16 Mayıs 2017 16:52
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 22:41
Gazeteci Oğuz Güven'in tutuklanmasına itiraz edildi
Cumhuriyet.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Oğuz Güven'in tutukluluğuna itiraz edildi.
Cumhuriyet gazetesinin avukatları Cumhuriyet.com.tr Genel Yayın
Yönetmeni Oğuz Güven'in Başsavcı Mustafa Alper’in yaşamını
yitirdiği trafik kazasının ardından paylaşılan anons tweeti gerekçe
gösterilerek örgüt propagandası yaptığı iddiasıyla tutuklanmasına
bugün itiraz etti.
Cumhuriyet’te yer alan habere göre; itiraz dilekçesinde, Güven'in hukuka aykırı ve gerçeklikle bağdaşmayan ve tamamen hayal gücüyle yaratılan niyet okumaya dayalı soruşturmayla şüpheli yapıldığı kaydedildi. Gazeteciliğin suç olmadığını vurgulayan avukatlar, “Haberi suçlamak gazeteciliği suçlamaktır. Gazeteciler üzerinde yargı yoluyla baskı yaratılması hukukla açıklanamayacak kadar hukuka ve demokrasiye aykırıdır. Gazeteci Oğuz Güven’in hukuku hiçe sayan gözaltı kararı ile özgürlüğünden yoksun bırakılmasının ve tutuklanmasının nedeni hukuki değil, siyasaldır” dedi.
“1 DAKİKADAN DAHA AZ…”
Gazetemiz avukatları soruşturmayla ilgili savcı Baba tarafından tutulan tutanağın bir dakikada hazırlanmasının olanaksız olduğunu vurgulayarak, “1 dakikadan daha az yayında kalan bir cümlede kullanılan bir kelime için verilmiş tutuklama kararı ne kanuna, ne hukuka uygundur” ifadelerini kullandı.
NİYET BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ YOK ETMEK
Güven'i tutuklayan İstanbul 2. Sulh Ceza yargıcı Akın Gürlek'in tutuklama kararındaki “söz konusu tweet ile FETÖ soruşturması dosyalarında görev yapan savcıların akıbetinin bu olacağının gösterildiği” iddiasının varsayıma dayalı olduğuna dikkat çekildi. Tutuklama kararındaki 'biçti' kelimesinin ne anlama geldiği hakkındaki sübjektif yorumların, iddianame hazırlayanların ileride başına ne geleceği şeklinde toplumda algı oluşturması için bu ibarenin 'özellikle seçildiği' yorumunun izahının mümkün olmadığı, “olmayan bir niyetin okunması” anlamına geldiği aktarıldı. Bu kararın niyetinin gazeteciler üzerinde algı yaratılarak “niyetlerinin” okunması suretiyle caydırıcılık yaratmak ve basın özgürlüğünü yok etmek olduğuna vurgu yapıldı.
“REDDEDİLECEĞİ KANAATİNDEYİZ”
Avukatlar, dilekçede, mevcut başvuru yollarını tüketmek için itiraz ettiklerini belirterek, şu ifadeleri kullandı: “İtiraz dilekçemiz üzerine tutuklama kararına yaptığımız itirazımızın büyük bir olasılıkla reddedileceği kanaatindeyiz. Çünkü giderek oluşan yaygın kanıya göre; sulh ceza yargıçları tutuklama mahkemelerine dönüşmüştür. Sulh Ceza Yargıçlarının verdiği kararlara yapılan itirazları inceleme yolu olarak kabul edilen bir başka Sulh Ceza Yargıcına başvuruda bulunmanın etkin ve etkili bir yargısal başvuru yolu olmadığı düşüncesindeyiz. Yanıldığımızı kanıtlamak yargının işidir. Hukuk ve varsa adalet ve kalmışsa vicdan hukukun üstünlüğü için vardır."
Cumhuriyet’te yer alan habere göre; itiraz dilekçesinde, Güven'in hukuka aykırı ve gerçeklikle bağdaşmayan ve tamamen hayal gücüyle yaratılan niyet okumaya dayalı soruşturmayla şüpheli yapıldığı kaydedildi. Gazeteciliğin suç olmadığını vurgulayan avukatlar, “Haberi suçlamak gazeteciliği suçlamaktır. Gazeteciler üzerinde yargı yoluyla baskı yaratılması hukukla açıklanamayacak kadar hukuka ve demokrasiye aykırıdır. Gazeteci Oğuz Güven’in hukuku hiçe sayan gözaltı kararı ile özgürlüğünden yoksun bırakılmasının ve tutuklanmasının nedeni hukuki değil, siyasaldır” dedi.
“1 DAKİKADAN DAHA AZ…”
Gazetemiz avukatları soruşturmayla ilgili savcı Baba tarafından tutulan tutanağın bir dakikada hazırlanmasının olanaksız olduğunu vurgulayarak, “1 dakikadan daha az yayında kalan bir cümlede kullanılan bir kelime için verilmiş tutuklama kararı ne kanuna, ne hukuka uygundur” ifadelerini kullandı.
NİYET BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ YOK ETMEK
Güven'i tutuklayan İstanbul 2. Sulh Ceza yargıcı Akın Gürlek'in tutuklama kararındaki “söz konusu tweet ile FETÖ soruşturması dosyalarında görev yapan savcıların akıbetinin bu olacağının gösterildiği” iddiasının varsayıma dayalı olduğuna dikkat çekildi. Tutuklama kararındaki 'biçti' kelimesinin ne anlama geldiği hakkındaki sübjektif yorumların, iddianame hazırlayanların ileride başına ne geleceği şeklinde toplumda algı oluşturması için bu ibarenin 'özellikle seçildiği' yorumunun izahının mümkün olmadığı, “olmayan bir niyetin okunması” anlamına geldiği aktarıldı. Bu kararın niyetinin gazeteciler üzerinde algı yaratılarak “niyetlerinin” okunması suretiyle caydırıcılık yaratmak ve basın özgürlüğünü yok etmek olduğuna vurgu yapıldı.
“REDDEDİLECEĞİ KANAATİNDEYİZ”
Avukatlar, dilekçede, mevcut başvuru yollarını tüketmek için itiraz ettiklerini belirterek, şu ifadeleri kullandı: “İtiraz dilekçemiz üzerine tutuklama kararına yaptığımız itirazımızın büyük bir olasılıkla reddedileceği kanaatindeyiz. Çünkü giderek oluşan yaygın kanıya göre; sulh ceza yargıçları tutuklama mahkemelerine dönüşmüştür. Sulh Ceza Yargıçlarının verdiği kararlara yapılan itirazları inceleme yolu olarak kabul edilen bir başka Sulh Ceza Yargıcına başvuruda bulunmanın etkin ve etkili bir yargısal başvuru yolu olmadığı düşüncesindeyiz. Yanıldığımızı kanıtlamak yargının işidir. Hukuk ve varsa adalet ve kalmışsa vicdan hukukun üstünlüğü için vardır."