Financial Times'tan kritik 'vize' iddiası: AB ile Türkiye arasında '3 milyar euro anlaşmazlığı!
Gazete AB ile Türkiye arasında paranın kullanımına ilişkin görüş ayrılığı olduğunu yazdı.
BBC Türkçe'de yer alan habere göre, Financial Times gazetesi,
Türkiye ile AB arasında prensipte varılan göçmen anlaşmasında AB
tarafından ödenmesi sözü verilen 3 milyar euro'nun nasıl
kullanılacağına ilişkin, taraflar arasında görüş ayrılığı olduğunu
aktarıyor.
"Türkiye ve AB 3 milyar euro'luk anlaşmada fikir ayrılığında"
başlıklı haberde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın AB'nin vaat
ettiği 3 milyar euro'yu ödemesini istediğini, Brüksel'in ise
ödemenin BM ve uluslararası sivil toplum kuruluşları üzerinden
yapılması konusunda ısrarcı olduğunu yazıyor.
Haberde şu ifadeler var:
"Ankara Brüksel'den, AB bütçesi ve üye ülkelerin katkılarıyla
finanse edilen 3 milyar euro'yu doğrudan Türk hükümetine ve
hükümete bağlı kuruluşlara vermesini istiyor."
"(Türkiye) parayı ülkedeki 2.75 milyon kayıtlı Suriyeli mülteci
için yeni okullar ve yeni hastaneler yapılması, ayrıca mülteci
kamplarının geliştirilmesi için kullanmak istiyor."
"Avrupa Komisyonu yardım harcamalarının tabi olduğu katı kurallar
çerçevesinde fonların BM kuruluşları ve uluslararası sivil toplum
örgütleri aracılığıyla yönlendirilmesinde ısrarcı davranıyor."
"Şimdiye kadar, BM'ye bağlı Dünya Gıda Programı, Uluslararası Göç
Örgütü ve Danimarka Mülteci Konseyi gibi vakıfların da aralarında
bulunduğu kuruluşlara yapılan bağışlarla, 190 milyon euro
onaylandı. Avrupa Komisyonu, Temmuz ayı sonuna kadar toplam 1
milyar euro tahsis edileceği sözünü verdi."
Financial Times, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AB'ye karşı
memnuniyetsizliğini de ifade ettiğini belirtip, Salı günkü
konuşmasından şu sözlerini aktardı:
"3 milyon mülteciye bu millet bakıyor. Ne dediler? 'Biz size yılda
3 milyar euro vereceğiz'. Peki, bu parayı verdiler mi şu ana kadar?
Yok. Hala orta sahada top çeviriyorlar. Verecekseniz verin."
"Buraya geliyor yöneticiler, gidiyor bizim kamplarımızı geziyor,
öbür taraftan da diyor ki 'Bize proje gönderin'. Siz bizimle dalga
mı geçiyorsunuz ne projesi? Şu anda 25 tane kamp var. Bu kampları
görüyorsunuz. Proje diye bir şey yok. Biz uyguladık."
AFAD: Bize verirlerse daha verimli olur
Haberde, AFAD Başkanı Fuat Oktay'ın Brüksel'deki yetkililerin Dünya
Gıda Örgütü ve Unicef benzeri kuruluşlarla çalışma önerisinde
bulunduğunu ancak Türkiye'nin bu öneriyi reddettiği de belirtiliyor
ve Oktay'ın şu sözleri aktarılıyor:
"Bizim yaklaşımımız, bizimle doğrudan çalışmaları. Doğrudan.
Böylece AB tarafından harcanacak ve kullanılacak her bir kuruş daha
verimli ve daha etkin olacak."
AB'nin Genişlemeden Sorumlu yetkilisi Johannes Hahn'ın uluslararası
kuruluşlarla yardım ulaştırmanın 'altyapı, insan gücü ve hali
hazırda var olanlardan' dolayı daha iyi olacağı sözlerine
katılmayan Fuat Oktay, Suriyeli mültecilerle nasıl ilgilenileceğini
en iyi Türkiye'nin bildiğini söyledi.
Oktay, "Günlük olarak operasyonlar yürütüyoruz, ihtiyaçlarının ne
olduğunu biliyoruz ve bu ihtiyaçlar bekletilemez" diyor.
Oktay, Avrupalı yetkililerin 'bürokrasiye, kurallara ve
prosedürlere fazla takıldığını' söyleyip Brüksel'e bunları aşmaları
uyarısında bulundu.
Financial Times'ın haberine göre Avrupa Komisyonu anlaşmanın
başından beri ödenecek paranın çoğunun yardım kuruluşları
aracılığıyla ulaştırılması konusunda ısrarcıydı.
Avrupa Komisyonu'ndan bir sözcü de "Bu fon mülteciler için, Türkiye
için değil" diyor.
Haberin devamı şöyle:
"Bir takım 'sınırlı özel önlemler' kapsamında üzerinde anlaşılan
projelerde kullanılması amacıyla Türk yetkililere doğrudan yardım
verilebilir ama bunlar, Türkiye'nin paranın nasıl harcanacağıyla
ilgili görüşünü tatmin etmeye yetmeyebilir."
"Bu uyuşmazlık, vize serbestisiyle ilgili kavgalar sürerken anlaşma
yolunda yeni bir engel oluşturabilir."
"Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Erdoğan'la iktidar mücadelesi sonrası
ani gidişi başarı beklentilerine darbe vurdu. Davutoğlu Merkel'le
beraber insan kaçakçılarıyla mücadele ve Yunanistan'da sığınma
talepleri reddedilenlerin geri dönüşünü kabul etme konusunda
anlaşmaya öncülük etmişlerdi."
"Ama Erdoğan ise tam aksine, tekrar tekrar anlaşmaya dair umutları
söndürdü."