23 Kas 2015 09:22
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 18:11
Financial Times'tan olay yorum: Erdoğan'a diz çökerek gittik!
İngiliz Financial Times gazetesi, göçmen krizine çare arayan Avrupa Birliği'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 'boyun eğdiğini' yazdı.
Financial Times, iç sayfalarındaki "Global Insight" (Küresel Kavrayış) köşesini bugün Brüksel muhabiri Alex Barker'a ayırmış.
Alex Barker yazısında AB'nin Türkiye'ye yönelik tavrıyla ilgili olarak, "Medyaya yönelik kısıtlamalara ve ayrılıkçı Kürtlere şiddete yönelik kaygılar bir kenara itildi. Göç konusu herşeyin önüne geçti" yorumunda bulunuyor.
Barker yazısına, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçen ay bir konuşmasında sarfettiği şu sözlerle başlıyor:
"Birileri mülteci kabülünde laf ediyor. '30 bin-40 bin (kişi) alacağız' diyor, Nobel’e aday gösteriliyor...2,5 milyon mülteci var bizde, kimsenin umrunda değil."
Erdoğan'ın bu konuşmasında isim vermeden adının Nobel için geçmesine atıfta bulunduğu kişi Almanya Başbakanı Angela Merkel.
Financial Times muhabiri ise bazı üst düzey AB yetkililerinin, bu yıl yaklaşık 900 bin göçmenin Avrupa ülkelerine ulaşmasından ardında Erdoğan'ın olmasından şüphelendiklerini yazmış ve eklemiş:
"Doğru mu yanlış mı bilinmez ama umutsuz bir diplomat şaka ile karışık 'sadece Tanrının ve Erdoğan'ın' kendilerini rahatlatabileceğini söyledi."
Pierini: Erdoğan'a diz çökerek gittik
Financial Times'a konuşan AB'nin eski Türkiye Büyükelçisi Marc Pierini ise Pazar günkü Türkiye-AB Zirvesi sırasında imzalanması beklenen anlaşma ile ilgili olarak şu yorumu yapmış:
"Anlaşma siyasi bir paniğin eseri. Erdoğan'a diz çökerek gittik. O da şimdi bizimle oyun oynuyor."
Financial Times Brüksel muhabiri Alex Barker, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Avrupa Komisyonu Başkanı ve eski Lüksemburg Başbakanı Jean-Claude Juncker'in de katıldığı görüşmelerde Lüksemburg’dan "Bir Türk şehri büyüklüğünde bir ülke" diye bahsettiğini de hatırlatmış.
Alex Barker'a göre Brüksel ve Berlin, Türkiye'de 1 Kasım'daki seçimde Erdoğan'ın partisi AKP'nin başarılı olmasını umut etti.
Yazı şöyle devam ediyor:
"Avrupalı yetkililer iddialı bir göçmen anlaşması için adil bir bedel ödediklerini söylüyor. Önümüzdeki aylarda milyonlarca Suriyeli Türkiye'de istihdam ve eğitim alanlarında daha fazla hakka sahip olabilecek. Sınır kontrolleri sıkılaştırılabilecek. Bir yıl içinde 'geri kabul anlaşmasının' tamamen uygulanması ile binlerce kaçak göçmen Türkiye'ye geri gönderilebilecek. Tüm bunların yerine getirilmesi halinde Türkiye göçmenler açısından Avrupa'nın tampon bölgesi olacak."
Financial Times muhabiri esasında burada bir ironi olduğunu, Brüksel'in birden Türkiye'ye karşı gevşek davranmaya başlamasının Erdoğan'ın, AB'nin Türk karşıtı ön yargısını gizlemek için yasal sorunları öne sürdüğü görüşünü güçlendirdiğini belirtiyor.
Yazı şu satırlarla noktalanıyor:
"Tüm beklentilere karşın anlaşmanın önünde hala bazı tehlikeler var. AB bölünmüş durumda ve Türkiye'ye maddi yardım yapma konusunda hemfikir değil. Kıbrıs'ın Türkiye'yle üyelik müzakerlerine yönelik engellemeleri sürüyor. 75 milyon Türke Schengen bölgesine vizesiz erişim imkanı vermek de, Paris saldırıları sonrası artık imkansız olabilir."
