Flash TV'nin 'şovmen' haber sunucusu Medyaradar'a konuştu: Piyasanın mor ineğiyim!
Flash TV’nin yıllara meydan okuyan ekran yüzü Gökhan Taşkın, Medyaradar’dan Alev Gürsoy Cimin’e konuştu. Taşkın’ın ekrana yansıyan renkli kişiliği bu röportaja da yansıdı. Öyle iddialı sözler etti ki her cümlesinden ayrı bir manşet çıktı…
Gün geldi, yüzünü boyadı, ekrana kap kara çıktı, Obama oldu…
Gün geldi, başörtüsünü kafasına geçirdi, haberi öyle sundu
Gün geldi, Vatikan’a mesaj yollayıp, Papa’yı Müslüman olmaya
çağırdı.
İşte böyle renkli bir kişilik Gökhan Taşkın… Bakmayın öyle renkli
dediğime; bu yaptıklarının hepsinin bir manası vardı aslında.
Gündemi kendi üslubuyla yorumlayıp, aslında ulaşmak istediği
yerlere de mesaj gönderdi. Mesela taktığı başörtü ile o dönemki
kamuda var olan türban yasağı meselesine parmak bastı. Kamuda şimdi
türban serbestisi var…
25 yılı aşkın süredir Flash TV’de. Açıkçası medyada böyle istikrara
daha önce pek şahit olmadım. Gece haberleri zaten ondaydı, Yalçın
Çakır’ın vedasıyla birlikte şimdilerde ana haber de ona emanet.
Gökhan Taşkın, hem kendi adına Flash TV adına çok iddialı. Diyor ki
“bu ülkede bizim kadar özgür habercilik yapan yok. “
Kanalının sürekli halayla anılmasına da tepki gösteriyor, eğlence
de hayatın bir parçası diye devam ediyor. Yaptığı her haberin ses
getirdiğini söyleyen Taşkın’a göre “Hamburger toplumu ABD,
Türkiye’nin haritadaki yerini onun sayesinde öğrendi, Türk
Dışişleri Bakanı’nı bile onun kadar tanıyan yok ABD’de”…
Öyle ki Papa’yı müslüman olmaya davet ettiğinde, Vatikan’dan bile
davet almış.
Onma göre Türkiye’de şu an yargıdan daha çok siyasallaşan tek bir
yer var. O da medya. Diyor ki bu her şeyden daha tehlikeli. Herkes
kendi yakın olduğu tarafa hizmet ediyor, bizim ise tarafımız yok…
Aslında daha pek çok şey söylüyor ama ben geri kalan kısmını sizin
okumanız için burada sözlerime bir son veriyor, sizlere de güneşli
güzel günler diliyorum…
RÖPORTAJ: ALEV GÜRSOY CİMİN
TWİTTER: gazetecialev
Mail: [email protected]
FOTO: MUAMMER AYDOĞMUŞ
“BİRGÜN HERKES İRFAN’IN ORTAYA KATTIĞI RENGE İHTİYAÇ
DUYACAK”
Öncelikle röportaja bir meslektaşınızın başına gelen üzücü
olayla başlamak istiyorum. İrfan Değirmenci’nin yaşadıkları
malumunuz. Ne düşünüyorsun. Bazıları çok üzüldü; tepki gösterdi,
bazıları ise hak etti diyor. Sen ne düşünüyorsun?
Yaptığı programda Beyaz TV’de yayınlanan bir programda referandum
sürecinde yapılan ve insanların dini duygularını da suiistimal eden
şahsa tepki gösterdiği için bir anda eleştiriye uğrayan sonrasında
sosyal paylaşımlarında hayır dediği için kovulan, İrfan
Değirmenci’ye haksızlık yapıldığı düşüncesindeyim... Sosyal medyada
ya da kendi ekranında politize olması benim çerçevemden yanlıştır
fakat bir habercinin bu nedenle işsiz kalması kabul edilemez.
Ekranlarda haberci olup da evet diye bağıranlar da irfan
Değirmenci’ye gösterilen eleştirilerin tümünü hak etmektedir o
halde. Haberciler de mutlaka insandır şahsi fikirleri siyasi
görüşleri olacaktır. Ancak tarafsızlık esaslı sürdürülmesi gereken
bu meslekte mümkün olduğunca bu muhafaza edilmelidir. Siyasi gücün
medya üzerindeki bu etkisi ve medya patronlarının da buna imkân
vermesi yeni özgürlükçü bir anayasa bekleyen vatandaş için de
endişe verici olmalıdır. Öyle ki İrfan’ın siyasi fikrinden rahatsız
olanlar da dâhil herkes farklı seslere. Ufaldı fikirlere
İrfan’ın da medyaya kattığı renge ihtiyaç duyacaktır. Adalet
gibi bağımsız bir medya bir gün herkese lazım olacaktır...
Gelelim Gökhan Taşkın’a. Yılardır medyaya baktığımızda
herkes değişti; ekranlardan kimler geldi kimler geçti ama bir tek
sen koltuğunu muhafaza ettin. Ben kendimi bildim bileli bu
koltuktasın, bu istikrarı neye borçlusun. Medyada görülmesi
imkânsız bir örnek aslında senin durumun…
İşimi çok seviyorum, hakkını vererek yapıyorum, dolasıyla alan
memnun veren memnun.
