07 Tem 2011 10:45
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:32
FLAŞ! ÇETE VE SAHTECİLİKTEN 5 GÖZALTI!
Deniz Fener'i operasyonu sürüyor. İşte son gelişmeler.
Deniz Feneri e.V. derneğiyle bağlantılı şirketlerde yöneticilik yapan eski RTÜK Başkanı, halen RTÜK üyesi olan Zahid Akman, Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, Yönetim Kurulu üyesi, Genel Yayın Yönetmeni İsmail Karahan, Müdür Yardımcısı Mustafa Çelik ve finans müdürü Erdoğan Kara gözaltına alındı.
Alman Hâkim Dr. Jochen Müller’in “asıl elebaşıları Türkiye’de” diyerek, Deniz Feneri e.V. Derneği’nin 3 yöneticisini mahkum etmesinin ardından derneğin Türkiye bağlantılarını araştırmak için 8 Eylül 2008’de başlatılan soruşturmada, 1031 gün sonra düğmeye basıldı. Deniz Feneri e.V. Derneği’yle bağlantılı şirketlerde yöneticilik yapan eski RTÜK Başkanı, halen RTÜK üyesi olan Zahid Akman Ankara, Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman Bayburt’ta, Kanal 7 Yönetim Kurulu üyesi, Genel Yayın Yönetmeni İsmail Karahan, Kanal 7 Müdür Yardımcısı Mustafa Çelik ve Kanal 7 finans müdürü Erdoğan Kara İstanbul’da gözaltına alındı. Soruşturmanın, 6 yıldan 18 yıla kadar hapis öngören “çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, nitelikli dolandırıcılık ve resmi evrakta sahtecilik yapmak” suçlarından yürütüldüğü bildirildi.
5 kişiye gözaltı
Alınan bilgiye göre, önceki gün soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet savcıları Nadi Türkarslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz, bir toplantı yaptı. Toplantı sonunda, operasyon kararı alındı. Savcılar, dün de soruşturmada şüpheli olarak isimleri geçen eski RTÜK Başkanı, halen RTÜK üyesi olan Zahid Akman, Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, Kanal 7 Yönetim Kurulu üyesi, Genel Yayın Yönetmeni İsmail Karahan, Kanal 7 Müdür Yardımcısı Mustafa Çelik ve Kanal 7 Finans Müdürü Erdoğan Kara’nın polis zoruyla getirilmesini istedi. Bunun üzerine Ankara Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, eş zamanlı operasyon yaptı. Karaman Bayburt’ta, Karahan, Çelik ve Kara ise İstanbul’da gözaltına alınarak, uçakla Ankara’ya getirildi.
Akman ise dün sabah 08.00 sıralarında beraberindeki bir polis ve avukatı eşliğinde Ankara Adliyesi’ne geldi. Bir süre soruşturma savcısı Türkarslan’ın kapısının önünde bekleyen Akman, daha sonra emniyete götürüldü. Akman’ın, savcılıkta beklerken gergin olması ve sürekli Türkarslan’ın kapısına doğru bakması dikkati çekti. Akman, “ifade vermek için mi geldiniz?” diye soran Milliyet muhabirinin sorusunu yanıtlamadı.Yaklaşık 2.5 yıldır süren soruşturmanın detayları da ilk kez ortaya çıktı. Soruşturmanın, 6 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası öngören TCK’nın “çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik yapmak” suçlarından yürütüldüğü anlaşıldı.
Asıl suçlular
Zanlıların emniyette sorgulanmaması dikkati çekti. Soruşturmada bugüne kadar kamuoyuna kısıtlı denecek oranda bilgi sızmıştı. Bu anlamda soruşturmanın gizliliğini ihlal etmemeye büyük özen gösteren savcıların, şüphelilerin ifadelerini bizzat adliyede alması dikkati çekti. Savcılar, soruşturmada değişik bir yönteme de başvurarak, ifade alma işlemine, soruşturmanın asıl failleri gözüken Akman ve Karaman’ı es geçerek, “pramit”in en altındaki finans müdürü Kara’dan başladı. İfadelerin tamamlanmasının ardından şüphelilerin tutuklamaya sevk edilip edilmeyecekleri de belli olacak. Frankfurt Yüksek Eyalet Mahkemesi, Almanya’da faaliyet gösteren Deniz Feneri e.V. derneğinin yardım için topladığı yaklaşık 18 milyon euro’yu yasadışı yöntemlerle Türkiye’deki bazı şirket ve kişilere aktarıldığını tespit etmişti. Alman Hâkim Dr. Jochen Müller’in, “Asıl suçlular Türkiye’de. Burada uluslararası bir suç vardır. Asıl suçlular ise Zekeriya Karaman, İsmail Karahan, Mustafa Çelik ve Zahid Akman’dır” sözlerinin ardından İP’nin 8 Eylül 2008’deki suç duyurusu üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, derneğin Türkiye’deki bağlantılarına yönelik soruşturma başlatmıştı.
