21 Ağu 2018 15:23
Son Güncelleme: 24 Kas 2018 02:48
Gazeteci dostları Güngör Uras’ı yazdı: O karşılaşmamızda çok utandığımı görmüş ve...
Türk medyasının ünlü kalemlerinden Milliyet gazetesi ekonomi yazarı Güngör Uras hayatını kaybetmişti
Milliyet Gazetesi ekonomi yazarı Prof. Güngör Uras, 85 yaşında
hayatını kaybetti. Bugün gazeteler, duayen kalemin ardından
yazılanlarla doluydu.
İşte Güngör Uras’ın ardından kaleme alınanlardan bir kesit…
VAHAP MUNYAR / HÜRRİYET:
2009 yılı ocak ayı sonlarında dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün şubat ayı başlarında gerçekleşecek Suudi Arabistan seyahatine katılma hazırlığı yaparken Güngör Uras aradı:
- Cumhurbaşkanı Gül’ün Suudi Arabistan seyahatine ekonomi yazarı olarak ikimiz davet edildik sanıyorum. Birlikte seyahat edeceğimiz için çok mutlu oldum.
Ardından sordu:
- Suudi Arabistan’a gitmişken umre yapma şansımız olur mu?
Ben de merak ediyordum:
- Abi henüz programı bilmiyorum. Keşke o şansı yakalayabilsek.
Anında görevi üstlendi:
- Dur ben Cumhurbaşkanlığı’ndaki danışmanlarına umre yapmak istediğimizi söyleyeyim.
Seyahat başlamadan bir-iki gün önce tekrar aradı:
- Sayın Cumhurbaşkanı’nın Basın Danışmanı Ahmet Sever’le konuştum. Umre yapma şansımız olacak.
2009’un şubat ayı başında Cumhurbaşkanı Gül’ün Riyad’dan başlayan Suudi Arabistan seyahatini izleyen gazeteciler arasında yerimizi aldık. Riyad’daki görüşmeler tamamlandıktan sonra THY’den kiralanmış uçakla Cidde’ye geçtik.
Cidde’de Suudi Arabistan Kralı’nın misafirhanesinde ihrama girdik. Seyahate birlikte katıldığımız meslektaşımız Ahmet Taşgetiren’in rehberliğinde Mekke’ye doğru yola çıktık:
- Lebbeyk, Allahümme Lebbeyk, La Şerike Leke Lebbeyk...
Mekke’ye varınca doğrudan umreye başladık. Önce Kabe’yi tavafı, ardından Safa-Merve’deki “Sa’y”ı tamamladık. Umre görevimizi bitirdikten sonra Kral’ın misafirhanesine doğru giderken Güngör Abi’ye döndüm:
- Abi, Allah kabul etsin. Kendini nasıl hissediyorsun.
O sırada 76 yaşında olan Güngör Abi’nin yanıtı çok çarpıcıydı:
- Safa-Merve’deki “Sa’y”ın 3’üncü turunda tıkandım, bir an ölüyorum sandım. Çok sürmeden bir açıldım. Görevi çok rahat tamamladım. Öyle ki, dönüp 3 saatlik umreye yeniden başlayacak kadar rahat hissediyorum.
Ardından şu ayrıntıyı benimle paylaştı:
- 1979 yılında rahmetli Vehbi Koç ile birlikte umre yapmamız gündeme gelmişti. O zaman olmadı, Cumhurbaşkanı Gül’ün seyahati vesilesiyle umre yapmış oldum. Çok istiyordum...
Ekonomi gazeteciliğimin ilk günlerinden itibaren çok desteğini gördüğüm, kendisinden her daim çok şey öğrendiğim Güngör Abi ile umre yoldaşlığımız da oldu...
Önceki hafta Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ ile hastaneye ziyarete gittiğimizde son kitabını imzalayıp verdi:
- İndir faizi, bindir faizi...
Güngör Abi, önceki gece hayata veda etti...
Allah rahmet eylesin... Mekanı cennet olsun...
ERDAL SAĞLAM / HÜRRİYET:
Geçen haftasonunda meslek büyüğümüz Prof. Dr. Güngör Uras’ı kaybettik. Uras’ın kaybı sadece ailesinin ya da basın camiasının kaybı değil bence tüm Türkiye’nin büyük bir kaybıdır.
Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) en parlak dönemlerinde görev yapmış, Üniversite’de Hocalık, TÜSİAD’in ilk Genel Sekreterliği gibi kamuda ve özel sektörde öncü roller üstlenmiş bir büyüğümüzü kaybettik.
Tanıma imkanı bulduğum için kendimi şanslı hissettiğim insanlardan biriydi. Her daim güler yüzlü, toleranslı, yumuşak görüntüsüyle etrafına huzur veren, yaptığı işi layıkıyla yapmak için çabalamaktan hiç vazgeçmeyen bir ustaydı. Sadece ekonomi literatürüne kazandırdığı “Ayşe Teyze” bile, onun Türkiye ekonomisinin, Türkiye basınının ne kadar büyük bir kaybı olduğunu anlatmaya yeter. Kaldı ki; işalemine, gazetecilere kendine özgü duruşuyla yaptığı katkı tüm bunların da çok ötesindedir.
Ailesinin, ekonomi camiasının, Türkiye’nin tekrar başı sağ olsun.
MELİH AŞIK / MİLLİYET:
Değerli bir yazar, ağabeyimiz ve dostumuz Güngör Uras da aramızdan ayrıldı. Aylardır hastanedeydi. Doktorların bütün çabasına rağmen ağrıları dinmiyordu. Buna rağmen yazılarını tek bir gün aksatmadı. Her ziyaretine gittiğimizde sandalyede oturmuş ağrılar içinde köşe yazısını yazarken buluyorduk...
En büyük çabası ekonomi dünyasında olup bitenleri Ayşe Teyze’nin anlayacağı şekilde halka aktarmaktı. Cari açık ne demek, enflasyon hesabı nasıl yapılır, ekonomideki gelişmeler halkın mutfağına nasıl yansır, Güngör Ağabeyimiz bıkıp usanmadan halka bunları anlatmaya çabaladı. Her zaman olumlu ve umutlu olmaya çalıştı. Dünyayı ve Türkiye’yi karış karış gezdi, gördü, yaşadı. Hayatı sevdi.
Bir filozof:
- Ölüm iyiliklerden değil kötülüklerden uzaklaştırır, diyor...
Güngör Uras güzellikleri yaşadı, kötülükleri bu dünyada bırakıp aramızdan ayrıldı. Eşi, kızı ve tüm diğer sevenlerine başsağlığı diliyoruz.
ŞÜKRÜ ANDAÇ / MİLLİYET:
Ayşe Teyze’nin kaybı büyük. Güngör Hoca’nın (85) kaybı tüm Türkiye için çok büyük. İş dünyası, ekonomi basını, yeme-içme dünyası bir duayeni kaybetti.
/* */
Hocamız içindeki meraklı çocuğu hiç kaybetmeyen, dünya çapındaki birikimine karşı herkese alçakgönüllü yaklaşan ve sürekli öğrenmeyi düstur edinmiş biriydi.
Hayat sevinci ve zevkiyle genç kuşaklara örnek oldu ve hep yollarını açtı.
Aile hayatı, kadınların iş hayatında yer almasına verdiği önem, görgüsü ve kibarlığı ile model alındı.
ŞİMDİ BİZE N’LCAK?
Cumhuriyet değerlerine bağlılığı, Türkiye’nin geleceğine olan inancıyla tam bir örnek Cumhuriyet kuşağı temsilcisiydi.
Öğrenmeyi, yazmayı ve üretmeyi hiç bırakmadı. Engin hayat deneyimini paylaşmayı çok severdi.
Anadolu’nun bakir çocuğu, hep Anadolu’nun daha iyi yerlere gelmesi için çalıştı.
Hocamızın gülümsemesini, sorularını, analizlerini ve bize yol göstermesini çok özleyeceğiz.
Güngör Hoca’nın vefat haberini aldıktan sonra gece rüyama Ayşe Teyze girdi. Elini öpmeye gitmiştim...
Çok dertliydi. Ama bu kez derdi “geçim” değildi.
