FOTO MUHABİRLERİ VE KAMERAMANLAR ÇALIŞMA KOŞULLARI İÇİN TBMM'YE BAŞVURDU!
Foto Muhabirleri, Türkiye Haber Kameramanları dernekleri TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'ndan, ağır çalışma koşulları konusuna müdahale etmesini istedi.
Foto Muhabirleri, Profesyonel Haber Kameramanları ve Türkiye Haber Kameramanları Dernekleri, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'ndan, "gazetecilerin yıpranma haklarının geri verilmesi" ve "ağır çalışma koşulları" konusunda girişimde bulunulmasını talep etti.
Foto Muhabirleri Derneği (FMD) Başkanı Rıza Özel, Profesyonel Haber Kameramanları Derneği Başkanı Durak Doğan ile Türkiye Haber Kameramanları Derneği Genel Sekreteri Celal Çevirgen, konuya ilişkin dilekçelerini sunmak üzere, Komisyon Başkanı Zafer Üskül'ü ziyaret etti.
FMD'nin 27 yıl önce kurulduğunu ve o tarihten beri de mesleğin farkındalığını yaratmaya çalıştıklarını belirten Özel, 1 Ekim 2008'de, gazetecilerin yıpranma haklarının çıkarılan bir yasayla kaldırıldığını söyledi.
Rıza Özel, gelişen teknolojiyle taşıdıkları yüklerinin azalması gerekirken, tam tersine arttığını belirterek, "Eskiden gittiğimiz yerlerde PTT hattından fotoğrafları geçiyorduk fakat şimdi arkadaşlarımız; sırtlarında bilgisayarı, savaş bölgelerinde uydu telefonlarını, elektrik olmayan yerlerde güneş enerjili bataryalarını taşıyor ve öyle fotoğraflarını geçiyor" dedi.
Çok zor şartlar altında çalıştıklarını dile getiren Özel, "En son Ankara'da Ankaragücü-Fenerbahçe maçında hava -3 derece.... Ertesi gün manşetler, 'saha dondu', 'Fener dondu.' Ama kimse, futbolcuların hareket halinde olduğu sahada durarak görev yapan gazeteciler için, 'gazeteciler dondu' demiyor" diye konuştu.
Rıza Özel, protesto eylemlerinde ölüm ve yaralanma tehlikesiyle karşı karşıya kaldıklarını kaydederek, foto muhabirleri ve kameramanların çok zor şartlar altında çalıştığını ve yaralandıklarını gösteren fotoğrafları, detaylarıyla anlatarak Üskül'e sundu.
"Kameramanların ölme riski daha çok"
Celal Çevirgen de haber kameramanlarının meslek hayatı boyunca ölme risklerinin, polis ve askere göre çok daha fazla olduğunu iddia etti.
Bir kameramanın meslek hayatı boyunca ortalama 4 milyon kilometre yol yaptığını belirten Çevirgen, kameramanların yüzde 85'inin kaza geçirdiğini, yüzde 75'inin de meslek hastalığına yakalandığını söyledi. Çevirgen, bir kameramanın, daha önce 3-5 kişinin yaptığı işi şimdi tek başına yerine getirdiğini ifade ederek, "Sırtında 20'ye kadar GSM hattını kullanan bir cihazla kansere yakalanma riskiyle görev yapıyorlar. Sizden ricamız, elimizden alınan yıpranma hakkımızın tekrar geri verilmesi" dedi.
Durak Doğan ise işverenlerin, tecrübeli ve vasıflı kameramanların yerine, düşük maaşla vasıfsız elemanları tercih ettiklerini ifade ederek, "Eskiden 3-4 kişinin yaptığı işi şimdi biz tek başımıza yapıyoruz ve aynı maaşı alıyoruz. Bu da işverenin işine geliyor. Geleceğimiz de patronun iki dudağı arasında. Bu nedenle iş güvencemiz yok" dedi.
70 kameraman üzerinde çalışılarak 2001'de hazırlanan raporu Zafer Üskül'e veren Doğan, rapora göre, dünyada intiharın ve bunalımın en fazla yaşandığı mesleklerin başında kameramanların geldiğini söyledi.
Durak Doğan, bu raporun dertlerini çok iyi anlattığını dile getirerek, konuya ilişkin dilekçelerini sundu.
FMD Başkan Yardımcısı Ümit Kozan da yerel gazetecilerin sorunlarını dile getirdi.
Komisyon Başkanı Üskül, foto muhabirleri ve kameramanların hangi koşullar altında çalıştıklarını her gün gözlemlediklerini söyledi.
"Teknoloji geliştikçe, birden fazla işi tek bir kişiye yaptırarak maliyeti düşürmeye çalışan medya patronları var" diyen Üskül, AA dışında basında sendika olmadığını ve basında sendikal hakların kullanılması önünde ciddi engeller olduğunu bildirdi.
Üskül, gazetecilerin de aralarında bulunduğu bazı meslek gruplarının yıpranma payının kaldırılmasının sıkıntı yarattığını ifade ederek, şöyle konuştu:
"Kanun yapıcı olarak Meclis'e düşen görev vardır herhalde. Daha önce verilen bu hakkın geri verilmesini istiyorsunuz. Bu konuda üzerimize düşen girişimlerde bulunuruz. Ama herhalde bugünkü toplantımızı sizin çalıştığınız bazı özel kanallar vermeyecektir, kamuoyu oluşturulması konusunda katkıda bulunmayacaklardır. Bu da işin başka bir talihsizliği. Medya, değişik kesimlerin hak ihlalleri ortaya çıktığı zaman gereken ilgiyi gösteriyor ama kendi çalıştırdıklarının hak ihlalleri sözkonusu olduğunda, tam bir sessizliğe gömülüyorlar. Umarım bir iki kanal bu habere yer verir.
Sizin dilekçelerinizi değerlendireceğiz, gereken yerlerle görüşüceğiz, yazılar yazacağız. Umarım bizim de katkımızla olumla gelişmelere ulaşırız."