Gazeteci ağlatan akreditasyona tepki!
Gazetecilik meslek örgütleri, Cihan Haber Ajansı ekibinin engellenmesine tepki gösterdi.
Cihan Haber Ajansı ekibi, İstanbul'daki bir otelde Avea'nın
'Günışığı Projesi'nin tanıtıldığı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın katıldığı programdan atıldı.
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Genel Merkez Yönetim Kurulu ve ÇGD
Ankara Şube Yönetim Kurulu yazılı açıklama yaparak, gazetecilerin
engellenmesine tepki gösterdi.
ÇGD Genel Merkez Yönetim Kurulu ve ÇGD Ankara Şube Yönetim
Kurulu'ndan konuyla ilgili olarak şu açıklama yapıldı:
"ÇGD: ‘Kaçak Saray’a şirin gözükmek isteyen Avea’yı kınıyor ve özür
dilemeye çağırıyoruz ‘Kaçak Saray’ların demirlerle çevrili
bahçeleri değil halkın meydanlarıdır son hesap yeri
Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü, son yıllarda görülmemiş sansür
ve baskı uygulamalarıyla kuşatılmak, kimliksizleştirilmek ve yok
edilmek istenmektedir.
Çetelesini tutmakta bile zorlanmaya başladığımız bu baskı
uygulamalarına daha dün yeni bir tanesi eklendi. Ancak bu sansür
şekli diğerlerinden bir adım daha ileri aşamada yaşandı ve doğrudan
iktidarın maaşa bağladığı polis ve özel güvenlik birimlerince değil
vatandaşın cebinden çıkan paralarla var olan bir cep telefonu
operatörü tarafından iktidar erkine şirin gözükmek için
yapıldı.
Avea Günışığı Projesi’nin tanıtıldığı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın katıldığı programı takip etmek
isteyen CİHAN Haber Ajansı ekibi, programın yapıldığı salona
alınmadı. Sarı basın kartı sahibi gazetecilerin içeri girişleri,
Avea görevlileri ve programın gerçekleştirildiği Otel
görevlilerince, Türkiye’de sansür ve baskıya en rahat kılıf yapılan
‘akreditasyon’ uygulaması gerekçe gösterilerek engellendi.
Gazeteciler yaka paça dışarı çıkartılırken, gazeteciliğin ‘halkın
doğru haber alma hakkı’ üzerine var olduğundan bihaber, daha
doğrusu bu hakka kör Avea görevlilerince meslektaşlarımız ‘şov’
yapmakla suçlandı. ‘
Kaçak Saray’larda, başta Başbakanlık ve bakanlıklar olmak üzere
kamu kurum ve kuruluşlarında yıllardır sol ve sosyalist, genel
olarak da muhalif basına yönelik karşılaştığımız sansür
uygulamaları, Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın cenazesindeki yasağın
ardından özel işletme statüsündeki otel ve kurumlarda da uygulanır
hale gelmiş oldu.
AKP iktidarının varlığını dayadığı ‘sansür’ uygulamalarına karşı
artık şaşkınlık yaşamıyoruz ancak bu uygulamalara karşı basın
emekçilerinin mücadelesinin hem mesleğimizin hem de özgür bir
toplumun direnme hakkı olduğunu yineliyoruz. Avea’yı da takındığı
tutum nedeniyle kınıyor, en hafif deyimle ‘kraldan çok kralcılık’
yapmalarının kendilerine bir fayda sağlamayacağını hatırlatarak,
yetkililerini, zaman geçmeden ‘halkın haber alma hakkı’
çerçevesinde görev yapan meslektaşlarımızdan ve mesleğimizden
‘özür’ dilemeye çağırıyoruz. Halkın cebinden çıkan paralarla milyon
dolarlık bütçeler kuran bu anlayıştaki şirketlere, son hesap
yerinin ‘Kaçak sarayların demirlerle çevrili bahçeleri değil halkın
meydanları’ olduğunu da anımsatıyoruz."
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve Gazetecilere Özgürlük Platformu
Dönem Başkanı Nazmi Bilgin de, Cihan haber ekibine yapılan
saldırıyı kınadı.
Bilgin, "Son zamanlarda akreditasyon adı altında basına
uygulanan sansürün en bariz örneği bu olayda yaşanmıştır" dedi.
Bilgin, konuyla ilgili olarak aşağıdaki açıklamayı
yaptı:
"Cihan haber ekibinin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine
Erdoğan’ın katıldığı bir programdan yaka paça dışarıya çıkarılması
basın özgürlüğüne vurulmuş bir darbedir. Ve bir demokrasi ayıbıdır.
Basın kartı gazetecilerin profesyonel kimliğini belgeler. Basın
Kartları Komisyonu gibi önemli bir kuruluşun onayı ile devlet
tarafından verilir. Bu kartı taşıyan her gazetecinin haber niteliği
taşıyan tüm haberleri takip etmesi doğaldır. Aksi takdirde devlet
kendi verdiği kartla çelişkiye düşmüş olur.
Son zamanlarda akreditasyon adı altında basına uygulanan sansürün
en bariz örneği bu olayda yaşanmıştır. Basının bir kısmını
ötekileştirerek bir ülkede demokrasinin varlığını savunmak mümkün
değildir. Bunu yapanlar basın tarihinin karanlık sayfalarında
yerlerini alacaklardır.
Olayın bir başka vahim tarafı da toplantıya katılan gazetecilerin
sessiz kalmasıdır. Bir basın örgütünün başkanı olarak bundan büyük
üzüntü duyduğumu belirtmek isterim. Gazeteciler böyle bir olayda
dayanışma içinde olmayacaklar da ne zaman olacaklar? Bu basını
yandaşlaştırma özentisinin ortaya çıkardığı üzücü bir durumdur.
Olayı tümüyle kınıyoruz."