Gece uyuyamamış, Güngör Hocasını düşünüyordu. Çok üzgündü. Oturttu karşısına beni, uzun uzun sordu; “Şimdi bize n’lcak?”
“Doları, altını, euro’yu... Ekmeği, peyniri, zeytini... Faizi, enflasyonu, yatırımı... Patatesi, domatesi, soğanı... Yerli ve milli olmayı... İhracatı, ithalatı, cari açığı... Yemeyi, içmeyi, giyinmeyi...
Geçim derdini... İşçiyi, emekçiyi... Siyaseti, sanayiyi, ekonomiyi, turizmi, iş alemini... Söylesene Şükrü bey kardeşim, şimdi bize kim anlatacak bunları?”
Yanıtını veremedim. Kapıdan çıkarken son bir kez arkamı döndüm ve Ayşe Teyzem’e “Elveda” dedim.
Sabah uyandığımda da bir yandan Ayşe Teyze’nin o hüzünlü suratı bir de “gerçekten çok üzgünüm” deyişi gözümün önünden gitmedi. Çünkü Güngör Hoca’nın yerini doldurmak mümkün olmayacak. Ve “Ayşe Teyze” ile “Ali Rıza Amca” da “Güngör Hocam” gibi artık gönüllerde yaşayacak.
ÜRETİM, ÜRETİM, ÜRETİM!
Güngör Uras’ın kitaplarında ve yazılarında öncelik verdiği konu “üretim” idi. Bu konuda geride bıraktıklarını, “Sanayileşecektik Büyüyecektik N’oldu Bize?” adlı kitabında yer alan şu sözlerle aktarmak mümkün...
“Yeni bir yapı kurmak “kafa ister, yürek ister, bilek ister.” Yeni bir yapı, “yepyeni bir kalkınma stratejisi, uzun vadeli planlama, plana uygun program” demektir. Seksen yıllık köhne yapıyı altüst etmek, toplumu sarsmak, kötüleri, işe yaramazları gözünün yaşına bakmadan ayıklamak demektir.
Bu yapılamadan bu ekonomi, bu halk, bu ülke düze çıkamaz. Düze çıkmak “üretim kısırlığından”, “rantiyelikten”, “tembellikten”, “halk dalkavukluğundan”, “nemelazımcılıktan”, “gözlerimi kaparım vazifemi yaparımcılıktan”, kurtulmak demektir. Üretimin yolunu açmak, halkı “kadercilikten” “üreticiliğe” yöneltmek demektir.
Bu ülkede bunu yapacak liderlere ihtiyaç vardır...
Buraya kadar, Osmanlı’dan bu yana kalkınmamızı, büyümemizi frenleyen yanlışları sıraladım.
Bu yanlışları bilelim.
Bilelim ki; “Sanayileşecektik, büyüyecektik... N’oldu bize?” diyerek şaşkın, şaşkın yaşamayalım. Başkaları nasıl sanayileşiyor ve büyüyorsa biz de büyürüz.”
ÇAĞDAŞ ERTUNA / MİLLİYET:
Bazıları için Güngör Hoca, bazıları için Güngör Bey, bazıları için Ali Rıza Kardüz’dü.
Bazıları için ekonomiye Ayşe Hanım Teyze kavramını sokan ekonomi yazarıydı, bazıları içinse Türkiye’de daha restoran eleştirmenliği yokken Ali Rıza Kardüz imzasıyla restoranları değerlendiren, gustosuna güvenilen yegâne isimdi Güngör Uras.
Haftada tam 8 yazı yazıyordu.
O yazıları yazmak için hepimizle konuşuyor, gündemi hem gezerek hem de 7’den 70’e farklı yaş gruplarından dostlarıyla konuşarak takip ediyor, kendini daima tazeliyordu.
Asla zamanın gerisinde kalmıyordu.
85 yaşındaydı ama hepimizden daha genç ve dinçti.
Birkaç yıl önce New York’ta bir sergi açılışından çıkışta “Yemeğe taksiyle gidelim” dediğimde, “Siz taksiyle gidin, ben yürüyerek gelirim” diyerek beni şaşırtmıştı.