Hangi iddialar?
Dün gözaltına alınan 5 kişi hakkındaki iddialar, Almanya’daki yargılama sürecinde de gündeme gelmişti. İddialara göre Almanya’daki dernek, elden toplanan paralarla birlikte 150 milyon euro topladı. Yardım için harcanması gereken paraların çok büyük bir kısmı Avrupa’da kurulan ve yönetim kurulunda Türkiye’deki Yeni Dünya İletişim A.Ş’nin yöneticileri, Zahid Akman, Kanal 7’nin sahibi Zekeriya Karaman ile İsmail Karahan ve Mustafa Çelik’in bulunduğu şirketlere sermaye ya da sahte fatura karşılığı gönderildi. Alman savcılığı, toplanan paraların ne kadarının hangi şirketlere sermaye olarak yatırıldığını tek tek saptadı. Kanal 7 de bu süreçte Deniz Feneri e.V. Derneği’ne para çekmek için Türkiye’de ve Avrupa’da programları aynı programları yayınladı. Karaman ve Karahan’a ait Beyaz Holding A.Ş. de özellikle İstanbul belediyesinden aldığı ihalelerle dikkat çekmişti
Kuryelik suçlaması
Almanya’dan paralarla yola çıkan kuryelerin 7 milyon euro’dan fazla nakit parayı Hakim Müller’in “Asıl suçlu Türkiye’de” dediği Karaman, Karahan ve Çelik’e Kanal 7 binasında teslim ettiği iddia edildi. Bu iddia, Akman’ın da aralarında bulunduğu bazı şüphelilerin, kuryelik yapmakla suçlanmasına neden oldu.
Baltic Kristina gemisi
Almanya’da görülen davada mahkum edilen derneğin son başkanı Mehmet Taşkan ile muhasebeci Firdevsi Ermiş Litvanya’dan alınan sonradan adı Atlas 1 yapılan Baltic Kristina isimli geminin, derneğe yapılan bağış paralarıyla alındığını itiraf etmişlerdi. Karaman ise geminin, Vakıfbank Frankfurt Şubesi’nden alınan krediyle finanse edildiğini söylemişti. Ancak bu gemi için çekilen kredinin Deniz Feneri e.V. şirketlerinden birisine havale edildiği iddia edilmişti.
Bağışlara sahte makbuz mu?
Almanya’daki yargılama sırasında Deniz Feneri e.V. Derneği’nin bağış paralarının Türkiye’deki Kanal 7-Deniz Feneri Yardımlaşma Derneği’nin organizasyonuyla dağıtıldığı iddia edilmişti. Bunun üzerine savcılar, dernekten bağış yoluyla para yardımı alan isimler ve bağışın alındığını onaylayan muhtarların kestiği makbuzları araştırdı. Savcıların, yardım aldığı iddia edilen kişilerin talimatla ifadelerini alması sonucu bu kişilerden birçoğunun yardımı almadığı anlaşılmış, makbuzların da sahte olduğu iddia edilmişti. Yardım edilmiş gibi gösterilen isimler arasında, aralarında Ak Partili bazı belediyelerin de bulunduğu belediyelere fakirlik yardımı için başvuranların da bulunduğu anlaşılmıştı. Şüpheliler, Almanya’daki derneğe yapılan bağış paralarını sahte makbuzlarla Türkiye’de dağıtmakla suçlanıyor.
2007’den bu yana Deniz Feneri’nde neler oldu?
Eski RTÜK Başkanı, halen RTÜK üyesi olan Zahid Akman ile Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman’ın da aralarında bulunduğu 5 kişinin dün gözaltına alındığı Deniz Feneri e.V. derneği ile ilgili Türkiye’deki soruşturma süreci şöyle gelişti:
Alman makamları şaşırdı
-Almanya, Deniz Feneri e.V. derneği ile ilgili soruşturmaya 2007’de başladı. 25 Nisan 2007’de Frankfurt’taki Deniz Feneri e.V. Genel Merkezi’ne baskın düzenlendi.