“ÇOK ÖZGÜRÜM”
Hep Flash TV de olmayı nasıl başardın, bu istikrarın
sırrını merak ettim?
Burada çok özgürüm, rahatım istediğim işi yapıyorum. İstediğim
haberciliği yapıyorum. Yoksa pek çok kanalla irtibat halindeyim ama
bu özgürlük yok. o halde gidip de maceraya atılmanın hiçbir anlamı
da yok.
“CİDDİ BİR İZLEYİCİ KİTLEM
VAR”
Hiç transfer teklifi almadın mı bugüne kadar?
Tabii ki aldım. Benim ciddi bir izleyici kitlem var. Bunu
televizyon piyasasında herkes bilir ama ben bu özgürlüğü seviyorum
bu rahatlığı seviyorum.
Kaç yıl oldu Flash TV’de?
25 yıl.
Çok uzun bir süre medyada tenkisatlar olur sürekli, burada
hiç öyle bir şey yaşanmıyor galiba?
Flash TV çok istikrarlı bir kanal. Beraber çalıştığım arkadaşlarıma
bakıyorum 15 yıldır birlikteyiz.
“VİCDANİ SORUMLULUĞU VAR BU
KANALIN”
Medyada pek görülmeyen bir durum. Herkesin
gönderildiği gazetecilerin işsiz kaldığı bir
süreçte…
O kurumun en büyük özelliği bana benimle birlikte çalışan
arkadaşlara sahip çıkması. O yüzden bir tarafıyla da vicdani bir
sorumluluk aslında. Burada bu işi daha iyi yapmaya gayret göstermek
de bizim görevimiz.
“MUHALEFETİN EN
MUHALİFİYİM”
Peki, burada özgürüz dediniz ya nasıl bir özgürlük tarafsız
mısınız gerçekten?
Biz gerçekten tarafsızız. Ben muhalefetin en
muhalifiyim.
“TARAFSIZLIĞIMIZ GERÇEKTEN TARAFSIZLIK,
SIRRIMIZ İSE PATRON”
Hiç baskı falan görmüyor musunuz yoksa kaile mi alınmıyor
mu acaba Flash TV?
Hiç de değil. Aksine çok da kaile alınıyor, aldığımız tepkilerde
bunu gösteriyor ama şu var, bizim tarafsızlığımız birini incitmek
üzerine değil. Biz ne birinden yanayız ne de birine karşı tarafız.
Tarafsızlığımız gerçekten tarafsızlık. Hükümete muhalefete de aynı
mesafedeyiz. Tarafsızlığın kaynağı şu, devletle hiç işi olmayan bir
patronumuz var.
İktidarı rahat rahat eleştirebiliyor musunuz?
Evet gayet rahat eleştiriyorum ama doğru yaptığı bir işi de
rahat rahat övebiliyorum.
“PATRONUMUZ İŞADAMI OLMADIĞI İÇİN SONSUZ
ÖZGÜRÜZ”
Hiç baskı görmüyor musunuz? İktidardan hiç dönüş olmuyor mu
mesela?
Oluyor olmaz mı? Elbette ki oluyor. Baskı demeyelim ona; bizim
yaptığımız eleştirinin karşılığını görüyoruz. Bir yere vurduğumuz
zaman bir yerden ses geliyor. Bunu niye böyle yapıyorsunuz
dediğimiz de bir cevap alıyoruz. Gazetecilik aslında budur.
Türkiye de medyada yaşadığımız kaosun asıl nedeni tarafların
ayrışması. Hükümet kanadı var ve hükümetin karşıtları var. Gazeteci
ne hükümetle ne karşıtıyla hiçbir şekilde alakadar olmamalı,
işini doğru yapmalı. Gerçekten halk adına görev yapmalıyız.
“BENİM BAŞIMA TAKTIĞIM BAŞÖRTÜYÜ KADIN
SPİKERLER DE KEŞKE TAKSAYDI…”
Enteresan bir tarzın var. Bir gün yüzünü boyadın zenci
oldun Obama’ya seslendin. Bir gün geldi başörtü taktın. Değişik
tiplere giriyorsun. Reyting için mi yapıyorsun
bunları?
Onları ben 6-7 yıl oldu yapalı. O neydi biliyor musun? Sonuçta biz
görsel medyayız görüntüyle iş yapıyoruz. Bir tek tepki
yaratmak ya da ilgi uyandırmak için bunlar cin fikirlerdi
açıkçası. Ekrana kendimi Obama’ya benzeterek ya da yüzümü
karartarak çıktığımda bir atasözünden yola çıkarak mesaj verdim.
Türban taktığımda önce şunu söyleyeyim; bunu keşke benim bayan
meslektaşlarım yapsaydı. Ben kamu alanına nasıl türbanla
girilir, onu öğrettim aslında görüntüyle. Bunu bağlarsanız, bu
şekilde alttan kamusal alana rahatça girersiniz ama iğneyle
tutturur türban şekline sokarsanız giremezsiniz. Amaç baş örtmekse
böyle de örtülebilir ve kamusal alan diye bir garabetten kurtuluruz
dedim. Tepkiydi. Sonrasında ertesi gün zaten mecliste de tepkisi
gerçekten ortaya çıktı. Bakın başörtüsü yasağı yok artık.