Ben ve benim jenerasyonumdaki gazeteciler kendisinin yazılarını merakla takip ederken, kendisi de bizim yazılarımızı takip ediyor, bazen telefonla arayarak yorumlarda bulunuyor, bazen e-mail’le şakalaşıyor, bazen de gazete yazılarıyla cevap veriyordu.
Tabii bir de sevgili kızı Elif Uras’ın sergilerini ve başarılarını gururla paylaşıyordu bizimle.
Hem bütün gençleri motive ediyor hem de gerektiğinde tatlı tatlı eleştiriyordu.
Her zaman güler yüzlü, kibar ve ufuk açıcıydı.
Güngör Abi’yle aynı gazetede yazabilmek, aynı sofraları, dost sohbetlerini paylaşabilmek benim için hep gurur kaynağıydı.
Her sohbette hem birlikte çok güler, hem de kendisinden çok şey öğrenirdik.
Güngör Abi’nin kaybı sadece sevdiğimiz bir meslek büyüğünü kaybetmek değil, aslında bir devrin de sonu.
Bilginin, birikimin, kültürün, gustonun, iyiliğin, çalışkanlığın değerinin bilindiği bir dönemin de sonu.
Çok üzgünüz, belki biraz da bu yüzden. Güngör Abi’ye birlikte anılarımızı hatırlayarak, gülümseyerek veda ediyoruz, çünkü biliyoruz kendisi öyle isterdi.
Başta sevgili Nuran Hanım ve Elif olmak üzere hepimizin başı sağ olsun!
SİNA KOLOĞLU / MİLLİYET:
Güngör Uras, ekonomi basınının duayenidir... Kendisini kaybettik. Tanışıklığımız eskiye dayanırdı. Rahmetli babamın iyi dostuydu. Kendisi, “Ekonomi çarşıdır” derdi ve ekonomi gazeteciliğinin bundan uzaklaştığını hep dile getirirdi. Uras’ın ‘Ayşe Teyze’si de aslında bunun simgesiydi.
Benim için çok özel bir zaman dilimindeki karşılaşmamızda, çok utandığımı görmüş ve şöyle demişti, “Yaptığın bu işten sakın rahatsız olma. Ne güzel piyano çalıyorsun ve emeğinin karşılığını alıyorsun.” O yıllar gazeteden aldığım para yetmiyordu ve çocuk geçindirme derdindeydim ve davetlerde piyano çalarak gelirime katkı sağlıyordum. Yanıma gelmiş, kim olduğumu öğrenmişti. Arada e-posta gönderirdim kendisine, “Eşimle seni takip ediyoruz” derdi.
Nur içinde yat abi!
SERVET YILDIRIM / MİLLİYET:
Aydın olmanın ne demek olduğunu öğrettiğin için...
Namus, dürüstlük, zerafet, nezaket ve tevazu kelimelerinin içini doldurduğun için...
/* */
Ayşe teyze ve Ali Rıza amcayı tanıştırdığın için...
Sıkıcı ekonomiyi zevkli hale getirip sevdirdiğin için...
Karmaşık olayları basitleştirip anlattığın için...
Ekonominin ve demokrasinin temel ilkelerinden uzaklaşıldığında yaptığın uyarılar için...
Atatürk ve cumhuriyet sevgisini yaşattığın için...
SAF BAKİR ANADOLU ÇOCUĞU
“Saf ve bakir Anadolu çocuğu”nun neler yapabileceğini gösterdiğin için...
Üretimin ve istihdamın herşeyin üzerinde olduğunu anlattığın için...
Sanayiye ve emeğe saygı duyduğun için...
Çağdaş eğitimin vazgeçilmez olduğunu vurguladığın için...
Benim gibi ardından gelen gazetecilere örnek olduğun için...
Dostluğun ve çevrene saçtığın ışık için...
Sevgili eşin Nuran ile birlikte beni kardeşiniz görüp sofranızı paylaştığınız için çok teşekkürler Güngör abi. Işıklar içinde uyu....
YAVUZ DONAT / SABAH:
Bodrum-Gündoğan'da... Yaz sabahları "Yürüyüş arkadaşımızdı."
Bu yaz gelemedi... "Hastaydı."
Her konuşmamızda "Gündoğan seni bekliyor" diyorduk.
