24 Eyl 2007 10:12 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 12:50

FLAŞ!..FLAŞ!..FLAŞ!..SPOR YORUMCUSU AHMET ÇAKAR'DAN ŞOK SÖZLER!.."SPOR BASINI TERBİYESİZ...BEN DE ONLARDAN BİRİYİM..ERMAN TOROĞLU'NDAN DAHA TERBİYESİZİM..KULÜPLER ZENGİN ADAMLARIN OYUNCAĞI"!..VE DAHA NELER NELER!..İŞTE ŞOK RÖPORTAJ!...

Sabah Gazetesi'nde Şirin Sever'in röportaj yaptığı ünlü spor yorumcusu Ahmet Çakar,bu kez iğneyi kendine batırdı.Malta maçı sonrası "Fatih Terim'e az bile yapıldı" dien Çakar'ın bu röportajı tartışma yaratacak!...

'Ben Kandilli Kız Lisesi'nde ahlak dersi vermiyorum!'

ŞİRİN SEVER/SABAH

Çakar'la futbolu, camiadaki tartışmaları ve spor basınını masaya yatırdık. Her zamanki gibi keskin, her zamanki gibi sert konuştu. "Türk spor basını terbiyesizdir, ben de onlardan biriyim," dedi ve ekledi: "Tabii ki bu övünç kaynağı değil ama ben de Kandilli Kız Lisesi'nde ahlak dersi vermiyorum!"..

- Serdar Turgut geçen gün şöyle yazdı: "Spor basınının üyeleri Emre'den (Belözoğlu) daha fazla davranış anomalisine sahip!" TV'de, tribünlerde, köşe yazılarında harcanan kelimeleri ve atışmaları göz önünde bulundurursak Turgut haklı mı?
- Serdar Turgut denen arkadaşımız az bile tespit yapmış. Spor basınında, özellikle görsel basında, ki bu grubun içine ben de dahilim, zaman zaman yaptığımız hareketler, saygısızlıklar, asosyal tavır, laf ve yaklaşımların yanında, hareket çeken Emre zemzem suyuyla yıkanmış gibi kalır!

- Günah mı çıkarıyorsunuz Hocam?
- Hayır günah çıkarma değil, realite bu! Basına yansımıştır, yansımamıştır bilmem ama pek çok kalem "Emre'nin yaptıkları, bizim yaptıklarımızın yanında ufacık bir şey," diyor. İçimizde öyle insanlar var ki, öyle zamanlarda öyle rezillikler yaptık ki, Emre'nin hareketi hiçbir şey değil.

- Tam da bunu anlamaya çalışıyorum; spor basınındaki bu fütursuzluğun nedeni nedir?
- Hepimiz insanız, tıpkı Emre gibi... Baskılar, stres, o andaki durum; bizleri, Emre'yi sonradan çok pişman olacağımız davranışlar yapmaya iter. Bu insanın tabiatında vardır. Bakın tarihe, yüz binlerce katil işlediği cinayetten pişmandır ama sinirlenmiştir o an...

GESTAPO LAFI

- Pişman oluyorsunuz ama yine de yapıyorsunuz öyle mi?
- Ama ben eski Ahmet Çakar değilim. Beş sene önceki gibi son derece saygısız, son derece küstah, son derece fütursuz davranmıyorum. Kendimi törpülemeye çalışıyorum.

- İyi de nedir sizi bu kadar küstahlaştıran, saygısız davranmaya iten?
- Herkesin kırmızı çizgisi vardır, o çizgi aşıldığı an "Az bile yapmışım," diyorum. "Haklıyım," demiyorum.

- Affedersiniz nedir sizin kırmızı çizginiz?
- Bugün kediye bile sürekli vursanız kedi üstünüze atlar. Her canlının bir dayanma raddesi var...

- Sizin üzerinizden konuşalım o zaman. Carlos'a "Dede," diyorsunuz, "Zico kalp krizinden öldü diyelim," diye bir cümle kurabiliyorsunuz; Feldkamp için 'gestapo' benzetmesi yapıyorsunuz, . Bu hakkı nereden buluyorsunuz?
- Çok basit, bu hakkı bize halk verdi...

- Önünüze gelene hakaret etmeniz için mi verdi?
- Hayır, şöyle açıklayayım: Bugün bir gazete, bir televizyon bana köşe, ekran veriyorsa, bunu benim kara kaşım, kara gözüm için vermez. Ses getirmiyorsan, gündem belirlemiyorsan, reyting almıyorsan ikinci gün çıkamazsın oraya. Ha, her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır, o ayrı. Az önce vermiş olduğunuz örneklerin hiçbirinde hakaret yoktur. Kalli'ye gestapo demem, 1940'ın Nazi Almanya'sında insanları öldüren, işkence yapan gestapo şeflerini kastetmek için değil tabii ki! Kalli'nin son derece disiplinli, son derece acımasız, en sert kuralları uygulayan biri olduğunu belirtmek içindi.

'EN KÜSTAH BENİM'

- Gestapo benzetmenize yazar Oray Eğin şiddetle karşı çıktı, sizi SABAH yöneticilerine şikâyet etti; cehaletle, yeterli donanıma sahip olmadan ve hak etmeden bu yere geldiğinizi ileri sürdü...
- Oray Eğin kim? Hiç tanımam. Anlamamış demek ki! Gestapo bir dönemin gizli