“OBAMA OLDUM EN BÜYÜK TEPKİYİ ABD’DEN
ALDIM”
Bu konuda sizin de mi etkiniz oldu yani?
Bence oldu. Bir erkek habercinin çıkıp kamusal alan diye bir
garabet var, böyle bir şekilcilikle yıllardır insanlar okumaktan
men ediliyor, anneler tabip teğmen çıkmış evlatlarının
diploma törenlerine gidemiyorlar, bunun önüne geçmek için şu basit
hareketi yapabilirsiniz dedik. Zaten toplumda 15 yıldır devam eden
başörtüsü kaosunu bir şekilde tepkiyle yeniden gündeme taşındı.
Sonrasında Erdoğan “velev ki siyasi simge” dedi, Bahçeli “hadi
gelin kaldıralım” dedi bir süreç başladı. Obama’ya söylediklerime
gelecek olursak “IMF ile bizim derdimiz var, ne diye sen bu kadar
sıkıştırıyorsun. Nasıl müttefiksin” dedik. Ayrıca PKK’yla
mücadele ediyoruz o zaman insansız hava aracı mevzusu
var, bizim insansız hava aracımız yok ve biz diyoruz ki
“Amerikalılara istihbarat paylaşın. Yok diyor adam. Ben de diyorum
ki; kardeşim isteyenin bir yüzü kara vermeyen Obama olmasın. Seni
adam yerine koyalım seni kötü anmayalım.” En çok tepkiyi de o zaman
ben Amerika’dan aldım.
Amerika’dan nasıl tepki aldın?
Ne mailler geldi, gazeteciler röportaja geldi.
“TÜM ABD BENİ KONUŞTU”
İzlemişler mi yani?
Yayınlandığı saatten bir saat sonra Amerikan blok sitelerinde
milyonlarca tık gördüm.
“PAPA’YA MÜSLÜMAN OL ÇAĞRISI YAPTIM,
VATİKAN’A ÇAĞRILDIM”
Obama da izlemiş midir?
Muhtemelen izlemiştir ya da raporlandırılmıştır. Ben “Papa ya gel
Müslüman ol” dediğimde resmi yazı geldi davet geldi. Buyurun gelin
Vatikan a dediler. Medya sonuçta işimiz bu.
Demek ki küçümsedikleri Flash TV’de sesiniz sınırlar
ötesine de ulaşıyor.
Türkiye’de ne kadar tıklandı sayısını bilmiyorum ama Amerika da çok
fazla tıklandı ona eminim. Bizi küçümseyenlerin aklında bir sorun
vardır. Türkiye’de bizim kadar rahat habercilik yapan bir kanal
daha var mı? Bence yok.
“PİYASANIN MOR
İNEĞİYİM”
Trump'a dair aklında bir şey var mı?
Var aslında aklımda bir şey ama konjonktür çok
sıkıntılı açıkçası, şimdi cesaret edemiyorum. O dönem de gündemde
terör vardı ama bu kadar değildi, haklı olarak bir şeyler isteme
cesareti bulabiliyordum. Şu anda her gün şehit geliyor. bir mor
inek vardır, medyada böyle bir ifade vardır ya ben bu piyasanın mor
ineğiyim. Vermek istediğim mesajı gerçekten hakkını vererek
yaparım. Ben zekâmla iş yapıyorum. Gerçekten bunlar da zeka ürünü
işlerdir. Herkesin belki aklına gelmiştir ekrana böyle bir
farklılıkla çıkayım ama benim yaptığım bu farklılıklar beraberinde
bir mesaj taşıdı.
“ABD’YE TÜRKİYE’NİN HARİTADAKİ YERİNİ BEN
ÖĞRETTİM”
Enterasan yaptıklarınızın dünya da tepki
görmesi…
Amerika’da gerçekten ses getirdi Obama oluşum. Adamlar önce ırkçı
dediler benim için, Türk medyası bize ırkçı yaklaşıyor yorumları
yaptılar. Sonra altına İngilizce çevirisini yaparak tekrar
yüklendiğinde videoyu daha iyi anlayabildiler bizi. “Türkiye diye
bir yer varmış, Türkler’le aslında biz ne kadar yakınız” gibi
yorumlarla gelmeye başladı. Hamburger topluğu Amerika’ya ben
Türkiye’nin haritadaki yerini öğrettim. Bizim Dışişleri
Bakanımız bile Amerikan toplumuna bu kadar ulaşamadı bana sorarsan.
Türk Dışişleri Bakanını Amerika’da işin profesyonelleri
dışında kim takip eder?
“BENDEN BAŞKA BUNU KİMSE
YAPAMADI”
Dünya da bile ilgi görüyorsunuz ama Flash TV bizi
gülümseten halayla bütünleşen bir kanal. Bunu çok ti ye alan da
var. Hatta diyorlar ki dünya yıkılsa bile Flash TV halaya
devam eder…
Bu beni bağlayan bir şey değil. Ben halay çekilen bir müzik eğlence
programından sonra başlarım ama gerçekten bambaşka işler yaparım.
