25 Mayıs 2016 10:46
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 18:33
Flaş iddia! Hakan Fidan gidiyor MİT'in başına kim geliyor?
Hakan Fidan’ın yerine, Ergenekon soruşturmaları kapsamında tutuklanarak 5 yıl hapishanede tutulan emekli albay Levent Göktaş’ın getirileceği öne sürüldü.
Odatv’den Barış Terkoğlu, Levent Göktaş’ın MİT’in başına
getirileceği iddiaları üzerine kaleme aldığı yazısında, bir
kaynağından edindiği bilgilere göre, görev teklifinin
Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından Göktaş’a iletildiğini ve
görüşmelerin sürdüğünü belirtti.
Barış Terkoğlu’nun “Hakan Fidan gidiyor MİT'in başına sürpriz bir isim geliyor” başlıklı yazısı şöyle:
Duyduğumda ilk tepkim "inanmıyorum" oldu.
Silivri Cezaevi'nden önümüzdeki dönemin MİT Müsteşarı'nın çıkacağı iddiasını çok uzak ihtimal görüyordum. Bu nedenle 5 yılı aşkın süre hapis yatmış Levent Göktaş'ın Hakan Fidan'ın koltuğuna oturacağı söylentisine inanmamıştım.
Yanılmışım...
Dün Sözcü'den Zeynep Gürcanlı da muhtemel isimler arasında onu işaret edince araştırmaya başladım.
Görüşmelere tanık olduğunu öğrendiğim bir ismi aradım.
"Levent Göktaş MİT Müsteşarı mı oluyor" diye sözü hiç dolandırmadan sordum.
"Bu ülkede ne olacağı belli değil" diye giriş yapsa da "ihtimali yüksek" yanıtını verdi.
Bir süredir, Cumhurbaşkanlığı kaynaklı isimler ile Göktaş arasında MİT Müsteşarlığı üzerine görüşmeler yapılıyordu.
Teklifin kimden geldiğini merak ettim. Göktaş'ın bu konuda bir talebi olmamıştı. Müsteşarlık teklif edilmiş, o da "belli rezervlerle" teklife olumlu yanıt vermişti.
Mesele daha da ilginç hale geliyordu.
Rezervin ne olduğunu merak ettim.
Kaynağıma göre; Göktaş "terörü bir yılda bitiririm" sözünü veriyordu, Cemaat'le mücadelede başarılı olacağını iddia ediyordu. Ancak "bu bir ekip işi, kendi ekibimi kurmama izin vermeleri lazım" diyordu. "Akademisyen" değil "operasyonel bir müsteşar" olmayı öneriyordu.
Arada, bir güven sorunu olduğu açıktı. Evet, "Ergenekon" diye bir örgüt yoktu. Yargıtay kararı da bunu söylüyordu. Ancak Ergenekon operasyonunda hedef olmak, hapis yatmak bu ülkede "üstü çizilmek" için maalesef yeterli bir nedendi.
Bir mesele daha vardı. Kasım 1998-Eylül 2000 arasında Şam’da askeri ateşelik yapmış, hayatının 2 yılını Suriye'de geçirmiş Göktaş'a göre Türkiye'nin huzuru Suriye ile barışmaktan geçiyordu. Yalnız Suriye değil, İsrail ya da İran'la da barışık bir politika izlenmek zorundaydı. Bir süredir bölge ülkeleriyle kavga eden politikayla, Göktaş'ın bakışı arasında fark vardı. Bu yaklaşımını kendisine teklif getirenlere de aktarmıştı.
Acaba Erdoğan, Levent Göktaş'la yüzyüze görüşmüş müydü? Ya da Saray'a gitmiş miydi?
Doğrudan böyle bir görüşmenin olmadığını öğrendim. Erdoğan adına, ona çok yakın isimler bu görüşmeleri yapıyorlardı.
Göktaş'ın Cumhurbaşkanı'na halihazırda güvenlik danışmanlığı yaptığı da bir süredir ileri sürülüyordu. Kaynağıma bu iddiayı da sordum, "Kesinlikle hayır" yanıtını aldım. Görüşmeleri bilen bazı isimlerin, Göktaş'ın MİT Müsteşarlığı'nın önünü kesmek için bu dedikoduları yaydığı düşünülüyordu.
İlginç bir ayrıntı daha var. Silivri Cezaevi'nde Levent Göktaş'ın avukatı Gazi Serdar Öztürk üst katımdaki hücrede kalıyordu. Ordudan emekli olduktan sonra avukatlık yapan Levent Göktaş, ofisine "yerleştirilen" ve polislerin "eliyle koymuş gibi" bulduğu bir DVD ile tutuklanmıştı. Göktaş'ın avukatlığını Serdar Öztürk üstlenmişti. Bu kez Öztürk'ün ofisi aranmış, ofisine "yerleştirilen" "ıslak imzalı" belge, polis tarafından "eliyle konmuş gibi" bulunmuştu. Ardından o da tutuklanmıştı.
