Flaş iddia! Hakan Fidan gidiyor MİT'in başına kim geliyor?
Hakan Fidan’ın yerine, Ergenekon soruşturmaları kapsamında tutuklanarak 5 yıl hapishanede tutulan emekli albay Levent Göktaş’ın getirileceği öne sürüldü.
Odatv’den Barış Terkoğlu, Levent Göktaş’ın MİT’in başına
getirileceği iddiaları üzerine kaleme aldığı yazısında, bir
kaynağından edindiği bilgilere göre, görev teklifinin
Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından Göktaş’a iletildiğini ve
görüşmelerin sürdüğünü belirtti.
Barış Terkoğlu’nun “Hakan Fidan gidiyor MİT'in başına sürpriz bir
isim geliyor” başlıklı yazısı şöyle:
Duyduğumda ilk tepkim "inanmıyorum" oldu.
Silivri Cezaevi'nden önümüzdeki dönemin MİT Müsteşarı'nın çıkacağı
iddiasını çok uzak ihtimal görüyordum. Bu nedenle 5 yılı aşkın süre
hapis yatmış Levent Göktaş'ın Hakan Fidan'ın koltuğuna oturacağı
söylentisine inanmamıştım.
Yanılmışım...
Dün Sözcü'den Zeynep Gürcanlı da muhtemel isimler arasında onu
işaret edince araştırmaya başladım.
Görüşmelere tanık olduğunu öğrendiğim bir ismi aradım.
"Levent Göktaş MİT Müsteşarı mı oluyor" diye sözü hiç dolandırmadan
sordum.
"Bu ülkede ne olacağı belli değil" diye giriş yapsa da "ihtimali
yüksek" yanıtını verdi.
Bir süredir, Cumhurbaşkanlığı kaynaklı isimler ile Göktaş arasında
MİT Müsteşarlığı üzerine görüşmeler yapılıyordu.
Teklifin kimden geldiğini merak ettim. Göktaş'ın bu konuda bir
talebi olmamıştı. Müsteşarlık teklif edilmiş, o da "belli
rezervlerle" teklife olumlu yanıt vermişti.
Mesele daha da ilginç hale geliyordu.
Rezervin ne olduğunu merak ettim.
Kaynağıma göre; Göktaş "terörü bir yılda bitiririm" sözünü
veriyordu, Cemaat'le mücadelede başarılı olacağını iddia ediyordu.
Ancak "bu bir ekip işi, kendi ekibimi kurmama izin vermeleri lazım"
diyordu. "Akademisyen" değil "operasyonel bir müsteşar" olmayı
öneriyordu.
Arada, bir güven sorunu olduğu açıktı. Evet, "Ergenekon" diye bir
örgüt yoktu. Yargıtay kararı da bunu söylüyordu. Ancak Ergenekon
operasyonunda hedef olmak, hapis yatmak bu ülkede "üstü çizilmek"
için maalesef yeterli bir nedendi.
Bir mesele daha vardı. Kasım 1998-Eylül 2000 arasında Şam’da askeri
ateşelik yapmış, hayatının 2 yılını Suriye'de geçirmiş Göktaş'a
göre Türkiye'nin huzuru Suriye ile barışmaktan geçiyordu. Yalnız
Suriye değil, İsrail ya da İran'la da barışık bir politika izlenmek
zorundaydı. Bir süredir bölge ülkeleriyle kavga eden politikayla,
Göktaş'ın bakışı arasında fark vardı. Bu yaklaşımını kendisine
teklif getirenlere de aktarmıştı.
Acaba Erdoğan, Levent Göktaş'la yüzyüze görüşmüş müydü? Ya da
Saray'a gitmiş miydi?
Doğrudan böyle bir görüşmenin olmadığını öğrendim. Erdoğan adına,
ona çok yakın isimler bu görüşmeleri yapıyorlardı.
Göktaş'ın Cumhurbaşkanı'na halihazırda güvenlik danışmanlığı
yaptığı da bir süredir ileri sürülüyordu. Kaynağıma bu iddiayı da
sordum, "Kesinlikle hayır" yanıtını aldım. Görüşmeleri bilen bazı
isimlerin, Göktaş'ın MİT Müsteşarlığı'nın önünü kesmek için bu
dedikoduları yaydığı düşünülüyordu.
İlginç bir ayrıntı daha var. Silivri Cezaevi'nde Levent Göktaş'ın
avukatı Gazi Serdar Öztürk üst katımdaki hücrede kalıyordu. Ordudan
emekli olduktan sonra avukatlık yapan Levent Göktaş, ofisine
"yerleştirilen" ve polislerin "eliyle koymuş gibi" bulduğu bir DVD
ile tutuklanmıştı. Göktaş'ın avukatlığını Serdar Öztürk
üstlenmişti. Bu kez Öztürk'ün ofisi aranmış, ofisine
"yerleştirilen" "ıslak imzalı" belge, polis tarafından "eliyle
konmuş gibi" bulunmuştu. Ardından o da tutuklanmıştı.
Öztürk'ün "sen neden içeridesin" sorusuna verdiği yanıt malum. Peki
Göktaş neden alınmıştı? Serdar Öztürk'e göre; Göktaş tutuklanmadan
önce de MİT Müsteşarlığı için düşünülüyordu. Hatta bu nedenle
devlet içinde bir ayrışma yaşanmıştı. Ancak Ergenekon operasyonunda
gözaltına alınmasıyla bu süreç kesintiye uğradı.
Göktaş için yıllar önce biten hikaye şimdilerde yeniden
başlıyor.
Ortada dolaşan bilgilere göre; MİT'in yeni patronunun kim olacağı
iki hafta içinde netleşecek. Gitmesi yüksek görünen Fidan'ın yerine
Levent Göktaş'ın da aralarında olduğu adaylardan biri gelecek.
Ama bu dönüşüm, sıradan bir değişiklik gibi görünmüyor.
Daha teorik bakarsak, Türkiye'de iktidar makas değişikliğine
gidiyor.
Ahmet Davutoğlu'ndan Binali Yıldırım'a dönüş de, Hakan Fidan'dan
vazgeçip Levent Göktaş'la görüşmek de aynı dönüşümün farklı
duraklarını işaret ediyor.
Müzakere sürecinin çöküşü, Türkiye'nin başarısız dış politikasının
iç soruna dönüşmesi, Cemaat'le mücadelede yaşanan zikzaklar, siyasi
iktidarda bir yöntem değişikliğine gitme eğilimini doğurdu.
Önceki dönemin günahları Ahmet Davutoğlu veya Hakan Fidan'ın
omuzlarına bırakılırsa şaşırmayın.
Bu öyle bir kopuş ki...
Düşünün, İmralı ile "müzakere sürecini" yürüten, Abdullah Öcalan'ın
çok güvendiği Hakan Fidan'ın koltuğuna, Öcalan'ın yakalanması
operasyonunda görev alan Levent Göktaş'ın oturmasını
konuşuyoruz.
5 yıl boyunca Tayyip Erdoğan'a darbeyle haksız bir şekilde
suçlanarak hapis yatan bir ismin, devletin istihbarat örgütünün
başına geçmesinden söz ediyoruz.
Bir dönem Ordu'da aldığı cesaret madalyalarıyla adından söz
ettiren, ardından Silivri hapsinde unutulan ve bugün MİT
Müsteşarlığı için konuşulan Levent Göktaş'ın hikayesi "nereden
nereye" dedirtiyor.