-Almanya’da “yüzyılın soygun hareketi” olarak isimlendirilen dava sonunda 17 Eylül 2008’de Frankfurt Yüksek Eyalet Mahkemesi, dernek yöneticileri Mehmet Gürhan’ı 5 yıl 10 ay, Mehmet Taşkan’ı 2 yıl 9 ay ve Firdevsi Ermiş’i de dolandırıcılık suçundan 1 yıl 10 ay hapse mahkum etti.
-Davada Hâkim Dr. Jochen Müller’in, “Asıl elebaşları Türkiye’de” demesinin ardından Almanya’nın Frankfurt Başsavcısı Doris Möller Scheu, 15 kişi hakkında ikinci bir soruşturma başlattıklarını söyledi.
- Alman savcılığı “2. Deniz Feneri” olarak bilinen soruşturma sonunda Akman ve Karaman’ın da bulunduğu şüpheliler hakkında iddianame hazırladı. Ancak şüphelilerin ifade vermemeleri üzerine bu davaya halen başlanamadı.
Tercümesi Mayıs 2009’da bitti
-Türk savcılar ise Alman savcılığının Deniz Feneri e.V. derneği ile ilgili dosyasını, İşçi Partisi’nin 8 Eylül 2008’deki suç duyurusu üzerine 25 Eylül 2008’de istedi.
-Almanya dosyayı Adalet Bakanlığı’na 24 Şubat 2009’da gönderdi. İstendikten 4 ay sonra Türkiye’ye gelebilen dosya Ankara savcılığına iletildi.
-27 Şubat 2009’da başlayan dosyanın tercümesi işlemi 21 Mayıs 2009’da tamamlandı. 3500 sayfa belge elde edildi.
-5 haziran 2009’da Savcılık, Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvurarak, aralarında eski RTÜK Başkanı, RTÜK üyesi Zahid Akman ve Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman’ın da bulunduğu 18 kişinin malvarlığına tedbir koydurttu.
-Savcılık, Almanya’daki dosyada ismi geçen kişilerin hesap hareketlerinin incelenmesi için MASAK’a yazı gönderdi. MASAK’tan dönen raporda, Deniz Feneri şirketlerinin şüpheli işlemlerde bulundukları tespit edildi.
-6-7 Kasım 2009’da Almanya’daki derneğin muhasebecisi Firdevsi Ermiş gizli olarak Türkiye’ye gelerek, 36 saat süreyle soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Nadi Türkaslan’a ifade verdi.
Türk savcılar Almanya’da
-Alman mahkemesinin Türkiye’nin adli yardım talebine eksik yanıt vermesi üzerine savcılar harekete geçti. Soruşturmayı yürüten savcılar Nadi Türkarslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz, 3 Ocak-15 Ocak 2011 tarihleri arasında Almanya’ya gitti.
Sahte makbuzlarla yardım
-Almanya’dan alınan belgeler arasında, dernekten bağış yoluyla para yardımı alan isimler ile bağışın alındığını onaylayan muhtarların kestiği makbuzlar yer aldı.
- Savcılık, 17 ilin bulunduğu, ilçelerle birlikte 60’ı bulan cumhuriyet savcılıklarına talimat yazdı. Yardım aldığı belirtilen isimler ile muhtarlardan oluşan yaklaşık 600 kişinin talimatla ifadeleri alındı.
CHP LİDERİNİN TEPKİSİ:
Gecikmiş bir operasyon
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, RTÜK üyesi Zahid Akman’ın, Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturma kapsamında gözaltına alınmasını, “Gecikmiş bir operasyon” olarak değerlendirdi. Kılıçdaroğlu, dün TBMM’ye gelişinde gazetecilerin Akman’ın gözaltına alınmasına ilişkin sorusu üzerine bunun “gecikmiş bir operasyon” olduğunu söyledi. CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce de, “Zahid Akman’ın gözaltına alınması bu arkadaşı aklama projesi ve ya gündemi dağıtma projesi olabilir. Şimdiye kadar neredeydiniz?” diye sordu. Deniz Feneri soruşturması ile ilgili dosyaları Türkiye’ye getirerek savcılığa teslim eden, Kılıçdaroğlu’nun başdanışmanlarından Ali Kılıç da Milliyet’e şu açıklamayı yaptı:
“Harekete geçmek için 2 yıl 10 ay beklenmesi ve gözaltına alma tarihinin de 12 Haziran seçimleri sonrasına rastlaması manidar. Ancak yine de Almanya’daki hâkimin asıl sorumlulardan birisi olarak tarif ettiği Akman’ın nihayet gözaltına alınması şimdilik olumlu bir gelişme.”
