Gazeteci Cemal Kaşıkçı öldürüldü mü? Özel timler konsolosluğa ait 26 aracın peşinde!
Habertürk yazarı Sevilay Yılman, Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın kaybolması hakkında yazdı.
Yılman yazısında, "Bu iş için sadece İstanbul polisi değil, MİT
istihbarat ve İçişleri Bakanlığı tarafından belirlenen özel timler
ortak çalışıyor. Tespitlere göre konsolosluğa ait 26 araç var. Ve
şimdi o araçların takibi yapılıyor. Özellikle 2 Ekim saat 13.00
itibarı ile konsolosluk binasından çıkış yapan tüm araçların
çıktıktan sonra nereye gittikleri ve ne taşıdıklarının tespitine
çalışılıyor" dedi.
İşte Yılman'ın "Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın
öldürüldüğüne dair şüpheler neler?" başlıklı o yazı:
İlk birkaç gün farkına varamadı çoğu kimse ama geçtiğimiz cuma günü
kaleme aldığım yazıda tamamen gazetecilik hissiyatımdan hareketle
Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan Konsolosluk
binasına girdikten sonra bir daha görülmemesinin epeyce canımızı
sıkacağını yazmıştım…
Bunu demek istemezdim ama maalesef haklı çıktım ben.
Ne yazık ki, gerek Reuters’ın polis yetkililerine dayandırarak
Washington Post yazarı olan Kaşıkçı’nın konsolosluk binasında iken
öldürüldüğüne dair yaptığı haberler, gerekse konsolosluk tarafından
yapılan açıklamalar durumun epeyce vahim bir noktada olduğunu
işaret ediyor bizlere.
Yüzde 100 demek elbette mümkün değil değerli okurlarım ama gerek
MİT, gerekse polis kaynakları ile yaptığım görüşmeler ve elde
ettiğim verilerden izlenimlere göre bence de Kaşıkçı o binada yok
edildi bir şekilde.
Bir kere şunu çok açık ve emin bir şekilde yazayım… Suudi Arabistan
Konsolosluğu bu konu hakkında kesinlikle doğruları söylemiyor.
Dilerseniz neden böyle bir kanıya vardığımı tam anlamanız için
Kaşıkçı’nın o binaya girmeden önceki hikayesini ve polis
kaynaklarımdan edindiğim tüm bildiklerimi sizlerle paylaşayım tek
tek.
BİNAYA GİRİŞİ VAR, ÇIKIŞI KESİNLİKLE YOK!
Evlilik hazırlığında olan Cemal Kaşıkçı, kendisinin Suudi
Arabistan’da dul olduğunu, evli olmadığını kanıtlayan bir evrak
için 28 Eylül’de Suudi Arabistan’ın İstanbul Konsolosluğuna
başvuruyor.
Ve konsolosluk yetkilileri istediği evrakın tetkikinin gerektiği ve
bu evrakı hemen vermelerinin mümkün olmadığını söyleyip Kaşıkçı’ya
2 Ekim’e randevu veriyor.
O da bunun üzerine nişanlısı Hatice Cengiz ile birlikte geçtiğimiz
salı günü saat tam 13.00'te randevusuna geliyor. Ve kendisini
bekleyecek olan nişanlısına telefonlarını teslim ettikten sonra da
saat 16.00’ya kadar dışarı çıkmaması durumunda yakın dostu olan AK
Parti Genel Başkan Danışmanı Yasin Aktay’a ve Türk Arap Gazeteciler
Derneği’ne haber vermesini tembih ediyor.
Ve saatler 16.00’yı geçince, Kaşıkçı girdiği konsolosluk binasından
geri çıkmayınca da Hatice Hanım, nişanlısının talimatını yerine
getiriyor ve durumu söz konusu isimlere bildiriyor.
Ve bunun üzerine meseleden İçişleri Bakanlığı ve MİT haberdar
ediliyor.
Ve hem İstanbul polisi, hem de MİT İstanbul Bölge Müdürlüğü
Kaşıkçı’nın akıbetini araştırmak için en hızlı şekilde göreve
başlıyor.
Ve derhal konsolosluk binasını, giriş kapısını gözetleyen mobese ve
diğer tüm çevre kameralardaki görüntüler izleniyor.
Ve defalarca yapılan izlemeler neticesinde polis ve MİT Suudi
Gazeteci Kaşıkçı’nın binadan giriş görüntüsünün olduğunu ancak
çıkış görüntüsünün olmadığını tespit ediyor ve bu bilgi başta
Cumhurbaşkanlığı olmak üzere konunun muhatabı olan tüm üst düzey
yetkililere bildiriliyor.
Konuyla ilgili bir süre sessiz kalan Suudi Arabistan Konsolosluğu
ise Türk yetkililerinin Kaşıkçı’nın akıbeti ile ilgili endişeleri
dile getirmesi üzerine Suudi Haber Ajansı üzerinden;
“Diplomatlarımız, Cemal Kaşıkçı’nın konsolosluk binasını terk
ettikten sonra kayboluşunun koşullarını araştırmak için yerel Türk
yetkililerle birlikte çalışıyor” açıklamasını yapıyor.
Ve tabii dananın kuyruğu da o açıklamadan sonra kopuyor.
O SAATLERDE KAMERALAR NEDEN BOZUK?
Konsolosluk binasına giriş kanıtı olan ancak çıkış kanıtı olmayan
gazeteci ile konsolosluğun böyle bir açıklama yapması polis ve MİT
görevlilerinde Kaşıkçı’nın öldürülmüş olabileceği yönünde
şüphelerin oluşmasına neden oluyor.