Mesela son videomu izlediniz mi? Kuran, bayrak ve silahla ettiğim
yeminimi. Bunu hangi televizyon yaptı. Benim bunu yapmamın ertesi
günü Cumhurbaşkanı Erdoğan milli seferberlik ilan etti. Ben
Misakı Milli yemini ettim. Bilmiyorum esinlendi mi ama ben o
duyguyu yaşadım. 44 şehit vermişiz Vodafone Arena stadında, bu
terör hepimizin başının belası. Teröriste karşı ben Türküm diye
başlayıp ama Türklük dediğimiz şey bütün etnik ya da
dini kimliklerle bir arada olabilmelidir ve ben bu yemini ediyorum
ve işte kuran işte bayrak işte silah deyip bizim Kurtuluş savaşı
mücadelesinde başlarken Misak-ı Milliyecilerin ettiği yemini edip
gelin siz de bu yemini edin diyen biriyim. Kim yaptı bunu? Milli
medya diyoruz.
“BENİM GİBİ HABERCİLİK YAPAN BAŞKA BİR
ADAM YOK, DERT BU”
Halayla özdeşleşen bir kanalda olmak sizi rahatsız etmiyor
mu?
Beni hiç ilgilendiren bir şey değil. O da bir yayın yönetimi,
sonuçta bunun da bir alıcısı var. Yıllar boyunca bu ülkede
televizyon dediğimiz cihazlar evlerde üzeri örtülen, muhafaza
edilen, evin tek eğlence kaynağı olan bir cihaz. Şimdi biz eğlence
satacağız. Bizi halay programı yapıyoruz diye eleştirenler bir
başka kanaldaki bu kanalda da var kadınların birbirleriyle kavga
ederek sataştığı erkeklerin birbiriyle kavga etme noktasına geldiği
evlilik programlarında saçma sapan bir gündem yaşıyor. Bunu neden
eleştirmiyoruz? Mesela Seda Sayan’ın programındaki ortada oynatılan
3 aydan beri gözümüze sokulan kızı neden eleştirmiyoruz. Halay
çekiyoruz, halay bizim bu toplumun geleneği bir parçası. Her
düğünde halay çekilmez mi? Biz de eğlence sektörüyüz. Eğlence
satana neden kızıyorsun, sen eğlenmiyor musun ya da eğlendirmiyor
musun? Diziler yayınlamıyor muyuz? Komedi programları yapmıyor
muyuz? Türkiye’nin gündemi bu ama benim gibi habercilik yapan başka
bir adam yok ama bunun altında da böyle bir dert var. Halay çekilen
bir televizyonmuşuz, olabilir, çekilsin bu toplumun eğlenmeye
ihtiyacı var. Bazı eleştiriler doğru. Dünya yıkılsa halay bitmez.
Bitmesin ama bu dünya da yıkılmasın. Birazda pozitif düşünmek
lazım.
“DÜNYA YIKILSA HALAY BİTMEZ. BİTMESİN AMA
BU DÜNYA DA YIKILMASIN”
İddialısınız gördüğüm kadarıyla bayağı habercilik
anlamında…
Ben çok iddialıyım. Bu işi benim gibi yapan yok şu anda. Tabii ki
bu işi çok iyi yapan haberci arkadaşlarımız var hepsine saygı
duyarım takdir ederim başarılarıyla gurur duyarım. Ama hiç biri
bizim yaptığımız gibi özgür habercilik yapamaz.
“HERKES BULUNDUĞU TARAFA GÜZEL HİZMET
EDİYOR”
Kimi çok beğeniyorsunuz mesela?
Valla hepsini beğeniyorum. Beğenmediğim biri yok şu anda. Vardı
eskiden beğenmediğim birileri ama şimdi beğenmediğim biri yok.
Herkes üzerine düşen görevi yapıyor. Herkes bulunduğu tarafa güzel
hizmet ediyor. O yüzden başarılılar. Hükümetin yanında yer almak
istiyorum diyen gazeteci arkadaşlarım çok iyi beceriyorlar o yüzden
herkes başarılı ama ben ortada kalmayı başardığım için daha
başarılıyım.
Mesela Fatih Portakal referandum oyunu açıkladı, sizin
duruşunuz ne?
Ben açıklamam. Ama ben çok garip başka bir şey yaptım. Mesela
çıktım ekranda “Hayırlı günler görmek için, hayırlara vesile olacak
bir halk oylamasına zemin hazırlandığı için teşekkür ederim” dedim.
Evet ya da hayır demek sizin elinizde. Bence de evet ya da hayır
demeyelim, kabul ya da ret diyelim. Çünkü hayır ifade
olarak ret anlatsa da hayırlarda getirebilir. Kabul ya da ret
konuşulması gereken bu evet ya da hayır dediğimiz için değil.
Hayırlı günler demeyecek miyiz? Hayırlı akşamlar demeyecek
miyiz?
“BEN OYUMU AÇIKLAMAM”
Yine de hayır ifadesi çok geçince insanın aklına farklı
şeyler gelmiyor değil, hayırcısın gibi geldi bana…
Söylüyorum hayırlı günler, hayırlı akşamlar dileyince, hayırlı bir
gelecek için doğru oy kullanın dediğimde siz benim hayırcı olduğumu
düşünebilirsiniz ama ben evet vereceğim belki. Daha önümüze bir
gelsinler bir kendilerini anlatsınlar siyasiler. Neyi istemiyorlar
bir görelim. Bir taahhüt de bulunsular, sözlerini versinler .
