16 Şub 2024 15:46 Son Güncelleme: 16 Şub 2024 15:51

Gazeteci Tolga Şardan hakkında 5 yıl hapis istemi!

Yargıdaki usulsüzlük iddialarını kaleme alan ve Cumhurbaşkanlığı’nın da bu konuyla ilgili rapor talep ettiği yazısı nedeniyle tutuklanıp, 5 gün sonra tahliye edilen T24 yazarı Tolga Şardan hakkındaki soruşturma tamamlandı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Şardan hakkında, dezenformasyon düzenlemesi kapsamında yer alan “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” ve “Devletin yargı organlarını aşağılama” suçlarını işlediği iddiasıyla 5 yıla kadar hapis istemiyle iddianame düzenledi.
İİddianamede, İstanbul Anadolu Başsavcısı İsmail Uçar’ın dahi HSK’ya mektup yazarak adliyelerde dönen rüşveti anlatmasına karşın, Şardan’ın yazısında yer alan benzer bölümler “halkı yanıltıcı bilgi” suçlamasına dayanak gösterildi. Dezenformasyon yasasındaki tüm unsurların geçerli olması halinde suçun işlendiğinin kabul edileceği açıklanmasına rağmen, Şardan’ın yazısı için, “kamu barışını bozması şart değil, kamu barışını bozmaya elverişli olması yeterli” denilerek iddianame düzenlendi.

Gözaltına alınıp tutuklandı
T24 yazarı Tolga Şardan, 1 Kasım Çarşamba günü “Cumhurbaşkanlığı’nın yargıda yaşananlarla ilgili olarak MİT’ten rapor istediği” yönündeki yazısı nedeniyle İstanbul Başsavcılığı’nın talimatıyla gözaltına alınmış, savcılık sorgusunun ardından tutuklanmıştı. Başsavcılık soruşturmayı tamamlayarak Şardan hakkında iddianame düzenledi.

6 sayfalık iddianamede, söz konusu yazı nedeniyle resen soruşturma başlatılarak, Şardan’ın gözaltına alınıp tutuklandığı ve cep telefonu ile dijital materyallerine el konulduğu belirtildi.

İddianamede, soruşturma kapsamında MİT’e müzekkere yazılarak söz konusu yazı içeriğinde bahsedilen raporun olup olmadığının sorulduğu, MİT’in de 17 Kasım tarihinde verdiği cevabında, “teşkilatları tarafından hazırlanmış bir rapora rastlanılmadığının belirtildiği” kaydedildi.

Adalet Bakanı’ndan soruşturma izni
Şardan’dan elde edilen dijital materyallerde dosya kapsamında bir bulguya rastlanılmadığı ifade edilen iddianamede, soruşturmaya konu yazıda geçen bazı bölümlerin TCK’nın 301. Maddesinde düzenlenen “Devletin Yargı Organlarını Aşağılama” suçu kapsamında kaldığının değerlendirildiği ancak bu suçun Adalet Bakanlığı’nın iznine tabi olması nedeniyle dosyanın bu yönden tefrik edilerek, yeni bir numaraya kaydedildiği ve Bakanlık’tan izin talep edildiği belirtildi.

İddianamede, Adalet Bakanı’nın 30 Kasım tarihinde soruşturma izni vermesinin ardından iki dosyanın birleştirildiği ve Şardan hakkında “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” ve “Devletin Yargı Organlarını Aşağılama” suçlarından soruşturmaya devam edildiği belirtildi.

Kamu barışını bozması şart değilmiş
TCK’nın 217. Maddesinde düzenlenen “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçunun tartışıldığı iddianamede ilginç değerlendirmeler yer aldı. Düzenlemede bahsedilen dezenformasyondan kastın “hem aldatma hem de yaymaya” yönelik olduğu ileri sürülen iddianamede, “fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olmasından” anlaşılması gerekenin ise, “kişilerin topluma ve devlete güven duygusunun zedelenmesi veya zedelenme ihtimalinin ortaya çıkması olduğu, suçun oluşması için gerçeğe aykırı bilginin kamu barışını bozmasının şart olmadığı; kamu barışını bozmaya elverişli olmasının yeterli olduğu” öne sürüldü.

“Devlet kurumlarına güveni olumsuz etkiliyor”
İddianamede, Şardan’ın yazısında MİT’in rapor hazırladığına ilişkin kesin yargı içeren cümlelerin yer aldığı, MİT’in ise böyle bir rapor olmadığını bildirdiği belirtilerek, “dolayısıyla köşe yazısı içeriğinde yer alan ve adliyelerde usulsüz ve yasaya aykırı olarak işlemler yapıldığı iddiasının halkın devlet kurumlarına olan güvenini olumsuz etkileyeceği, bu bilginin kamu düzeni ile ilgili olduğu ve halkı yanıltıcı mahiyette olduğu, köşe yazısı içeriğinde yer alan ifadelerin kamu barışını bozmaya elverişli olduğu, bu bağlamda somut olayda Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma suçunun yasal unsurlarının oluştuğu” öne sürüldü.

Yargı teşkilatı zan altında kalmış
“Devletin Yargı Organlarını Alenen Aşağılama suçu kapsamında yapılan değerlendirmede ise, aşağılama kelimesinin ''her türlü küçük düşürücü söz ve davranış'' olarak anlaşılması gerektiği, “Şardan’ın köşe yazısında doğrudan devletin yargı organlarında usulsüz ve yasaya aykırı işlemler yapılarak kararlar verildiği ifadelerinin bir bütün olarak yargı teşkilatını zan altında bıraktığı ve toplumda yargı teşkilatına olan güveni zedeler mahiyette olduğu” iddia edildi.

Şardan hakkında toplam 5 yıla kadar hapis cezası istenen iddianame, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.