Peki yüzde 100 olmasa da Kaşıkçı’nın öldürülmüş olabileceği ile
ilgili şüpheler neler?
Birincisi, ki en önemli nedenlerden biri, konsolosluğun doğru
beyanda bulunmaması. İncelenen tüm kameralarda Kaşıkçı’nın binaya
girişinin olduğu ancak çıkışı olmadı kesin ve net bir biçimde
belli. Konsolosluk eğer şahsın binadan çıktığını iddia ediyorsa
bunu da bina içindeki kamera görüntüleriyle ispat etmek
zorunda.
Ancak edemiyor ve Reuters muhabiri bunu sorduğunda da İstanbul
Başkonsolosu Muhammed Uteybi; “Kameralarımız o saatler arasında
çalışmadığı için kayıt yapmamış” şeklinde açıklıyor.
İkincisi, olayı araştıran polis ve MİT görevlilerinin ulaştığı
ilginç bir ayrıntı. Bilgiye göre Kaşıkçı’nın konsolosluktaki ikinci
randevuya gitmeden bir gün önce Suudi Arabistan’dan iki ayrı uçakla
15 kişilik bir ekip geliyor ve bu ekip İstanbul’a iner inmez
İstanbul'daki konsolosluk binasına geçiyor.
Ne zamana kadar peki?
Ertesi günü saat 16.00'ya kadar.
Yani polis ve MİT’in tespitlerine göre Suudi istihbaratından olduğu
tahmin edilen bu 15 kişi, 1 Ekim günü gelip, 2 Ekim günü saat
18.00'de İstanbul’dan ayrılıyor.
Üçüncüsü ise konsolosluğun ancak 5 gün sonra kapılarını açması…
Üstelik de uluslararası haber ajansı Reuters’a. Bizzat Başkonsolos
Muhammed Uteybi muhabire 6 katlı binanın tümünü gezdiriyor ve
dolapların içi dahil açılıp; “Bakın işte burada yok!” diyerek
Kaşıkçı’nın binada olmadığı ispat edilmeye çalışıyor.
SUUDİ İSTİHBARATINDAN 15 KİŞİ NEDEN GELDİ
İSTANBUL’A?
Emareler bunlar…
Şimdi gelelim sorulara…
Bir kere şunu net bir dille yazayım…
Konsolosluk Cemal Kaşıkçı’nın o binadan dışarı çıktığının kamera
görüntülerini paylaşmadığı sürece söylediklerinin hiçbir
geçerliliği yoktur.
2 Ekim Salı günü saat 13.00 ile 18.00 arası bina içindeki
görüntülerin; “Kameralar o saatte bozuk olduğu için kayıt
yapılamamış” şeklinde bir açıklama ile ifade etmeye kalkması bu
olayda bariz suçlu olduklarını işaret ediyor.
O görüntülerin olmamasının kameralar bozuk şeklinde izahatı
olamaz.
İkincisi ise Suudi Arabistan’dan gelen 15 kişilik ekip hususu…
Konsolosluk bu konuda da bir izah yapmak zorunda.
Çünkü 1 Ekim de iki ayrı uçakla İstanbul’a gelip, konsolosluk
binasına yerleşip ertesi günü Türkiye’den ayrılan bu ekibin
tamamının Suudi Arabistan istihbaratından olduğu biliniyor.
Peki ne için geldi bu adamlar Türkiye’ye? Ve neden Kaşıkçı’ya
randevu verildiği gün?
Üçüncü soru ise konsolosluğun kapısını 5 gün sonra, Türk polisine,
istihbaratına değil, bir haber ajansına açması…
Madem Gazeteci Kaşıkçı’nın konsolosluk binasında olmadığını ispat
etmek istiyor, bunun için neden 5 gün bekleniyor?
O bina içinde yaşanmış bir şeyleri yok etmek için 5 gün epeyce uzun
bir zaman. Dolayısıyla yaptıkları bu son hamlenin de hiçbir
inandırıcılığı yok.
Özetle değerli okurlarım…
Suudi zengin Adnan Kaşıkçı’nın kardeşi de olduğu iddia edilen
gazeteci Cemal Kaşıkçı Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu
tarafından bir şekilde yok edilmiştir.
Öldürüldü mü yoksa canlı olarak bir yerlerde mi tutuluyor henüz
kesin değil ama polis ve MİT kaynaklarıma göre bu aktardıklarımdan
hareketle Kaşıkçı’ya çok feci bir tuzak kuruldu ve bu işin
sorumluluğu da kesinlikle Suudi Konsolosluğu'nda, dolaysıyla Suudi
Arabistan’da.
Yazıyı bitirmeden şu son bilgileri de paylaşayım sizlerle…
Bu iş için sadece İstanbul polisi değil, MİT istihbarat ve İçişleri
Bakanlığı tarafından belirlenen özel timler ortak çalışıyor.
Tespitlere göre konsolosluğa ait 26 araç var.
Ve şimdi o araçların takibi yapılıyor. Özellikle 2 Ekim saat 13.00
itibarı ile konsolosluk binasından çıkış yapan tüm araçların
çıktıktan sonra nereye gittikleri ve ne taşıdıklarının tespitine
çalışılıyor.
Büyük bir ihtimalle birkaç gün içerisinde olay tüm gerçek boyutları
ile çözülecek.
Ve Cemal Kaşıkçı’nın akıbetinin ne olduğu belli olacak.
Olacak da, benim merak ettiğim olay tamamen aydınlandıktan sonra
Suudi Arabistan ne diyecek?