Öztürk'ün "sen neden içeridesin" sorusuna verdiği yanıt malum. Peki Göktaş neden alınmıştı? Serdar Öztürk'e göre; Göktaş tutuklanmadan önce de MİT Müsteşarlığı için düşünülüyordu. Hatta bu nedenle devlet içinde bir ayrışma yaşanmıştı. Ancak Ergenekon operasyonunda gözaltına alınmasıyla bu süreç kesintiye uğradı.
Göktaş için yıllar önce biten hikaye şimdilerde yeniden başlıyor.
Ortada dolaşan bilgilere göre; MİT'in yeni patronunun kim olacağı iki hafta içinde netleşecek. Gitmesi yüksek görünen Fidan'ın yerine Levent Göktaş'ın da aralarında olduğu adaylardan biri gelecek.
Ama bu dönüşüm, sıradan bir değişiklik gibi görünmüyor.
Daha teorik bakarsak, Türkiye'de iktidar makas değişikliğine gidiyor.
Ahmet Davutoğlu'ndan Binali Yıldırım'a dönüş de, Hakan Fidan'dan vazgeçip Levent Göktaş'la görüşmek de aynı dönüşümün farklı duraklarını işaret ediyor.
Müzakere sürecinin çöküşü, Türkiye'nin başarısız dış politikasının iç soruna dönüşmesi, Cemaat'le mücadelede yaşanan zikzaklar, siyasi iktidarda bir yöntem değişikliğine gitme eğilimini doğurdu.
Önceki dönemin günahları Ahmet Davutoğlu veya Hakan Fidan'ın omuzlarına bırakılırsa şaşırmayın.
Bu öyle bir kopuş ki...
Düşünün, İmralı ile "müzakere sürecini" yürüten, Abdullah Öcalan'ın çok güvendiği Hakan Fidan'ın koltuğuna, Öcalan'ın yakalanması operasyonunda görev alan Levent Göktaş'ın oturmasını konuşuyoruz.
5 yıl boyunca Tayyip Erdoğan'a darbeyle haksız bir şekilde suçlanarak hapis yatan bir ismin, devletin istihbarat örgütünün başına geçmesinden söz ediyoruz.
Bir dönem Ordu'da aldığı cesaret madalyalarıyla adından söz ettiren, ardından Silivri hapsinde unutulan ve bugün MİT Müsteşarlığı için konuşulan Levent Göktaş'ın hikayesi "nereden nereye" dedirtiyor.
Barış Terkoğlu’nun “Hakan Fidan gidiyor MİT'in başına sürpriz bir isim geliyor” başlıklı yazısı şöyle:
Duyduğumda ilk tepkim "inanmıyorum" oldu.
Silivri Cezaevi'nden önümüzdeki dönemin MİT Müsteşarı'nın çıkacağı iddiasını çok uzak ihtimal görüyordum. Bu nedenle 5 yılı aşkın süre hapis yatmış Levent Göktaş'ın Hakan Fidan'ın koltuğuna oturacağı söylentisine inanmamıştım.
Yanılmışım...
Dün Sözcü'den Zeynep Gürcanlı da muhtemel isimler arasında onu işaret edince araştırmaya başladım.
Görüşmelere tanık olduğunu öğrendiğim bir ismi aradım.
"Levent Göktaş MİT Müsteşarı mı oluyor" diye sözü hiç dolandırmadan sordum.
"Bu ülkede ne olacağı belli değil" diye giriş yapsa da "ihtimali yüksek" yanıtını verdi.
Bir süredir, Cumhurbaşkanlığı kaynaklı isimler ile Göktaş arasında MİT Müsteşarlığı üzerine görüşmeler yapılıyordu.
Teklifin kimden geldiğini merak ettim. Göktaş'ın bu konuda bir talebi olmamıştı. Müsteşarlık teklif edilmiş, o da "belli rezervlerle" teklife olumlu yanıt vermişti.
Mesele daha da ilginç hale geliyordu.
Rezervin ne olduğunu merak ettim.
Kaynağıma göre; Göktaş "terörü bir yılda bitiririm" sözünü veriyordu, Cemaat'le mücadelede başarılı olacağını iddia ediyordu. Ancak "bu bir ekip işi, kendi ekibimi kurmama izin vermeleri lazım" diyordu. "Akademisyen" değil "operasyonel bir müsteşar" olmayı öneriyordu.