Kısmet değilmiş... Gelemedi.
Dün sabah... Yürürken... Belki 40 kişi "Üzüldük... Başınız sağ olsun" dedi.
Sevgili Güngör Uras!..
Adam gibi adamdı... Mekânı cennet olsun.
İşte Güngör Uras’ın ardından kaleme alınanlardan bir kesit…
VAHAP MUNYAR / HÜRRİYET:
2009 yılı ocak ayı sonlarında dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün şubat ayı başlarında gerçekleşecek Suudi Arabistan seyahatine katılma hazırlığı yaparken Güngör Uras aradı:
- Cumhurbaşkanı Gül’ün Suudi Arabistan seyahatine ekonomi yazarı olarak ikimiz davet edildik sanıyorum. Birlikte seyahat edeceğimiz için çok mutlu oldum.
Ardından sordu:
- Suudi Arabistan’a gitmişken umre yapma şansımız olur mu?
Ben de merak ediyordum:
- Abi henüz programı bilmiyorum. Keşke o şansı yakalayabilsek.
Anında görevi üstlendi:
- Dur ben Cumhurbaşkanlığı’ndaki danışmanlarına umre yapmak istediğimizi söyleyeyim.
Seyahat başlamadan bir-iki gün önce tekrar aradı:
- Sayın Cumhurbaşkanı’nın Basın Danışmanı Ahmet Sever’le konuştum. Umre yapma şansımız olacak.
2009’un şubat ayı başında Cumhurbaşkanı Gül’ün Riyad’dan başlayan Suudi Arabistan seyahatini izleyen gazeteciler arasında yerimizi aldık. Riyad’daki görüşmeler tamamlandıktan sonra THY’den kiralanmış uçakla Cidde’ye geçtik.
Cidde’de Suudi Arabistan Kralı’nın misafirhanesinde ihrama girdik. Seyahate birlikte katıldığımız meslektaşımız Ahmet Taşgetiren’in rehberliğinde Mekke’ye doğru yola çıktık:
- Lebbeyk, Allahümme Lebbeyk, La Şerike Leke Lebbeyk...
Mekke’ye varınca doğrudan umreye başladık. Önce Kabe’yi tavafı, ardından Safa-Merve’deki “Sa’y”ı tamamladık. Umre görevimizi bitirdikten sonra Kral’ın misafirhanesine doğru giderken Güngör Abi’ye döndüm:
- Abi, Allah kabul etsin. Kendini nasıl hissediyorsun.
O sırada 76 yaşında olan Güngör Abi’nin yanıtı çok çarpıcıydı:
- Safa-Merve’deki “Sa’y”ın 3’üncü turunda tıkandım, bir an ölüyorum sandım. Çok sürmeden bir açıldım. Görevi çok rahat tamamladım. Öyle ki, dönüp 3 saatlik umreye yeniden başlayacak kadar rahat hissediyorum.
Ardından şu ayrıntıyı benimle paylaştı:
- 1979 yılında rahmetli Vehbi Koç ile birlikte umre yapmamız gündeme gelmişti. O zaman olmadı, Cumhurbaşkanı Gül’ün seyahati vesilesiyle umre yapmış oldum. Çok istiyordum...
Ekonomi gazeteciliğimin ilk günlerinden itibaren çok desteğini gördüğüm, kendisinden her daim çok şey öğrendiğim Güngör Abi ile umre yoldaşlığımız da oldu...
Önceki hafta Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ ile hastaneye ziyarete gittiğimizde son kitabını imzalayıp verdi:
- İndir faizi, bindir faizi...
Güngör Abi, önceki gece hayata veda etti...
Allah rahmet eylesin... Mekanı cennet olsun...
ERDAL SAĞLAM / HÜRRİYET:
Geçen haftasonunda meslek büyüğümüz Prof. Dr. Güngör Uras’ı kaybettik. Uras’ın kaybı sadece ailesinin ya da basın camiasının kaybı değil bence tüm Türkiye’nin büyük bir kaybıdır.
Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) en parlak dönemlerinde görev yapmış, Üniversite’de Hocalık, TÜSİAD’in ilk Genel Sekreterliği gibi kamuda ve özel sektörde öncü roller üstlenmiş bir büyüğümüzü kaybettik.
