DERNEĞİN ÇALIŞMALARI KAPSAMINDA NELER YAPIYORSUNUZ? Derneği kuralı yedi ay oldu. Bu sürede çok güzel yol kat ettik. Türkiye'nin her yerindeki ihtiyaç sahiplerine yardım etmeye çalışıyoruz. Derneğimizde binlerce gönüllümüz var. Bize bildirilen ya da bizim tespit ettiğimiz ihtiyaç sahiplerine yardım ulaştırıyoruz. Burs verebiliyoruz, kira ve erzak yardımı, kıyafet, kırtasiye gibi ne gerekiyorsa yapmaya çalışıyoruz. Afrika'da üç farklı bölgede proje yürütüyoruz. Tanzanya'da devam eden Umutlu Köyler Projemiz var. Temiz suyun ve elektriğin olmadığı köylere, temiz su ve elektrik için gerekli altyapıyı sağlıyoruz. Köylere tohum desteği de veriyoruz. Şu ana kadar üç tane köyde projelerimizi gerçekleştirdik. Kurban Bayramı'nda Sudan'a da gittik dernek olarak. Yetimhaneleri ziyaret ettik, kurban kestik, erzak götürdük. Çölün ortasında, her fırtınada yıkılan evlerini, içinde barınabilecekleri evler haline getirdik. Afrika yetimhane projemiz var. Ayrıca Arakan Bangladeş sınırında Arakanlı mültecilerle ilgili önemli çalışmalar yapma fırsatımız oldu.
SURİYE'YE DE GİTTİNİZ... Evet. Savaş bambaşka bir şey. Çok ağır geliyor bana. Çok korkutucu. Kamplara gittik, bölgelerde incelemelerde bulunduk, ihtiyaçları belirledik, irtibatlarımızı kurup çalışmaya başladık. Sonra da Suriye'ye hem erzak, hem de kömür gibi yardımlarda bulunduk. Halihazırda daha yeni Doğu Guta'dan çıkarılan canlar için battaniye ve yatak topluyoruz. Her yerin sınavı ve yokluğu ağır. Afrika'da farklı, Suriye'de farklı sınavlar. Kendimi çaresiz hissediyorum o insanları görünce. Ne yapsam yetmeyecekmiş gibi geliyor. Sahip olduğumuzu sandığımız hiçbir şey bize kalmayacak, bu bilinçle hareket etmeliyiz.
TÜRKİYE, DÜNYAMIM DÖRT BİR YANINDAKİ MAZLUMLARA ELİNİ UZATAN BİR ÜLKE . SİZ ÜLKEMİZİN POLİTİKASINI NASIL DEĞERLENDİRİYORUZ? Türkiye, mazlumların ve ihtiyaç sahiplerinin dünyada en fazla yanında bulunan ülke. Ben buna birçok bölgede tanıklık ettim. Türk olduğumu öğrenince mutlu oluyorlar; bununla gurur duyuyorum. Çok zengin Müslüman ülkeler de var ama sınırlarından bile içeriye almıyor savaştan kaçan mazlumları. İnsani açıdan çok üzücü. Müslümanlıkta kardeşi açken tok yatılamaz. Müslüman paylaşmak zorundadır. Sadece Müslüman olmak değil, insan olmak da bunu gerektirir. İnsani açıdan Arap ülkelerinin çoğunun sınıfta kaldığını görmek üzücü. Gerçekten dünyanın birçok yerinde canla başla mazlumlara yardım eden bir ülkemiz var. Ülkemize göç eden Suriyeliler ve ülkemiz insanıyla yaşanan sorunlara çözüm oluşturacak bazı ciddi düzenlemelere ihtiyaç var. Umarım yakın zamanda bunlar da hayata geçer.
AMERİKA'NIN KUDÜS'Ü İSRAİL'İN BAŞKENTİ İLAN ETMESİNDEN SONRA ÇOK HAKLI BİR TEPKİ VEREREK KUDÜS'E VE FİLİSTİN'E GİTTİNİZ... Amerika'nın bu kararı, oynanan oyunun bir hamlesiydi sadece. Büyük bir haksızlık. Kudüs'e giderek haksızlığa karşı durmak istedim. Bir Müslüman olarak Filistinli kardeşlerimize yönelik yapılan haksızlıktan dolayı kalbim acıdı. Müslüman dünyasının, Filistinliler'e yönelik yapılan bu haksızlıkları daha çok fark etmesini de sağladı bence bu karar. O topraklara gidince Kudüs'ün ne kadar özel bir yer olduğunu gördüm ve çok etkilendim. Filistin halkı Türkler'i çok seviyor. Türk olduğunuzu öğrenince gözlerindeki ışıktan ne kadar mutlu olduklarını görüyorsunuz. Ne kadar silmeye çalışsalar da Osmanlı'nın izleri hâlâ var o topraklarda. Kudüs'te büyük bir maneviyat ve tarih yatıyor.