27 Mayıs 2011 10:03 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:23

GAZETECİ MİLLETİ, BAŞBAKANLARA HABER, YAZI VE GAZETE BEĞENDİRMEK ZORUNDA DEĞİLDİR!

Milliyet yazarı Hasan Cemal, Erdoğan'ın Abbas Güçlü'yü hedef alan "bedelini ödeyecek" sözlerini sert bir şekilde eleştirdi...

Gazeteci milleti, başbakanlara haber, yazı ve gazete beğendirmek zorunda değildir!

ELEŞTİRİ ÖZGÜRLÜĞÜ VE ELEŞTİRİYE TAHAMMÜL...

Sayın Başbakan; Kimi kastettiniz?.. Bir televizyon programında, “Bedelini ödeyecek!” diye açıkça tehdit ettiğiniz gazeteci kim?
Bir ara dediniz ki:
“Mensubu olduğu yayın organının televizyonunda da, köşesinde de sürekli bu işi takip etti. Mahşeri vicdanda mahkûm olacaktır. Gelecekte de bedelini çok ağır ödeyecekler tabii...”
Hangi gazete, hangi televizyon?
Bedel nasıl ödenecek?
Bedeli kim ödetecek?
Şu sözler de sizin:
“ÖSYM olayında inandım ve inandığım gibi de çıktı. Biz bir tane yavrumuzun hakkının zayi olmasına müsaade etmeyiz dedim. Sonuçta yargı lehte karar verdi. Burda da yine medya var. Medyada da bunu kimlerin sürüklediğini biliyorsunuz. İşi gücü bu... Yazılı medya yaptı. Ondan sonra dalga dalga illegal örgütlere kadar uzandı. Diyorum ya görevlendirmeler var. Görevlendirenler de belli...”
Sayın Başbakan;
Kim bu gazeteci?
Hangi gazete?
“Görevlendirmeler var” diyorsunuz; çetelerin parmağı var demeye getiriyorsunuz.
Bunlar çok vahim iddialar.
Bir başbakanın ağzından çıktığı için de vaziyet daha vahim, daha ciddi hale geliyor.
Siz isim vermediniz.
Hangi gazeteci, hangi gazete kaç gündür hâlâ söylemiş değilsiniz.
Ama bildiğimiz kadarıyla ‘ÖSYM olayı’nı ortaya çıkaran ve Milliyet’in manşetine oturtan gazeteci Abbas Güçlü’dür.
Evet, üniversiteye giriş sınavları konusunda kamuoyunu harekete geçiren bu meslektaşım, uzun yıllardır gazetemizde Eğitim Servisi Şefliği ve köşe yazarlığı yapan Abbas Güçlü oldu.
Orta yerde bir skandal olduğunu ben de yazdım.
ÖSYM Başkanı Prof. Ali Demir’in istifasını ben de istedim.
Üniversiteye giriş sınavlarıyla birlikte genel olarak üniversite düzeninin değiştirilmesini ve 12 Eylül’ün ürünü olan YÖK’ün kaldırılmasını ben de istedim.
Şimdi soruyorum:
Ben de mi bedel ödeyeceğim?..
Bakın Sayın Başbakan;
Demokrasilerin dayandığı temel, eleştiri özgürlüğüdür. Eleştiriye tahammül olmadan demokrasi ve hukukun yollarında yürümek mümkün değildir.
Eleştiri bazen aşırı olabilir.
Bazen haksız olabilir.
Bazen gerçekle örtüşmez.
Hepsi olabilir.
Ama siyaset oyununda özellikle iktidar koltuğunda oturanlar, bir ülkede eleştiriye ne kadar tahammüllü olabilirlerse, orada demokrasi çıtası o kadar yükselir.
Sizi izlemeye çalışıyorum.
Özellikle bu seçim döneminde eleştiriye dönük tahammülsüzlüğünüz gitgide koyulaşıyor. Üslubunuz da bundan olumsuz etkilenerek sürekli irtifa kaybediyor.
Hiç hoş değil.
Yakışık almıyor.
‘Bedel ödetmek’ten söz ederek bir gazeteciye, bir gazeteye gözdağı vermek... İsim vermeden onları hedef tahtasına oturtmak... Onları çetelere alet olmakla suçlamak...
Üstelik bunları bir başbakan yapıyor. Bir an düşünün Sayın Başbakan;
Bu tavrınız demokrasinin neresine sığıyor?..
Hayır sığmıyor, sığmaz da.
Ve bu tutumunuz ‘demokratik’ değil, ‘otoriter’dir.
Şunu da bir kenara not edin:
Demokrasilerde gazeteci milleti siyasetçilere, başbakanlara haber beğendirmek, yazı beğendirmek, gazete beğendirmek zorunda değildir.
Herkes kendi işini yapsın!
O zaman herkesin hayatı daha kolaylaşır

Hasan Cemal/Milliyet