(Fotoğraf: ALTAN BURGUCU) (TÜRKER KARAPINAR) - Milliyet
Alman Hâkim Dr. Jochen Müller’in “asıl elebaşıları Türkiye’de” diyerek, Deniz Feneri e.V. Derneği’nin 3 yöneticisini mahkum etmesinin ardından derneğin Türkiye bağlantılarını araştırmak için 8 Eylül 2008’de başlatılan soruşturmada, 1031 gün sonra düğmeye basıldı. Deniz Feneri e.V. Derneği’yle bağlantılı şirketlerde yöneticilik yapan eski RTÜK Başkanı, halen RTÜK üyesi olan Zahid Akman Ankara, Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman Bayburt’ta, Kanal 7 Yönetim Kurulu üyesi, Genel Yayın Yönetmeni İsmail Karahan, Kanal 7 Müdür Yardımcısı Mustafa Çelik ve Kanal 7 finans müdürü Erdoğan Kara İstanbul’da gözaltına alındı. Soruşturmanın, 6 yıldan 18 yıla kadar hapis öngören “çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, nitelikli dolandırıcılık ve resmi evrakta sahtecilik yapmak” suçlarından yürütüldüğü bildirildi.
5 kişiye gözaltı
Alınan bilgiye göre, önceki gün soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet savcıları Nadi Türkarslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz, bir toplantı yaptı. Toplantı sonunda, operasyon kararı alındı. Savcılar, dün de soruşturmada şüpheli olarak isimleri geçen eski RTÜK Başkanı, halen RTÜK üyesi olan Zahid Akman, Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, Kanal 7 Yönetim Kurulu üyesi, Genel Yayın Yönetmeni İsmail Karahan, Kanal 7 Müdür Yardımcısı Mustafa Çelik ve Kanal 7 Finans Müdürü Erdoğan Kara’nın polis zoruyla getirilmesini istedi. Bunun üzerine Ankara Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, eş zamanlı operasyon yaptı. Karaman Bayburt’ta, Karahan, Çelik ve Kara ise İstanbul’da gözaltına alınarak, uçakla Ankara’ya getirildi.
Akman ise dün sabah 08.00 sıralarında beraberindeki bir polis ve avukatı eşliğinde Ankara Adliyesi’ne geldi. Bir süre soruşturma savcısı Türkarslan’ın kapısının önünde bekleyen Akman, daha sonra emniyete götürüldü. Akman’ın, savcılıkta beklerken gergin olması ve sürekli Türkarslan’ın kapısına doğru bakması dikkati çekti. Akman, “ifade vermek için mi geldiniz?” diye soran Milliyet muhabirinin sorusunu yanıtlamadı.Yaklaşık 2.5 yıldır süren soruşturmanın detayları da ilk kez ortaya çıktı. Soruşturmanın, 6 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası öngören TCK’nın “çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik yapmak” suçlarından yürütüldüğü anlaşıldı.
Asıl suçlular
Zanlıların emniyette sorgulanmaması dikkati çekti. Soruşturmada bugüne kadar kamuoyuna kısıtlı denecek oranda bilgi sızmıştı. Bu anlamda soruşturmanın gizliliğini ihlal etmemeye büyük özen gösteren savcıların, şüphelilerin ifadelerini bizzat adliyede alması dikkati çekti. Savcılar, soruşturmada değişik bir yönteme de başvurarak, ifade alma işlemine, soruşturmanın asıl failleri gözüken Akman ve Karaman’ı es geçerek, “pramit”in en altındaki finans müdürü Kara’dan başladı. İfadelerin tamamlanmasının ardından şüphelilerin tutuklamaya sevk edilip edilmeyecekleri de belli olacak. Frankfurt Yüksek Eyalet Mahkemesi, Almanya’da faaliyet gösteren Deniz Feneri e.V. derneğinin yardım için topladığı yaklaşık 18 milyon euro’yu yasadışı yöntemlerle Türkiye’deki bazı şirket ve kişilere aktarıldığını tespit etmişti. Alman Hâkim Dr. Jochen Müller’in, “Asıl suçlular Türkiye’de. Burada uluslararası bir suç vardır. Asıl suçlular ise Zekeriya Karaman, İsmail Karahan, Mustafa Çelik ve Zahid Akman’dır” sözlerinin ardından İP’nin 8 Eylül 2008’deki suç duyurusu üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, derneğin Türkiye’deki bağlantılarına yönelik soruşturma başlatmıştı.