Haber okurken zorlanıyor musunuz şu süreçte?
Ben hiç haber okumadım daha. Ben her şeyi doğaçlama yapıyorum.
Benim okuma yazmam bile yok.(Gülüyor)
“BİRÇOK HABERİ OKURKEN
AĞLIYORUM”
Haberleri sunarken zorlanıyor musunuz Türkiye
de?
Tabii ki çok zorlanıyorum. Ağladığım çok bülten oldu. Benim 10
yaşında bir kızım var, Google a ilk yazdığında okumayı yazmayı yeni
öğrendiğinde Gökhan Taşkın kim diye araştırıyor. Birçok videoda
beni ağladığım görüntüler var. İşte şehitler için ağlamışım, bir
şeyler olmuş ağlamışım kızım gelip bana ağlayarak sordu baba sen
neden ağlıyorsun diye. Gelin anlatın. Türkiye böyle bir gündem
yaşıyor.
En zorlandığınız haberler şehit haberleri o
halde…
Şehit haberleri ama şehit haberlerinden çok şehitlerin çocuklarıyla
ilgili haberler. Çok etkileniyorum, yani ekran önünde ilk
gerçekten kendimi tutamayıp ağladığım yine bir evlat acısıydı, bir
babanın evlat acısı. Çok canım yanıyor, üzülüyorum elimden de bir
şey gelmiyor. Bunu da anlatmak zorundayım. Özgecan vakası gibi
kadına, masuma, acize yapılan şiddet sonrasında adaletsizlik
vicdanı sızlatan şeyler onlarda çok canımı yakıyor. Ben haberleri
gerçekten yaşıyorum. Hem promter kullanmadığım için olabilir hem
haberi hazırlayanda olduğum için olabilir.
Hem ana haber de hem gece haberlerinde zor olmuyor
mu?
Olmuyor. Bu benim işim bu benim yaşamım. Şu an böyle gerekiyor.
Reytingler nasıl?
Gayet iyi. Ana haberde de fena değiliz. Ulusal bir kanalın
reytinginin çok gerçekçi hesaplandığını düşünmüyorum. Dışarıda
görüyorum ne kadar izlendiğini. Taksiye bindiğimde öğreniyorum
vapura bindiğimde öğreniyorum. Reyting dediğimiz şey rakamsal
değerler ben onlara takılan bir adam değilim.
Sokağa çıktığınızda halk sizi tanıyor mu? Nasıl
karşılıyor?
Çok güzel şeyler yaşıyorum yani insanı motive eden şeyler
yaşıyorum.
“PATRON SAYESİNDE ÖZGÜR HABERCİLİK
YAPIYORUZ”
Hiç haberlerinize müdahale ediliyor mu? Patron arayıp şunu
şöyle görelim dediği oluyor mu?
Hiç daha şunu şöyle yapalım dediğini bile bilmem. Biz işimizin
profesyoneliyiz onun da işine gelen bu. Biz de kimseyi rahatsız
etmiyoruz. Toplumu şiddete yöneltmiyoruz. Birine küfür edip
birinden çıkar elde etmeye çalışmıyoruz. Biz işimizi yapıyoruz o da
işimizin karşılığında gelip bu ekmekten parçasını alıyor.
Karşılıklı profesyonellik. Patronun devletle göbek bağı olmayınca
Türkiye’de rahat habercilik yapıyorsunuz.
Türk medyasını nasıl buluyorsunuz? Mesela cezaevinde
gazeteciler var medya üzerinde büyük bir baskıdan söz
ediliyor.
Gazeteciler meselesi çok karışık. Gazetecilik şu anda çok karıştı.
Cebinde basın kartı olmayan köşe yazarlarıyla dolu bir ülkede
yaşıyoruz. Fikir sahibi olur, öğretim üyesi olabilir ama meslek
erbabı olmayan ama mesleğe bir şekilde birilerinin itelemesiyle
birilerinin sözcüsü olacak diye itelenmiş çok adam var. Ama basın
toplantısı nasıl izlenir, bir açıklamadan nasıl haber çıkar
habercilik refleksi yok artık Türkiye de.
Siz de var mı?
Ben hala yapmaya çalışıyorum.
“YARGIDAN ÇOK MEDYA
SİYASALLAŞTI”
Medya özgür mü?
Herkes şu anda tarafını belli ettiği için özgürlükten söz edemeyiz.
Ben özgürüm bulunduğum kurum bana bunu verdi ama birçok kurumda
yok. Hep bir taraf. Birilerinin yayın organı gibi ve ne yazık ki
siyaset yargıya müdahale etmesin, yargı siyasallaşmasın deriz. Asıl
medya siyasallaşmasın. Biz medyamızı çok siyasallaştırdık.
Siyasallaşan medyada özgürlük bulamazsınız. Sayın Cumhurbaşkanı ne
diyor? Bana neredeyse hakaret edilen manşetler atılabilen bir ülke.
