18 Ağu 2011 14:18 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:41

"GALATA'DA HER GECE TOPLU TACİZ" GALATA'DA YAŞANAN REZALETİ YAZDI!

Galata Kulesi civarında yaşanan rezaleti Ayşe Arman kaleme aldı.

Galata’da her gece toplu taciz

Son zamanlarda yükselen bir “şehir tartışması” var.

Tam da bu tartışmanın ortasında, Neyyire Özkan’dan, Galata’da oturan bir “mahalleli” olarak şikâyet mail’i aldım.
Virgülüne dokunmadan yayınlıyorum.
Bütün görüşlere açığım, tersini düşünenler varsa, onların görüşlerine de açığım...
Bu arada Neyyire, Hürriyet’in yan yayınlar yönetmeniydi, yıllarca Hürriyet eklerini çıkardı, çok sıkı gazetecidir, birlikte olağanüstü güzel işlere imza attık, en uzun çalıştığım insanlardan biri.
Neyyire şimdi NTV yayınlarında, Hürriyet eklerdeki yolumuza İskender Baydar’la devam ediyoruz, İskender’le de çalışmak keyifli, bir erkekle çalışmanın da başka avantajları var.
Artık Neyyire’yle iş yapmıyoruz, görüşebilirsek şarap içiyoruz :--))
Geçenlerde Neyyire’nin kulenin tam arkasındaki evinden gece yarısı dönerken, gerçekten de aşağıda anlattığı görüntülere tanık oldum, ben tabii misafirim, mahalleli değilim, yürüdüm evime gittim.
Sizi, bugün bir mahallelinin Galata Meydanı’ndan şikâyetiyle baş başa bırakıyorum...

Bir şehir hikâyesi gazetecileri bekliyor

Akşam saatleri. Hava yeni yeni kararıyor. Şehrin o en eski meydanında büyük bir cangıl. Yerlerde irili ufaklı halka halka oturmuş, uzanmış, yayılmış gençler. Kızlı, erkekli. Dünyanın farklı ülkelerinden. Türkiye’nin farklı şehirlerinden. Müzik yapıyorlar, sohbet ediyorlar.
Ellerinde biraları, şarapları...
Özgürler! Medeniler!
Öyle değil mi?
Manzara şahane değil mi?
Herhangi bir akşam saatinde, o 600 yıllık meydandan geçseniz, onlara tebessümle bakıp, “Genç olmak ne güzel!” diye iç geçirirsiniz.
Ama bu görüntüye sakın kanmayın.
Çünkü saatler ilerledikçe bu tatlı, genç kalabalık canavarlaşacak.
Tıklım tıklım doldurdukları o meydanda, “masum gençler buluşması”ndan çıkıp, bir “toplu taciz” ayinine başlayacaklar.
Buranın bir mahalle olduğunu unutacaklar. Saatler gece yarısını çoktan geçip, sabaha doğru ilerledikçe, yüksek sesle söylenen toplu şarkılara, kavga, gürültü, küfür karışacak. Sonra havada uçuşan şişelerin haddi hesabı tutulamayacak.
Son sesleriyle haykırıp, darbukalara son güçleriyle vuracak, nefesli çalgılarını gırtlakları yırtılıncaya kadar üfleyecekler.
Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte, arkalarında kesif çiş kokuları, her yere dağılmış kırık içki şişeleri, yüzlerce teneke kutu, yiyecek artıkları ve meydanı kaplamış sigara izmaritleri bırakacaklar.
Dökülen saçılan yüzünden yapış yapış bir meydan.
Bütün bunlar İstanbul’un tam ortasında, tarihi ve turistik Galata’da, her gece ama her gece tekrarlanıyor.
Sanırsınız ki, burası şehrin kilometrelerce dışında bir kamp alanı, bir festival yeri.
Sanki bu küçük meydan, bir açık hava meyhanesi!
Akıl alır gibi değil!
Burası bir semt, evlerin olduğu, ailelerin, esnafın yaşadığı bir mahalle.
Her yaştan mahallelinin ortak bir şikâyeti var:
Uyku uyuyamıyoruz!
Meydandaki otel, geceleri, müşterilerine “kulak tıkacı” dağıtıyor, düşünün artık. Duvar dipleri, kapı önleri açık tuvalet halinde. Gece eve dönerken, meydanı yürüyerek geçmek imkânsız. O kalabalığın içine karışan iğrençlikler ayrı konu. Tacizciler, tinerciler, yankesiciler, fırsat yaratıp kızların üzerine çullananlar. Bin türlü rivayet dolaşıyor ortalıkta. Meydanın yan duvarından biri düşüp ölmüş mesela, kapısı açık apartman girişlerini yatak odası sananlar mesela, sızıp kalanlar, sevişenler...
Gece ilerledikçe, iş çığırından çıkıyor, şuursuz kalabalığın mahalleliye yaptığı taciz devasa boyutlara ulaşıyor. Tabii ki mahallelinin de eli armut toplamıyor. Aylardır her türlü yasal yoldan şikâyet ediyor. Valilik, Emniyet, Belediye... Dilekçeler, imzalar. Toplantılar...
Yetkililer geldiler, durumu yerinde tespit ettiler.
Sonuç: Koca bir hiç.
Değişen hiçbir şey olmadı.
Mahalleli, gerilmiş bir yay. Gece tepesi atıp meydana ineni, diğer üç-beş diğer mahalleli sakinleştirmeye çalışıyor. Sinirler laçka. Gerilim had safhada. Kötü şeyler olmadan, bu sorun çözülmeli. Çabuk, hemen... Ve meslektaşlarıma gazetecilere, televizyonculara sesleniyorum.
Haber yapmak istiyor musunuz, gelin Galata’ya...
Çok yönlü, çok argümanlı, dokümanlı, tartışmalı, röportajlı...
Ve de fotoğraflı bir şehir hikâyesi sizi bekliyor...
Gelin, görün, çekin.
Özellikle gece yarısı...

Ayşe Arman/Hürriyet