Hangi iddialar?
Dün gözaltına alınan 5 kişi hakkındaki iddialar, Almanya’daki yargılama sürecinde de gündeme gelmişti. İddialara göre Almanya’daki dernek, elden toplanan paralarla birlikte 150 milyon euro topladı. Yardım için harcanması gereken paraların çok büyük bir kısmı Avrupa’da kurulan ve yönetim kurulunda Türkiye’deki Yeni Dünya İletişim A.Ş’nin yöneticileri, Zahid Akman, Kanal 7’nin sahibi Zekeriya Karaman ile İsmail Karahan ve Mustafa Çelik’in bulunduğu şirketlere sermaye ya da sahte fatura karşılığı gönderildi. Alman savcılığı, toplanan paraların ne kadarının hangi şirketlere sermaye olarak yatırıldığını tek tek saptadı. Kanal 7 de bu süreçte Deniz Feneri e.V. Derneği’ne para çekmek için Türkiye’de ve Avrupa’da programları aynı programları yayınladı. Karaman ve Karahan’a ait Beyaz Holding A.Ş. de özellikle İstanbul belediyesinden aldığı ihalelerle dikkat çekmişti
Kuryelik suçlaması
Almanya’dan paralarla yola çıkan kuryelerin 7 milyon euro’dan fazla nakit parayı Hakim Müller’in “Asıl suçlu Türkiye’de” dediği Karaman, Karahan ve Çelik’e Kanal 7 binasında teslim ettiği iddia edildi. Bu iddia, Akman’ın da aralarında bulunduğu bazı şüphelilerin, kuryelik yapmakla suçlanmasına neden oldu.
Baltic Kristina gemisi
Almanya’da görülen davada mahkum edilen derneğin son başkanı Mehmet Taşkan ile muhasebeci Firdevsi Ermiş Litvanya’dan alınan sonradan adı Atlas 1 yapılan Baltic Kristina isimli geminin, derneğe yapılan bağış paralarıyla alındığını itiraf etmişlerdi. Karaman ise geminin, Vakıfbank Frankfurt Şubesi’nden alınan krediyle finanse edildiğini söylemişti. Ancak bu gemi için çekilen kredinin Deniz Feneri e.V. şirketlerinden birisine havale edildiği iddia edilmişti.
Bağışlara sahte makbuz mu?
Almanya’daki yargılama sırasında Deniz Feneri e.V. Derneği’nin bağış paralarının Türkiye’deki Kanal 7-Deniz Feneri Yardımlaşma Derneği’nin organizasyonuyla dağıtıldığı iddia edilmişti. Bunun üzerine savcılar, dernekten bağış yoluyla para yardımı alan isimler ve bağışın alındığını onaylayan muhtarların kestiği makbuzları araştırdı. Savcıların, yardım aldığı iddia edilen kişilerin talimatla ifadelerini alması sonucu bu kişilerden birçoğunun yardımı almadığı anlaşılmış, makbuzların da sahte olduğu iddia edilmişti. Yardım edilmiş gibi gösterilen isimler arasında, aralarında Ak Partili bazı belediyelerin de bulunduğu belediyelere fakirlik yardımı için başvuranların da bulunduğu anlaşılmıştı. Şüpheliler, Almanya’daki derneğe yapılan bağış paralarını sahte makbuzlarla Türkiye’de dağıtmakla suçlanıyor.
2007’den bu yana Deniz Feneri’nde neler oldu?
Eski RTÜK Başkanı, halen RTÜK üyesi olan Zahid Akman ile Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman’ın da aralarında bulunduğu 5 kişinin dün gözaltına alındığı Deniz Feneri e.V. derneği ile ilgili Türkiye’deki soruşturma süreci şöyle gelişti:
Alman makamları şaşırdı
-Almanya, Deniz Feneri e.V. derneği ile ilgili soruşturmaya 2007’de başladı. 25 Nisan 2007’de Frankfurt’taki Deniz Feneri e.V. Genel Merkezi’ne baskın düzenlendi.
-Almanya’da “yüzyılın soygun hareketi” olarak isimlendirilen dava sonunda 17 Eylül 2008’de Frankfurt Yüksek Eyalet Mahkemesi, dernek yöneticileri Mehmet Gürhan’ı 5 yıl 10 ay, Mehmet Taşkan’ı 2 yıl 9 ay ve Firdevsi Ermiş’i de dolandırıcılık suçundan 1 yıl 10 ay hapse mahkum etti.