Nasıl medya özgürlüğü yok diyebiliyor ama niye hakarete varan
ifadeler niye birilerince manşetlere çıkarılıyor ya da niye
övgü cümlelerini çok ön planda tutmak için ekran ekran
geziyor. Siyaset bu kadar ön planda olmamalı. Bizim işimiz sadece
siyasetin kritiğini yapmak değil. Bizde futbol da çok yanlış
ilerliyor. Futbol sanayi gibi bir siyasi sanayii var. Futbolda da
yorumcular var 22 kişinin top koşturduğu yeşil sahadan 222 tane
polemik çıkarıyoruz. Siyasette de böyle ama biz gazetecilerin işi
bu değil. Gazeteciler nerede sağlık problemi var, eğitim problemi
var, nerede kaza var, nerede aksaya işler var, kim kimi öldürmeye
teşebbüs etti, sosyologlar ne dedi biz böyle haberler yapmıyoruz ki
artık. Biz dünya da bir şey olduğunda öğrenemeden
siyasetçilerimizin yorumları üzerinden yürüyoruz. Ama gazeteci asıl
araştırması gereken adamdır.
“GOOGLE ÇIKTI GAZETECİLİKTE
BİTTİ”
Araştırmacı gazetecilik bitti galiba…
Yok ki neyi araştıracak. Google çıktı gazetecilikte bitti. Şimdi
birilerinin söylediklerini Google’a yazıp o ifadeyi nasıl
zenginleştiririm deyip ekrana gelen bir güruh var ve o güruhun
altında biz haberciler ekranda ajans haberi yapan insanlar
gerçekten çok zorda kalıyoruz. Artık ajanslar da çok taraflı
çünkü.
Mesela hiçbir haber kanalında çalışmayı hayal etmediniz
mi?
Ben zaten burada habercilik yapıyorum. Haber kanalı olunca ne
değişiyor? Haber kanallarında daha yoğun haber mi var? Mal aynı.
Bende burada aynı haberi işliyorum onlarda aynı haberi işliyor. Bir
haberi 30 kere verdiklerinde haber kanalı oluyor iki kere
bülten yaptığında tematik kanal olunuyor.
Hedef kitleniz kimler?
Televizyon izleyenler.
“CHP’NİN EN ÖNEMLİ MUHALİFLERİNDEN
BİRİYİM, HÜKÜMETİ DESTEKLEYEN KANAL BUNU BENİM KADAR
YAPAMAZ”
Mesela genç kitle mi halaya düşkün izleyici
mi?
Halaya düşkün bir izleyici var mı bilmiyorum ama kafasını biraz
rahatlatmak isteyen halayı izleyebilir. Müzik seven eğer o
anda onlara hitap eden bir müzik varsa onu izleyebilirler. Beni kim
izler? Beni enformasyon almak isteyen, gerçekten işin gerçeği
neymiş diye merak eden izler. Taraf olan da izler çünkü benim
tarafım yok. Tarafı olan beni karşıt taraf görür. Ama beni
herkes karşıt görüyor, olması gereken bu. Bakın ben CHP’nin
en önemli muhaliflerinden biriyim. CHP yönetiminin yaptığı
yanlışları en çok ben bağırıyorumdur. Hükümeti destekleyen kanal
bunu benim kadar yapamaz, çünkü o kadar tarafsız bir gözle
bakmıyor.
CHP’yi eleştirmek kolay. Peki, ana muhalefeti eleştirdiğin
kadar AK Parti’yi de eleştirebiliyor musun?
Tabii ki…
Muhalefete vurmak kolay da iktidara vurmak daha
zordur…
İktidara da aynı şekilde ama haklı olduğun bir konuda haklı olduğun
zaman kullandığın cümle senin eline yüzüne mimiğine yansır. Bu
karşı tarafa geçer samimiyet olarak. Eleştiri samimi olduğunda
etkilidir. Ben bu mesleğe başladığımda Özal Cumhurbaşkanıydı,
onunla röportaj yapmak nasip oldu. Demirel, Ahmet Necdet Sezer,
Abdullah Gül ve Erdoğan 7 yıl görev süresi var demek ki benim
meslekte 35 yılım var. 25 yıldır ekranda olsam da. Neleri
gördüm.
“GAZETECİLİK İYİYE
GİTMİYOR”
Medyanın o dönemini biliyorsun daha mı iyiyi yoksa daha mı
kötüye gidiyoruz?
Ben bu işi 10 yıl boyunca Ankara’da yaptım. İyiye gitmiyoruz. Medya
bu kadar siyasallaştığı için. Parlamentoda muhabirlik yaptığım
dönemde bir de program yapıyordum. Meclis kulisinde bir bakanla ya
da bir milletvekiliyle bir mevzuyu konuşacağım diye davet
ederdim ve gelirdi. Şimdi benim meslektaşlarımın pek çoğu davet
edemiyor, yönlendiriliyor. Şu bakanımız şu saatlerde müsait program
açık. Ankara’da işler şu an böyle yürüyor. Siyasi tartışma
programları var, yeni yeni isimler ortaya çıkıyor. Ben yeni nesilin
gelmesine karşı değilim ama eskilere ne oldu? Yaşıyor bu insanlar.
Gazetecilik iyiye gitmiyor.
Karamsar mısınız?
Bu kadar yıl geçti, neler gördük neler geçirdik.
“MESLEKTAŞLARIMIN ÇOĞU EKMEK PARASI
YÜZÜNDEN KATLANIYOR”
Düzelir mi?