Tanıma imkanı bulduğum için kendimi şanslı hissettiğim insanlardan biriydi. Her daim güler yüzlü, toleranslı, yumuşak görüntüsüyle etrafına huzur veren, yaptığı işi layıkıyla yapmak için çabalamaktan hiç vazgeçmeyen bir ustaydı. Sadece ekonomi literatürüne kazandırdığı “Ayşe Teyze” bile, onun Türkiye ekonomisinin, Türkiye basınının ne kadar büyük bir kaybı olduğunu anlatmaya yeter. Kaldı ki; işalemine, gazetecilere kendine özgü duruşuyla yaptığı katkı tüm bunların da çok ötesindedir.
Ailesinin, ekonomi camiasının, Türkiye’nin tekrar başı sağ olsun.
MELİH AŞIK / MİLLİYET:
Değerli bir yazar, ağabeyimiz ve dostumuz Güngör Uras da aramızdan ayrıldı. Aylardır hastanedeydi. Doktorların bütün çabasına rağmen ağrıları dinmiyordu. Buna rağmen yazılarını tek bir gün aksatmadı. Her ziyaretine gittiğimizde sandalyede oturmuş ağrılar içinde köşe yazısını yazarken buluyorduk...
En büyük çabası ekonomi dünyasında olup bitenleri Ayşe Teyze’nin anlayacağı şekilde halka aktarmaktı. Cari açık ne demek, enflasyon hesabı nasıl yapılır, ekonomideki gelişmeler halkın mutfağına nasıl yansır, Güngör Ağabeyimiz bıkıp usanmadan halka bunları anlatmaya çabaladı. Her zaman olumlu ve umutlu olmaya çalıştı. Dünyayı ve Türkiye’yi karış karış gezdi, gördü, yaşadı. Hayatı sevdi.
Bir filozof:
- Ölüm iyiliklerden değil kötülüklerden uzaklaştırır, diyor...
Güngör Uras güzellikleri yaşadı, kötülükleri bu dünyada bırakıp aramızdan ayrıldı. Eşi, kızı ve tüm diğer sevenlerine başsağlığı diliyoruz.
ŞÜKRÜ ANDAÇ / MİLLİYET:
Ayşe Teyze’nin kaybı büyük. Güngör Hoca’nın (85) kaybı tüm Türkiye için çok büyük. İş dünyası, ekonomi basını, yeme-içme dünyası bir duayeni kaybetti.
/* */
Hocamız içindeki meraklı çocuğu hiç kaybetmeyen, dünya çapındaki birikimine karşı herkese alçakgönüllü yaklaşan ve sürekli öğrenmeyi düstur edinmiş biriydi.
Hayat sevinci ve zevkiyle genç kuşaklara örnek oldu ve hep yollarını açtı.
Aile hayatı, kadınların iş hayatında yer almasına verdiği önem, görgüsü ve kibarlığı ile model alındı.
ŞİMDİ BİZE N’LCAK?
Cumhuriyet değerlerine bağlılığı, Türkiye’nin geleceğine olan inancıyla tam bir örnek Cumhuriyet kuşağı temsilcisiydi.
Öğrenmeyi, yazmayı ve üretmeyi hiç bırakmadı. Engin hayat deneyimini paylaşmayı çok severdi.
Anadolu’nun bakir çocuğu, hep Anadolu’nun daha iyi yerlere gelmesi için çalıştı.
Hocamızın gülümsemesini, sorularını, analizlerini ve bize yol göstermesini çok özleyeceğiz.
Güngör Hoca’nın vefat haberini aldıktan sonra gece rüyama Ayşe Teyze girdi. Elini öpmeye gitmiştim...
Çok dertliydi. Ama bu kez derdi “geçim” değildi.
Gece uyuyamamış, Güngör Hocasını düşünüyordu. Çok üzgündü. Oturttu karşısına beni, uzun uzun sordu; “Şimdi bize n’lcak?”