Alex Barker yazısında AB'nin Türkiye'ye yönelik tavrıyla ilgili olarak, "Medyaya yönelik kısıtlamalara ve ayrılıkçı Kürtlere şiddete yönelik kaygılar bir kenara itildi. Göç konusu herşeyin önüne geçti" yorumunda bulunuyor.
Barker yazısına, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçen ay bir konuşmasında sarfettiği şu sözlerle başlıyor:
"Birileri mülteci kabülünde laf ediyor. '30 bin-40 bin (kişi) alacağız' diyor, Nobel’e aday gösteriliyor...2,5 milyon mülteci var bizde, kimsenin umrunda değil."
Erdoğan'ın bu konuşmasında isim vermeden adının Nobel için geçmesine atıfta bulunduğu kişi Almanya Başbakanı Angela Merkel.
Financial Times muhabiri ise bazı üst düzey AB yetkililerinin, bu yıl yaklaşık 900 bin göçmenin Avrupa ülkelerine ulaşmasından ardında Erdoğan'ın olmasından şüphelendiklerini yazmış ve eklemiş:
"Doğru mu yanlış mı bilinmez ama umutsuz bir diplomat şaka ile karışık 'sadece Tanrının ve Erdoğan'ın' kendilerini rahatlatabileceğini söyledi."
Pierini: Erdoğan'a diz çökerek gittik
Financial Times'a konuşan AB'nin eski Türkiye Büyükelçisi Marc Pierini ise Pazar günkü Türkiye-AB Zirvesi sırasında imzalanması beklenen anlaşma ile ilgili olarak şu yorumu yapmış:
"Anlaşma siyasi bir paniğin eseri. Erdoğan'a diz çökerek gittik. O da şimdi bizimle oyun oynuyor."
Financial Times Brüksel muhabiri Alex Barker, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Avrupa Komisyonu Başkanı ve eski Lüksemburg Başbakanı Jean-Claude Juncker'in de katıldığı görüşmelerde Lüksemburg’dan "Bir Türk şehri büyüklüğünde bir ülke" diye bahsettiğini de hatırlatmış.
Alex Barker'a göre Brüksel ve Berlin, Türkiye'de 1 Kasım'daki seçimde Erdoğan'ın partisi AKP'nin başarılı olmasını umut etti.
Yazı şöyle devam ediyor:
"Avrupalı yetkililer iddialı bir göçmen anlaşması için adil bir bedel ödediklerini söylüyor. Önümüzdeki aylarda milyonlarca Suriyeli Türkiye'de istihdam ve eğitim alanlarında daha fazla hakka sahip olabilecek. Sınır kontrolleri sıkılaştırılabilecek. Bir yıl içinde 'geri kabul anlaşmasının' tamamen uygulanması ile binlerce kaçak göçmen Türkiye'ye geri gönderilebilecek. Tüm bunların yerine getirilmesi halinde Türkiye göçmenler açısından Avrupa'nın tampon bölgesi olacak."
Financial Times muhabiri esasında burada bir ironi olduğunu, Brüksel'in birden Türkiye'ye karşı gevşek davranmaya başlamasının Erdoğan'ın, AB'nin Türk karşıtı ön yargısını gizlemek için yasal sorunları öne sürdüğü görüşünü güçlendirdiğini belirtiyor.
Yazı şu satırlarla noktalanıyor:
"Tüm beklentilere karşın anlaşmanın önünde hala bazı tehlikeler var. AB bölünmüş durumda ve Türkiye'ye maddi yardım yapma konusunda hemfikir değil. Kıbrıs'ın Türkiye'yle üyelik müzakerlerine yönelik engellemeleri sürüyor. 75 milyon Türke Schengen bölgesine vizesiz erişim imkanı vermek de, Paris saldırıları sonrası artık imkansız olabilir."