08 Mar 2013 21:39 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:04

GAZETECİ AYŞE ARMAN ANNELİĞİ ANLATTI

Ayşe Arman: Annelik kocaman çilekli bir pasta.

Kadın-erkek, cinsellik ve ilişkiler hakkında yazdığı yazılarla ve hayvanseverliğiyle tanıdığımız Ayşe Arman, Annelik Sanatı dergisine ailesiyle poz verdi.

Güçlü, eşine aşık ve cinsellik tabusunu yıkmış bir kadın olarak tanıdığımız Arman bu kez çok farklı çıtkı karşımıza. Her röportajında mutlaka cinselliğe konuyu getiren köşe yazarının bu röportajında sadece kızı Alya ve anneliği var.

Siz normal anneler gibi bir anne değilsiniz, öyle değil mi?

Seni hayal kırıklığına uğratacağım; ama öyleyim. Çocuğu için deliren, sıradan bir anneyim. Tek fark, 35'imde anne olduğum için, kocaman çilekli bir pastaydı annelik. Daha önce olsaydı, kariyer telaşım ve kendimi kanıtlama gibi dertlerim olurdu. Oysa ben, tutkuyla bağlı olduğum işi bulmuş ve nispeten kariyer meselesini halletmiştim. O yüzden hamilelik- annelik köstek değildi. Aksine, her aşamasını heyecanla yaşadığım bir yolculuktu, hala öyle...

Nasıl bir annesiniz peki? Mutlaka eğlenceli, başka...

Bir sürü şey söyleyebilirim. Ama en önemlisi sevgi dolu bir anne olmaya çalışıyorum. Onun dışında bazen saçma, bazen yaratıcı, bazen dengesiz, bazen çocuğundan özür dileyen, bazen onunla yerlerde debelenen, komik oyunlar oynayan, hikâyeler yazan, maceralar yaşayan, onunla parti planlayan, bazen de azarlayan bir anneyim. Kurallarım da var tabii: Merhametli ve vicdanlı olmak esastır. Dünyanın en akıllı çocuğu olma; ama iyi kalpli ol. Dünyanın en başarılı çocuğu da olma; ama kendin ol, orijinal ol. Bir de haddini bil. Küstah olma. Böyle gider kurallar. Bir de her ne yapıyorsan, onu en iyi şekilde yap. İş şişirmeye tahammülüm yok. Ödev kavgası ettiğimiz çok oluyor. Dan diye söylüyorum ben, o açıdan gerçekçi bir anneyim. Ağlıyor; ama oturuyor daha iyisini yapmaya çalışıyor.

Alya doğduğunda her şeyi abarttığınız söylemiştiniz bir yazınızda...

Ben her şeyi abartırım. Sadece anneliğimi değil, sevgililiğimi de, gazeteciliğimi de, evin temizliğini bile... Öyle... Yaratılış. Duygularım abartılı. Alya doğduğunda biraz buldumcuk olmuştum. Hatta görmemişin kızı olmuş durumları... Yine abarttım. Dünya âleme ilan etmek istedim. Ama aşk da böyledir, eline borazan alıp tüm dünyaya haykırmak istersin.

Abartmalar devam ediyor mu?

Tabii. Anneliğin bütün çukurlarına düştüm ben. Bağımsız olsun diye anaokuluna yazdırmak istersin; ama ondan kopamazsın. Büyük acılar çekersin. Çektim. Kapıda ağlamalar "Hayır, ben çocuğumu bu yaşta veremeyeceğim, ondan ayrılamayacağım." demeler.

Halbuki bunların hepsinin çok da abartılacak şeyler olmadığını görüyorsun; ama başka türlüsünü yapamıyorsun.

Alya nasıl bir çocuk?

İnsanın kendi çocuğunu anlatması saçma. Çünkü objektif olamaz. Tatlı bir çocuk... Yaşı gibi. Şu sıralar orman çocuğu, doğada büyüyor. Dans seviyor, köpeğine aşık, duyarlı ve iyi kalpli. Ha bir de yaratıcı.

Doğumdan sonrasında vücudunuzdaki değişiklikleri olgunluk karşılayabildiniz mi?

Hediyesi o kadar güzel ki kim takar o değişiklikleri? Epidural sezaryendi, birkaç gün sonra Dubai'de parkın etrafında yürümeye başlamıştım bile.

Eski formunuza nasıl kavuştunuz?

Kavuştuğum söylenemez. Aynı kiloya inmeyi başarabilirsiniz; ama bedenin formu değişiyor. Kendini ve vücudunu seveceksin ve kabul edeceksin. Ama tabii ki pilatesde yaptım, spor da yaptım, masaja da gittim. Hala bedenimi belli bir formda tutmaya uğraşıyorum.