harcamaların detayını sormam” olmuştur. Bu detayın bana verilmeyeceği açıklandığı için o gün istifa ettim.
Bu durumu uzun süredir gözlemleyen değerli meslektaşlarımın ısrarları sonucu, “elimi taşın altına koyma” kararı aldım ve adaylığımı açıkladım. Ertesi gün Gazeteciler Cemiyetine dilekçemle giderek, 6 Ekim’de yapılacak Genel Kurul çalışmalarına hazırlık olarak üye listesini almak istedim. Ne yazık ki Sayın Nazmi Bilgin’e uzattığım elim havada kaldığı gibi, bir kadın olarak hiç hoş olmayan sözlerle de karşılaştım.
Sosyal medyada “Beyaz Sayfa” başlığıyla söylemlerimizi dile getiriyoruz, ancak Cemiyet yöneticileri açıklama yapmak yerine kulis yapmayı tercih ediyor. Gazetecilerin örgütlerine sahip çıkmalarını istiyoruz. Desteğinizi bekliyor, her türlü soruya açık olduğumuzu belirtmek istiyoruz."