Elbette ki düzelecek. Bu mesleğin doğasında ve bu mesleği
yapanların karakterinde, genlerinde olan bir şey ne kadar
baskılanırsa baskılansın sonunda ortaya çıkar. Şimdi bir baskı mı
var? Şimdi çok güçlü bir iktidar mı var? İktidara vurmak, çatmak,
eleştirmek kolay değil mi? Ama bu iktidar hep mi güçlü kalacak?
Türkiye neleri değiştirdi. Dolayısıyla o gelir bu gider, kalır
belki de daha da kalıcı olur onu bilmem ama bu meslek genleri
itibariyle bozulmaz. Şu anda ekmek parası derdine düşmüş pek çok
arkadaşım çok da kafalarına yatmasa da bir şeyleri yapıyorlar.
Yaparken de içten içe de işin aslıda bu diyorlar. Şimdi sosyal
medyaya da bir sınırlama var ama yine de eleştirmek isteyen bir
şekilde eleştiriyor.
Havuz medyası için ne düşünüyorsunuz. Havuz medyası diye
bir şey var mı ve Bu tabir doğru mu?
Var tabii ki yok mu? Çok birbirine benzeyen haberler yapan kanallar
var. Bir dönem bu ülkede Ergenekon haberleri neredeyse aynı
haber merkezinde yapılmış gibiydi. Samanyolu,
Kanaltürk, Atv, Kanal 7, Kanal 24 te yayınlanan haberlerin
neredeyse metni aynıydı. Noktasına virgülüne kadar. Şimdi de
öyle. Ne oluyor peki o zaman bir havuz medyası var tabii ki.
En tarafsız gördüğünüz kanal ve gazete
hangisi?
Tarafsız gördüğüm bir gazete yok şu anda.
“BULUNDUKLARI TARAFA GÜZEL HİZMET
EDİYORLAR”
Beğendiğiniz yok mu içlerinde?
Hepsini beğeniyorum. Hepsi işlerini iyi yapıyor. Hangi taraftaysa o
tarafa gayet güzel hizmet ediyor.
İş adamı olmayan bir patronla çalışmayı nasıl
görüyorsun?
İşadamı, ticaret erbabı. Patron işini bilen bir adam ama devletle
iş yapmamak iş adamı olmanın önünde engel değil ki.
En büyük hayranlarınızdan biri Okan Bayülgen’miş. Sizi
devrimci bir kanal olarak görüyor.
Yani herkes yorumunu yapabilir.
“ADI BİLİNEN ÜÇ HABERCİDEN
BİRİYİM”
Mesela hiç hayalin olmadı mı daha büyük bir kanalda
ismim daha çok duyulsun diye…
Bence artık logolar yok ki, isimler var. Üniversitelerin yaptığı
araştırmalarda adı bilinen üç haberciden biriyim.
Fox’ta olsan daha çok tanınmaz mısın?
Öyle bir fark olacağını sanmıyorum. Ben Gökhan Taşkın’ım zaten ben
Flash TV’nin habercisi olarak anılmıyorum ki zaten. Dışarıda Gökhan
diyorlar bana. Geçenlerde Mesut Yar da yazdı. Nazlı çelik, ben,
Fatih Portakal, İrfan Değirmenci’nin adı biliniyor. Eskiden Ali
Kırca, Mehmet Ali Birand ve Uğur Dündar’ın adı bilinirdi.
O zamanlar üç büyükler vardı o dönemi özlüyor
musun?
Onlar bizim çok önümüzü açmıyorlardı ama. O dönemde de ben haber
yapıyordum. Uğur Dündar’dan önce ben ana haber sunmaya
başladım. Ben ana haber sunarken o Arena yapıyordu.
Peki kaç saat çalışıyorsunuz? İyi bir Spiker, iyi bir
sunucu olmak için ne gerekiyor?
Ben çalışmıyorum benim hayatım böyle geçiyor. Bu benim yaşam şekli
işim değil. Sabah kalktığımda ilk işim gazetelere bakmak.
İnternetten ne olmuş ona bakmak gözümü açtığımda buna başlıyorum.
Ben 19 da haber sunacaksam 10 da mı kalktım ben zaten
buradayım.
“FLASH TV’Yİ
SEYRETMEM”
Halay çekmeyi biliyor musunuz?
Hayır bilmiyorum. Burada stüdyoya hiç çıkmam zaten. Bizde kim
program yapıyor onu bile bilmem. Müziği severim ama açıkça
söyleyeyim ben oturupta televizyonda Flash TV’yi
seyretmem. Ben seyretmiyorum bana hitap etmiyor. Benim
işim var gücüm var ben başka şeye kanalizeyim.
Flash Tv dışında hangi kanalları izliyorsun?
Ben haber kanallarını izliyorum. İşim gereği ilgi duyduğum şey bu.
Gece saat 3 ben hala bir kanalı açıp birileri ne diyor diye
izleyen bir adamım.
Eşiniz ne iş yapıyor?
Halkla ilişkiler.
Zorlanmıyor musun? İnsan bu işi yapınca evin yolunu bile
unutabiliyor…
Eşimin arkamda durduğuna emin olun, görmüyor çünkü beni. Ben bu
mesleğe çok heyecanla başlamak isteyenlere ilk bunu
söylüyorum zaten oturun bir düşünün. Sosyal hayatınız çok
sınırlı olacak, aile hayatınız sıkıntılı geçecek bunları hesaplayın
diye. Bir de ekrana çıkmak herkese çok cazip geliyor ama içi beni
yakar dışı güzel olsa da. Yarım saat ekrana çıkıyorum diye bir
insanın en az 10 saat kafa yorması lazım.