“Doları, altını, euro’yu... Ekmeği, peyniri, zeytini... Faizi, enflasyonu, yatırımı... Patatesi, domatesi, soğanı... Yerli ve milli olmayı... İhracatı, ithalatı, cari açığı... Yemeyi, içmeyi, giyinmeyi...
Geçim derdini... İşçiyi, emekçiyi... Siyaseti, sanayiyi, ekonomiyi, turizmi, iş alemini... Söylesene Şükrü bey kardeşim, şimdi bize kim anlatacak bunları?”
Yanıtını veremedim. Kapıdan çıkarken son bir kez arkamı döndüm ve Ayşe Teyzem’e “Elveda” dedim.
Sabah uyandığımda da bir yandan Ayşe Teyze’nin o hüzünlü suratı bir de “gerçekten çok üzgünüm” deyişi gözümün önünden gitmedi. Çünkü Güngör Hoca’nın yerini doldurmak mümkün olmayacak. Ve “Ayşe Teyze” ile “Ali Rıza Amca” da “Güngör Hocam” gibi artık gönüllerde yaşayacak.
ÜRETİM, ÜRETİM, ÜRETİM!
Güngör Uras’ın kitaplarında ve yazılarında öncelik verdiği konu “üretim” idi. Bu konuda geride bıraktıklarını, “Sanayileşecektik Büyüyecektik N’oldu Bize?” adlı kitabında yer alan şu sözlerle aktarmak mümkün...
“Yeni bir yapı kurmak “kafa ister, yürek ister, bilek ister.” Yeni bir yapı, “yepyeni bir kalkınma stratejisi, uzun vadeli planlama, plana uygun program” demektir. Seksen yıllık köhne yapıyı altüst etmek, toplumu sarsmak, kötüleri, işe yaramazları gözünün yaşına bakmadan ayıklamak demektir.
Bu yapılamadan bu ekonomi, bu halk, bu ülke düze çıkamaz. Düze çıkmak “üretim kısırlığından”, “rantiyelikten”, “tembellikten”, “halk dalkavukluğundan”, “nemelazımcılıktan”, “gözlerimi kaparım vazifemi yaparımcılıktan”, kurtulmak demektir. Üretimin yolunu açmak, halkı “kadercilikten” “üreticiliğe” yöneltmek demektir.
Bu ülkede bunu yapacak liderlere ihtiyaç vardır...
Buraya kadar, Osmanlı’dan bu yana kalkınmamızı, büyümemizi frenleyen yanlışları sıraladım.
Bu yanlışları bilelim.
Bilelim ki; “Sanayileşecektik, büyüyecektik... N’oldu bize?” diyerek şaşkın, şaşkın yaşamayalım. Başkaları nasıl sanayileşiyor ve büyüyorsa biz de büyürüz.”
ÇAĞDAŞ ERTUNA / MİLLİYET:
Bazıları için Güngör Hoca, bazıları için Güngör Bey, bazıları için Ali Rıza Kardüz’dü.
Bazıları için ekonomiye Ayşe Hanım Teyze kavramını sokan ekonomi yazarıydı, bazıları içinse Türkiye’de daha restoran eleştirmenliği yokken Ali Rıza Kardüz imzasıyla restoranları değerlendiren, gustosuna güvenilen yegâne isimdi Güngör Uras.
Haftada tam 8 yazı yazıyordu.
O yazıları yazmak için hepimizle konuşuyor, gündemi hem gezerek hem de 7’den 70’e farklı yaş gruplarından dostlarıyla konuşarak takip ediyor, kendini daima tazeliyordu.
Asla zamanın gerisinde kalmıyordu.
85 yaşındaydı ama hepimizden daha genç ve dinçti.
Birkaç yıl önce New York’ta bir sergi açılışından çıkışta “Yemeğe taksiyle gidelim” dediğimde, “Siz taksiyle gidin, ben yürüyerek gelirim” diyerek beni şaşırtmıştı.
Ben ve benim jenerasyonumdaki gazeteciler kendisinin yazılarını merakla takip ederken, kendisi de bizim yazılarımızı takip ediyor, bazen telefonla arayarak yorumlarda bulunuyor, bazen e-mail’le şakalaşıyor, bazen de gazete yazılarıyla cevap veriyordu.