-Davada Hâkim Dr. Jochen Müller’in, “Asıl elebaşları Türkiye’de” demesinin ardından Almanya’nın Frankfurt Başsavcısı Doris Möller Scheu, 15 kişi hakkında ikinci bir soruşturma başlattıklarını söyledi.
- Alman savcılığı “2. Deniz Feneri” olarak bilinen soruşturma sonunda Akman ve Karaman’ın da bulunduğu şüpheliler hakkında iddianame hazırladı. Ancak şüphelilerin ifade vermemeleri üzerine bu davaya halen başlanamadı.
Tercümesi Mayıs 2009’da bitti
-Türk savcılar ise Alman savcılığının Deniz Feneri e.V. derneği ile ilgili dosyasını, İşçi Partisi’nin 8 Eylül 2008’deki suç duyurusu üzerine 25 Eylül 2008’de istedi.
-Almanya dosyayı Adalet Bakanlığı’na 24 Şubat 2009’da gönderdi. İstendikten 4 ay sonra Türkiye’ye gelebilen dosya Ankara savcılığına iletildi.
-27 Şubat 2009’da başlayan dosyanın tercümesi işlemi 21 Mayıs 2009’da tamamlandı. 3500 sayfa belge elde edildi.
-5 haziran 2009’da Savcılık, Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvurarak, aralarında eski RTÜK Başkanı, RTÜK üyesi Zahid Akman ve Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman’ın da bulunduğu 18 kişinin malvarlığına tedbir koydurttu.
-Savcılık, Almanya’daki dosyada ismi geçen kişilerin hesap hareketlerinin incelenmesi için MASAK’a yazı gönderdi. MASAK’tan dönen raporda, Deniz Feneri şirketlerinin şüpheli işlemlerde bulundukları tespit edildi.
-6-7 Kasım 2009’da Almanya’daki derneğin muhasebecisi Firdevsi Ermiş gizli olarak Türkiye’ye gelerek, 36 saat süreyle soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Nadi Türkaslan’a ifade verdi.
Türk savcılar Almanya’da
-Alman mahkemesinin Türkiye’nin adli yardım talebine eksik yanıt vermesi üzerine savcılar harekete geçti. Soruşturmayı yürüten savcılar Nadi Türkarslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz, 3 Ocak-15 Ocak 2011 tarihleri arasında Almanya’ya gitti.
Sahte makbuzlarla yardım
-Almanya’dan alınan belgeler arasında, dernekten bağış yoluyla para yardımı alan isimler ile bağışın alındığını onaylayan muhtarların kestiği makbuzlar yer aldı.
- Savcılık, 17 ilin bulunduğu, ilçelerle birlikte 60’ı bulan cumhuriyet savcılıklarına talimat yazdı. Yardım aldığı belirtilen isimler ile muhtarlardan oluşan yaklaşık 600 kişinin talimatla ifadeleri alındı.
CHP LİDERİNİN TEPKİSİ:
Gecikmiş bir operasyon
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, RTÜK üyesi Zahid Akman’ın, Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturma kapsamında gözaltına alınmasını, “Gecikmiş bir operasyon” olarak değerlendirdi. Kılıçdaroğlu, dün TBMM’ye gelişinde gazetecilerin Akman’ın gözaltına alınmasına ilişkin sorusu üzerine bunun “gecikmiş bir operasyon” olduğunu söyledi. CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce de, “Zahid Akman’ın gözaltına alınması bu arkadaşı aklama projesi ve ya gündemi dağıtma projesi olabilir. Şimdiye kadar neredeydiniz?” diye sordu. Deniz Feneri soruşturması ile ilgili dosyaları Türkiye’ye getirerek savcılığa teslim eden, Kılıçdaroğlu’nun başdanışmanlarından Ali Kılıç da Milliyet’e şu açıklamayı yaptı:
“Harekete geçmek için 2 yıl 10 ay beklenmesi ve gözaltına alma tarihinin de 12 Haziran seçimleri sonrasına rastlaması manidar. Ancak yine de Almanya’daki hâkimin asıl sorumlulardan birisi olarak tarif ettiği Akman’ın nihayet gözaltına alınması şimdilik olumlu bir gelişme.”
(Fotoğraf: ALTAN BURGUCU) (TÜRKER KARAPINAR) - Milliyet