Arada, bir güven sorunu olduğu açıktı. Evet, "Ergenekon" diye bir örgüt yoktu. Yargıtay kararı da bunu söylüyordu. Ancak Ergenekon operasyonunda hedef olmak, hapis yatmak bu ülkede "üstü çizilmek" için maalesef yeterli bir nedendi.
Bir mesele daha vardı. Kasım 1998-Eylül 2000 arasında Şam’da askeri ateşelik yapmış, hayatının 2 yılını Suriye'de geçirmiş Göktaş'a göre Türkiye'nin huzuru Suriye ile barışmaktan geçiyordu. Yalnız Suriye değil, İsrail ya da İran'la da barışık bir politika izlenmek zorundaydı. Bir süredir bölge ülkeleriyle kavga eden politikayla, Göktaş'ın bakışı arasında fark vardı. Bu yaklaşımını kendisine teklif getirenlere de aktarmıştı.
Acaba Erdoğan, Levent Göktaş'la yüzyüze görüşmüş müydü? Ya da Saray'a gitmiş miydi?
Doğrudan böyle bir görüşmenin olmadığını öğrendim. Erdoğan adına, ona çok yakın isimler bu görüşmeleri yapıyorlardı.
Göktaş'ın Cumhurbaşkanı'na halihazırda güvenlik danışmanlığı yaptığı da bir süredir ileri sürülüyordu. Kaynağıma bu iddiayı da sordum, "Kesinlikle hayır" yanıtını aldım. Görüşmeleri bilen bazı isimlerin, Göktaş'ın MİT Müsteşarlığı'nın önünü kesmek için bu dedikoduları yaydığı düşünülüyordu.
İlginç bir ayrıntı daha var. Silivri Cezaevi'nde Levent Göktaş'ın avukatı Gazi Serdar Öztürk üst katımdaki hücrede kalıyordu. Ordudan emekli olduktan sonra avukatlık yapan Levent Göktaş, ofisine "yerleştirilen" ve polislerin "eliyle koymuş gibi" bulduğu bir DVD ile tutuklanmıştı. Göktaş'ın avukatlığını Serdar Öztürk üstlenmişti. Bu kez Öztürk'ün ofisi aranmış, ofisine "yerleştirilen" "ıslak imzalı" belge, polis tarafından "eliyle konmuş gibi" bulunmuştu. Ardından o da tutuklanmıştı.
Öztürk'ün "sen neden içeridesin" sorusuna verdiği yanıt malum. Peki Göktaş neden alınmıştı? Serdar Öztürk'e göre; Göktaş tutuklanmadan önce de MİT Müsteşarlığı için düşünülüyordu. Hatta bu nedenle devlet içinde bir ayrışma yaşanmıştı. Ancak Ergenekon operasyonunda gözaltına alınmasıyla bu süreç kesintiye uğradı.
Göktaş için yıllar önce biten hikaye şimdilerde yeniden başlıyor.
Ortada dolaşan bilgilere göre; MİT'in yeni patronunun kim olacağı iki hafta içinde netleşecek. Gitmesi yüksek görünen Fidan'ın yerine Levent Göktaş'ın da aralarında olduğu adaylardan biri gelecek.
Ama bu dönüşüm, sıradan bir değişiklik gibi görünmüyor.
Daha teorik bakarsak, Türkiye'de iktidar makas değişikliğine gidiyor.
Ahmet Davutoğlu'ndan Binali Yıldırım'a dönüş de, Hakan Fidan'dan vazgeçip Levent Göktaş'la görüşmek de aynı dönüşümün farklı duraklarını işaret ediyor.
Müzakere sürecinin çöküşü, Türkiye'nin başarısız dış politikasının iç soruna dönüşmesi, Cemaat'le mücadelede yaşanan zikzaklar, siyasi iktidarda bir yöntem değişikliğine gitme eğilimini doğurdu.
Önceki dönemin günahları Ahmet Davutoğlu veya Hakan Fidan'ın omuzlarına bırakılırsa şaşırmayın.
Bu öyle bir kopuş ki...
Düşünün, İmralı ile "müzakere sürecini" yürüten, Abdullah Öcalan'ın çok güvendiği Hakan Fidan'ın koltuğuna, Öcalan'ın yakalanması operasyonunda görev alan Levent Göktaş'ın oturmasını konuşuyoruz.
5 yıl boyunca Tayyip Erdoğan'a darbeyle haksız bir şekilde suçlanarak hapis yatan bir ismin, devletin istihbarat örgütünün başına geçmesinden söz ediyoruz.
Bir dönem Ordu'da aldığı cesaret madalyalarıyla adından söz ettiren, ardından Silivri hapsinde unutulan ve bugün MİT Müsteşarlığı için konuşulan Levent Göktaş'ın hikayesi "nereden nereye" dedirtiyor.