Promter kullanmıyorsun neden? Bütün spikerler
kullanıyor..
Bilmiyorum bende de böyle bir yetenek var.
Yetenek mi yoksa tercih meselesi mi?
Yetenek olarak görüyorum çünkü ben promter icat edilmeden öncede
haber sunuyordum.
Yalçın Çakır neden gitti?
Yalçın sağlık nedenleriyle gitti, sağlığım bozuldu dedi ayrıldı
zaten haber bültenini biz hazırlıyoruz, benim içinde yarım saat
fazladan çalışmak haber sunmak çok önemli değil. Yalçın’ın boşluğu
elbet dolmadı ama bir şekilde ana haber bülteni o saat diliminde
yayınlanıyor. Ben çıkıyorum şu anda böyle bir tercih yaptık.
En beğendiğin kadın spiker kim?
Nazlı Çelik
Erkek spiker olarak?
Fatih Portakal’ın şu an tavrını seviyorum ama şu sosyal
paylaşımlardan etkilenmeyi habercilik olarak görmüyorum. Haberci
haberini yapmalı. Şu anda garip bir şey oluştu önünde cep telefonu
ve tabletler bir haber yapılınca bu haberime böyle tepki göstermiş
bu habercilik değil. İnteraktif olunsun ama haberci
haberciliğini yapsın.
Sosyal medyada var mısın?
Çok az. Uğraşamıyorum ki…
Artık mecra oraya kaymadı mı?
Sağımdan fotoğraf çektirip, solumdan fotoğraf çektirip hadi bugün
de bunları giydim demek bana göre değil.
Habercilik anlamında sosyal medya diyorum…
Sosyal medyada haberi takip ediyorum o ayrı ama sosyal medyanın bir
parçası olmak sosyal medya figürü olmak çokta haz ettiğim bir şey
değil. Belki geri kafalıyım ama çokta ilgilenmiyorum.
Bu işi yapmasaydın ne iş yapardın?
İnan bilmiyorum. Ben lise sonda gazeteciydim. Kendimi bildim bileli
gazeteciyim. Babam gazeteci ikiz kardeşlerim var onlar doğduktan
sonra benim ömrüm gazetede geçti. Okuldan çıkardım annemin
başında iki tane çocuk var zaten bende babama giderdim. Babam bana
dışarda yemek yedirsin diye.
Gazete de köşe yazarlığı yapmak bir gazetede yazmak gibi
bir düşüncen var mı?
Hangi vakitte? Bir de ben artık çok okunduğuna inanmıyorum
gazetenin.
“AK PARTİ’Yİ
BEĞENİYORUM”
Biraz da siyaset konuşalım. En beğendiğin parti
hangisi?
Ak parti
Beğeniyor musun gerçekten?
Beğeniyorum tabii. O kadar başarılı bir parti var mı?
Anavatan’ı da gördük, o da çok başarılıydı. İstikrar, 14
yıldır iktidar. Yüzde 50 oy alan bir parti.
“ERDOĞAN’I
BEĞENİYORUM”
En beğendiğin lider kim?
Erdoğan.
O zaman meslektaşlarından senin de bir farkın
kalmıyor…
Ben beğeniyorum diye illa ki beğenimi göstermek zorunda mıyım?
Benim beğeniyor olmam birilerine de beğenin dememi gerektirmiyor
ki. O benim mesleğimle ters. Yani ben Fenerbahçeliyim diye
Galatasaray’ın şampiyonluk öyküsünü vermeyeyim mi yani? Tabii ki
eleştirimi de yaparım. Ben evladımı seviyorum ama evladımın da
yanlışını elbette ki söylerim.
Muhalefete bir haksızlık yapıldığını düşünmüyor
musunuz?
Ben elimden geldiği kadar adil davrandığımı düşünüyorum. Ben
kendimden sorumluyum, diğer medya yapıyor.
Muhalefeti nasıl buluyorsun?
Muhalefeti de doğru bulmuyorum. Çünkü kendilerini doğru ifade
etmiyorlar. Sözle peynir gemisi yürümüyor. Bizde ki muhalefet
sadece lafla muhalefet tavır muhalefeti yok ki bizde.
MHP’yi nasıl buluyorsunuz bu süreçte?
Evet demesini beklemezdim. Siyasi etik açısından doğru bir şey
yapıyorlar ama teamüller açısından terse düşüren bir tavır oldu
Bahçeli. Siyasi teamüllere baktığımda rakipsin hayır diyeceksin o
evet diyorsa böyleydi ama şimdi teamüllerin dışına çıkıp siyasi
etik adına doğru bildiğini ortaya koymak ve bir başka partiyle de
özdeşleşebilirim demek etik açısından doğru bence.
Referandumdan ne çıkar?
Evet çıkar.
Nereden vardın bu kanıya?
Oy oranlarına bakalım.
Anketler öyle demiyor sanki…
Ben anketlere inanmıyorum. Daha dur ne anketler göreceğiz.
O zaman bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum
sana…