"GALİBA ÇEVİK BİR, İMRALI'DA APO'YLA KONUŞMUŞTU" DİYEN FEHMİ KORU, KENDİSİNE "DEDİKODUCU" DİYEN MEHMET YILMAZ'A YANIT VERDİ: "NEDEN ERTUĞRUL ÖZKÖK DEĞİL DE BEN DEDİKODUCU OLUYORUM?"...
Dün, bir baktım, Hürriyet'te biri bu tek satırdan tahliller çıkarmış... "İslâmcı kesimin 28 Şubat'ın mimarı sayılabilecek bir kişiden hoşlanmaması normal. Anormal olan böyle bir görüşme olduysa bile onu yargılıyor olmak" dedikten sonra ekliyor:
Çevik Bir görüştü mü?
Fatura yine bana çıktı. Efendim, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le Paris yolunda sohbet imkânı bulmuştuk ya, o sohbet sırasında Ertuğrul Özkök, "Abdullah Öcalan İmralı'da, hiçbir devlet görevlisi, adada bulunan askerlerden biri kendisiyle konuşmaz mı?" diye sordu. Bir başkası araya girip, "Tavla oynamaz mı meselâ?" dedi. Ben de, "Yanlış hatırlamıyorsam" dedim, "Çevik Bir adaya gidip görüşmüştü..."
Ertuğrul Özkök sohbeti yazısına aktarırken o bölümü şöyle sundu: "Cumhurbaşkanı'nı bulduk, en kritik devlet sorularını sormaya devam ediyoruz. / 'Teröristbaşı kaç yıldır İmralı'da tek başına yatıyor. Hiçbir devlet yetkilisi onunla konuşup, etkilemeye çalışmadı mı? Bunu yapmak gerekmez miydi?' / Gül bu soruya da cevap vermiyor. Yine belirgin bir duraksama ve 'es'..."
Ardından da, benim "Galiba Çevik Bir konuşmuş" dediğimi naklediyor Hürriyet yazarı...
Dün, bir baktım, Hürriyet'te biri bu tek satırdan tahliller çıkarmış... "İslâmcı kesimin 28 Şubat'ın mimarı sayılabilecek bir kişiden hoşlanmaması normal. Anormal olan böyle bir görüşme olduysa bile onu yargılıyor olmak" dedikten sonra ekliyor: "O tarihte Çevik Bir, Genelkurmay 2. Başkanı idi. Bulunduğu görevin gereği olarak gidip Öcalan ile görüşmesinde de bir tuhaflık yok, ona bazı tavsiyelerde bulunduysa bunda da bir anormallik görmüyorum. / Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en kanlı terör olayıyla mücadele ederken, ele geçirilmiş terör örgütü lideriyle konuşulmayacaktı da kiminle konuşulacaktı diye sormak da mümkün. / Sonuç olarak diyeceğim şu ki, böyle bir dedikodu yayarak Çevik Bir'i köşeye sıkıştırmak mümkün olabilecek bir şey değil."
Neden Ertuğrul Özkök değil de ben 'dedikoducu' oluyorum, anlayan varsa beri gelsin!
İşin aslını yukarıda yazdım. Özkök yazısında benim Çevik Bir'i yargıladığımı ima bile etmiyor. E, nereden çıkarıyor bütün bunları Mehmet Yılmaz?
Akşam gazetesinden... Ertuğrul Özkök'ün yazdığını kendi gazetesinden okumamış Hürriyet yazarı, ertesi gün Akşam'da çıkan alıntılı haberi görmüş, yazısını onun üzerine kurmuş... Keşke Akşam muhabirine tavsiyemi tutsaydı da Çevik Bir'in İmralı'ya gidip Öcalan'la görüştüğü konusunun benim kafamdan çıkmadığını tespit etseydi. 'Google' arama motoruna girip "Çevik Bir İmralı Öcalan" diye yazdığınızda karşınıza 10 binden fazla kaynak çıktığını görüyorsunuz çünkü.
Sabah'ın "Türkiye'nin öndegelen Kürt entelektüellerinden" diye tanıttığı Ümit Fırat, 23 Eylül 2007 günü Şirin Sever'in bir sorusu üzerine aynı konuya değinmiş sözgelimi. Şirin Sever, "Öcalan'ın gardiyanları anılarını yazarsa şaşırtıcı bilgiler çıkar dediniz; ne demek istediniz?" diye soruyor, aldığı cevap şu: "İmralı'da tek başına bir mahkûm! Orada olup biteni bilmiyoruz. 1999 Temmuzunda Çevik Bir 1. Ordu Komutanı olduğu zaman; Apo, avukatlarına, 'Çevik Bir buraya geldi' diyor. Oraya giren çıkan bir takım devlet otoriteleri oluyor. Bunları kast ettim."
Ne diyor Fırat, okudunuz: Öcalan avukatlarına "Çevik Bir buraya geldi" diyormuş, değil mi?
Mustafa Karaalioğlu, 28 Temmuz 2000 tarihli Yeni Şafak'ta, Bir'in Öcalan'la daha önce de temas kurduğunu yazmış, Çevik Bir sessiz kalmıştı...
Daha yakın bir tarihte, 21 Kasım 2007 günü, Bugün gazetesindeki köşesinde, Hakan Aygün "Komutanlar İmralı'daki Apo'yla hiç görüştüler mi?" sorusuna uzunca bir cevap verdi.
Okuyalım: "Komutanların Fikret Bila'ya yanıtını vermedikler