Gazeteci "Çanak Soru" sorabilir mi?..
Medyaradar medya analisti Atilla Akar, gazetecilikte “Çanak Soru” olgusunu ve soru sormanın kural ve adabını tartıştı…
Efendim; bizim meslek gerçekten bir gariptir. Hemen her dönemde,
her tür adam çıkar. Meslek anılarını anlatan veya yazan Babıâli’nin
eski ustaları kendi dönemlerine ait gözledikleri, duydukları garip
olay ve kişileri, “Besleme basın” örneklerini yeterince
anlatmışlardır. Bu tarihte mesleğin “yüz akı” kişiler kadar
mesleğin “yüz karası” kişiler de çıkmıştır. Küçük çıkarlar, yer
kapma, göze girme, köşe kapma, vb uğruna ne yalakalıklar, ne takla
atmalar, ne “sahibinin sesi” vaziyetleri, vb yaşanmıştır bir
bilseniz. Bunu “bugüne ya da kişiye özel” değil, “tarihsel bir
hatırlatma” olsun diye söylüyorum.
Ancak bütün bunlardan ders alınıp, bu tür tavırlar kaybolacağı
yerde dönemine göre (Bir ara askeri darbe dönemlerinde olduğu
gibi) teşvik görmüş, sırtı sıvazlanmış, “aferin”lere boğulmuş,
“ödüllendirilmiş” örnekler de olabilmiştir. Yöneticilerin,
siyasilerin yanında, (kısaca gücün yanında!) yer alabilmek için
tavizler verilebilmiş, bazen de “kraldan fazla kralcı” tavırlar
sergilenebilmiştir. Lakin daha önceleri daha ince, daha kurnazca ve
daha dolaylı geliştirilen bu gibi tavırlar zamanla
alenileşebilmiştir de. Bunu da “kimseye özel” demiyorum. Bir
olgudur…
ANORMALİN NORMALLEŞMESİ!
Gene tuhaf olan şudur ki: günümüzde zaten olması gereken, üzerinde
en ufak bir tartışmaya dahi gerek olmayan ilkeler sanki “anormal”
bir davranış muamelesi görmeye başlamış, bundan sapan davranışlar
ise sanki “normal” birer davranışmış gibi kabul görmeye
başlamıştır.
Her şey ideolojik-siyasi yakınlıklara veya uzaklıklara göre
ayarlanır olmuş, bu yönde onay veya ret görmüş, “olması gereken”
diye bir şey adeta kalmamış, her şey günün “siyasal ihtiyaçları”na
göre şekillenir olmuştur. Gelinen noktada temel hukuk
kurallarından, mesleki ilkelere, gündelik ahlaka, vb, hemen her
alanda bir “erozyon” yaşanmaktadır. Tüm “Taraflar” bu psikolojiden
şu veya bu oranda etkilenmektedir.
İşte dün meslektaşımız Mehmet Tezkan’ı da tepkiye sürükleyen ve bu
konuda bir de “Gazeteci böyle soru
sormaz!” başlıklı yazı yazmasına sebep olan olayın
da bu türden bir olay olduğu dile getirildi. Ancak her ne olursa
olsun okumakta olduğunuz bu yazı söz konusu olayı ele almak için
değil, o vesileyle “Gazetecilikte soru sormanın adap ve
kuralları”nı tartışmak için yazıldı. Yoksa birini hedefe oturtmak,
belli isnatlar yüklemek için değil. (Üstelik bu meslektaşımız daha
kendi açısından savunmasını yapmamıştır. Belki de sadece spontane
bir konuşmadır.) Önemli olan anlayışlardır her zaman. Yoksa
insanları bir çırpıda damgalamak kolaydır.
GAZETECİ HER TÜR SORUYU SORABİLİR Mİ?..
Bu şartlar altında anlaşılan kimi mesleki ilkelerini bilhassa genç
kuşak gazetecilere aktarmak farz oldu. Anlatmak lâzım ki, cari
olanı geçerli olan zannetmesinler. Hatırlatmak lâzım ki, bazı
algılar onların kavrayışını bozmasın. Onlar da olmakta olanı
“olabilecek en mümkün şey” olarak algılamasın…
Gene bu paralelde çok yanlış anlaşılan ve garip bir “özgürlük”
anlayışının ürünü olan bir konuda “Gazeteci her soruyu sorar” dır.
Elbette ki gazeteci mesleğinin emrettiği her tür soruyu sorabilir
dahası sormalıdır da. Sormuyorsa hatalıdır. Ancak her şeyin olduğu
gibi soru sormanın da belli bir adabı, ahlakı, tarzı, kuralı
vardır. Her akla gelen, her aklına estiği biçimde sorulamaz.
İşte ben de bu durumdan hareketle –yaşanan olaydan bağımsız ve
kendime göre- soru sormanın kurallarını sıralamaya çalıştım.
Şüphesiz bunlar “benim penceremden” böyle. Ve “herkes için”
geçerlidir. Eksik veya fazla, doğru veya yanlış olabilirler. Bir de
siz göz atın isterseniz…
1) İster “önceden ayarlanmış” olsun ister olmasın
“çanak soru” sorulamaz. Hangi niyetle olursa olsun, cevabı önceden
belli veya bir cevaba “zemin” hazırlayan yahut “hüküm verme”
esintili tarzdaki sorular gazetecilik etiğine tümden aykırıdır.
2) O siyasetçinin ağzından rakiplerini kötüleme
amaçlı beyan almak için, cevabı zaten buna göre ayarlı olan sorular
sorulamaz.
3) Herhangi bir iktidara yanaşma, yamanma,
pohpohlama amaçlı soru sorulamaz.
4) Boş veya amaçlı yorum içeren, bir yorumu dikte
ettirmeyi amaçlayan sorular sorulamaz.
5) Karşı tarafı yönlendirme, şartlama amaçlı soru
sorulamaz.
6) Propaganda içeren veya propaganda amaçlı soru
sorular sorulamaz.
7) İdeolojik şartlanma, klişe veya önyargı içeren,
kasti üsluplar veya anlamlar taşıyan soru sorulamaz.
8) Kötü niyetli, tuzakçı, şaşırtmaca içeren
sorular sorulamaz.
9) Karşısındaki kişiyi küçük düşürme amaçlı veya
özel hayatı rencide amaçlı sorular sorulamaz.
10) Belli bir kanıta dayanmayan, iftira veya zan
altında bırakma amaçlı soru sorulamaz.
11) Temel gazetecilik kaygısı, tutumu, merakı,
gerçeği ortaya çıkarma arzusu ve niyeti taşımayan her tür soru
sorulamaz.
12) Keyfi, öznel kanaatlere dayalı soru
sorulamaz.
Şüphesiz bunun “ince ayar”ını ve sorumluluk payını herkes
kendine göre yapacaktır. Kendi “sınırını” kendi çizecektir. Ancak
bazı kötü niyetliler diyebilir ki, “Geriye soracak ne kaldı?” O
kadar çok şey var ki. Yeter ki siz sormasını bilin ve o formasyona
sahip olun. Aksi takdirde bu mesleğin avantajlarını yanlış
kullanmaya her daim “açık” olursunuz…
14.06.2016.
[email protected]