GAZETECİDEN DOST OLUR MU?
Bir kısım yerel medya, faydadan çok toplumun her kesimi için zararlı hale gelmeye başladı.
Opsiyonnhaber.com yazarı Muharrem Ergül yerel basında yaşanan
sıkıntıları köşesine taşıdı.
İşte o ilginç yazı..
Gazeteciden Dost
Recep Bilginer’in “Gazeteciden Dost” adlı oyununu 1996 yılında
izlemiştim. Hayli ilginç bir oyundu. “Gazeteciden dost olur mu
olmaz mı?" yı anlatıyordu.
Oyun çıkışında gazetecilerle ilgili kafa karışıklığım. Bu oyundan
çok önce aynı konuya Necip Fazıl Kısakürek 1937 yılında yazdığı
“Bir Adam Yaratmak” piyesinde de değiniyordu. Piyesin ikinci perde
yedinci sahnesinde, piyesin kahramanı Hüsrev ile gazete patronu
Şeref arasındaki diyaloglarda, gazeteyi ticarethane ve silah olarak
gören zihniyet anlatılıyordu.
Şöyle söylüyordu gazete patronu Şeref “Ben edebiyattan anlamam. Ben
gazeteciyim. Bir ticarethanenin sahibiyim. Ticaretimin vazifesi
budur. Vazifeme engel olacak hiçbir şeyi tanımıyorum.”
Oyunun kahramanı Hüsrev soruyor; “Kendi kendine sahiplik, manevi
kıymet mesela?”
Hüsrev: Boyuna tanımam diyorum ya onları da tanımam!...
Burada biraz duralım.
Son günlerde, herkes sosyal medya diye bilinen mecradan şikayetçi.
Ben bu konuyla ilgili geçmişte birkaç uyarıcı yazı yazmıştım. Ama
kimin umurunda! Eline bilgisayarı veya cep telefonunu alan herkes
msn, facebook, twitter diyip yazıyor. Birde sözümona yerel medyayla
ilişkisi varsa yazanın, karalayan karalayana, küfreden küfredene,
ne kontrol var, ne edep var, ne haya, ne vicdan!...
Yani kısacası, son yıllarda ortaya çıkan sözümona bir kısım yerel
medya, faydadan çok toplumun her kesimi için zararlı hale gelmeye
başladı. Parayı veren düdüğü çalıyor.
Oysa ülkemizde çok köklü bir yerel medya geleneği vardı. Anadolu’da
her ilde, ilçede gazeteler çıkarılır oralarda gerçekten “doğru
haber” alınırdı. Ancak ne yazık ki son yıllarda kerameti kendinden
menkul çıkar gurupları yerel medyayız diye adeta terör
estiriyorlar. Bir kısım yerel medya mensupları her şeyi çarptırarak
sanal ortamda yazıyor. Tekzip müessesesi de hak getire. Karalayan
karaladığıyla kalıyor. Doğrulatma gereği duymadan sırtlarını
dayadıkları küçük çıkarlarının tetikçiliğini yapıyorlar.
Herkesin bildiği olaylar, sanal ortamda adeta başkalaşım
gösteriyor. “Yerel basın, temsilcilerinin ve örgütlerinin bunları
mutlaka kontrol edecek bir mekanizma kurmaları gerekmektedir.”
Biz “gazeteciyiz” diye kasım kasım kasılarak basın terörü
yaratanlarla, gerçek gazeteci ve yerel basını birbirinden
ayrılmalı, bu tür davranan “gazeteci müsveddelerini”
ayıklanmalıdır.
Haber alma ve toplumu bilinçlendirme fonksiyonunu dürüstçe ve
ilkeli yapan “yerel medyanın” sorumlu insanları içlerindeki
çürükleri mutlaka ayıklamalıdır. Bunu yapmazlarsa kendilerine de
güveni zaman içinde kaybederler. Haberi bir silah gibi
değerlendirenlere bir gün o silah döner. Yani hani o meşhur
atasözündeki gibi “keser döner, sap döner, gün gelir hesap
döner”
Sözlerimizle kimleri kastettiğimiz sanırım anlaşılmıştır. Yerel
haber alma ve verme biçimi yansız ve objektif unsurları
taşımalıdır. Bunu taşımayanları da gerçek gazeteciler sırtlarından
atmalıdır. İşte o zaman “gazeteciden dost” kavramı zihinlerimizde
daha doğru bir yere oturmuş olacaktır.