Tabii bir de sevgili kızı Elif Uras’ın sergilerini ve başarılarını gururla paylaşıyordu bizimle.
Hem bütün gençleri motive ediyor hem de gerektiğinde tatlı tatlı eleştiriyordu.
Her zaman güler yüzlü, kibar ve ufuk açıcıydı.
Güngör Abi’yle aynı gazetede yazabilmek, aynı sofraları, dost sohbetlerini paylaşabilmek benim için hep gurur kaynağıydı.
Her sohbette hem birlikte çok güler, hem de kendisinden çok şey öğrenirdik.
Güngör Abi’nin kaybı sadece sevdiğimiz bir meslek büyüğünü kaybetmek değil, aslında bir devrin de sonu.
Bilginin, birikimin, kültürün, gustonun, iyiliğin, çalışkanlığın değerinin bilindiği bir dönemin de sonu.
Çok üzgünüz, belki biraz da bu yüzden. Güngör Abi’ye birlikte anılarımızı hatırlayarak, gülümseyerek veda ediyoruz, çünkü biliyoruz kendisi öyle isterdi.
Başta sevgili Nuran Hanım ve Elif olmak üzere hepimizin başı sağ olsun!
SİNA KOLOĞLU / MİLLİYET:
Güngör Uras, ekonomi basınının duayenidir... Kendisini kaybettik. Tanışıklığımız eskiye dayanırdı. Rahmetli babamın iyi dostuydu. Kendisi, “Ekonomi çarşıdır” derdi ve ekonomi gazeteciliğinin bundan uzaklaştığını hep dile getirirdi. Uras’ın ‘Ayşe Teyze’si de aslında bunun simgesiydi.
Benim için çok özel bir zaman dilimindeki karşılaşmamızda, çok utandığımı görmüş ve şöyle demişti, “Yaptığın bu işten sakın rahatsız olma. Ne güzel piyano çalıyorsun ve emeğinin karşılığını alıyorsun.” O yıllar gazeteden aldığım para yetmiyordu ve çocuk geçindirme derdindeydim ve davetlerde piyano çalarak gelirime katkı sağlıyordum. Yanıma gelmiş, kim olduğumu öğrenmişti. Arada e-posta gönderirdim kendisine, “Eşimle seni takip ediyoruz” derdi.
Nur içinde yat abi!
SERVET YILDIRIM / MİLLİYET:
Aydın olmanın ne demek olduğunu öğrettiğin için...
Namus, dürüstlük, zerafet, nezaket ve tevazu kelimelerinin içini doldurduğun için...
/* */
Ayşe teyze ve Ali Rıza amcayı tanıştırdığın için...
Sıkıcı ekonomiyi zevkli hale getirip sevdirdiğin için...
Karmaşık olayları basitleştirip anlattığın için...
Ekonominin ve demokrasinin temel ilkelerinden uzaklaşıldığında yaptığın uyarılar için...
Atatürk ve cumhuriyet sevgisini yaşattığın için...
SAF BAKİR ANADOLU ÇOCUĞU
“Saf ve bakir Anadolu çocuğu”nun neler yapabileceğini gösterdiğin için...
Üretimin ve istihdamın herşeyin üzerinde olduğunu anlattığın için...
Sanayiye ve emeğe saygı duyduğun için...
Çağdaş eğitimin vazgeçilmez olduğunu vurguladığın için...
Benim gibi ardından gelen gazetecilere örnek olduğun için...
Dostluğun ve çevrene saçtığın ışık için...
Sevgili eşin Nuran ile birlikte beni kardeşiniz görüp sofranızı paylaştığınız için çok teşekkürler Güngör abi. Işıklar içinde uyu....
YAVUZ DONAT / SABAH:
Bodrum-Gündoğan'da... Yaz sabahları "Yürüyüş arkadaşımızdı."
Bu yaz gelemedi... "Hastaydı."
Her konuşmamızda "Gündoğan seni bekliyor" diyorduk.
Kısmet değilmiş... Gelemedi.
Dün sabah... Yürürken... Belki 40 kişi "Üzüldük... Başınız sağ olsun" dedi.
Sevgili Güngör Uras!..
Adam gibi adamdı... Mekânı cennet olsun.