FilmLoverss 2019’un en iyi filmlerini seçti - Sayfa 11

10. Ritüel – Midsommar

Korku sineması, ilk günlerinden itibaren bilinmezin bireyler üzerinde yarattığı tedirginlik temeli üzerine kurulmuştur. Bu bilinmezlik durumu da genel itibarıyla karanlıkla sağlanır, karanlıktan çıkan bir korku figürü -sıklıkla jump scare mantığıyla- seyircileri tedirgin eder. Lakin Aster’ın Midsommar’daki üslubu bunun tam zıttı. Bu köyün film boyunca şiddet dozu daha da artan ritüellerine dair herhangi bir eğilim asla yok; aksine ne olup bitiyorsa en ince detayına kadar seyircilerin de bunlara şahitlik etmesinden yana tercihlerde bulunuyor. Bu sebeple şiddet yüklü ritüellerin yaratacağı korku hissinin içi gittikçe boşalırken, Midsommar’ın tedirginlik edicilik düzeyi hep aynı çizgide devam ediyor ki bunun da Aster’ın filmdeki en büyük başarısı olduğu pekâlâ söylenebilir.


1120
FilmLoverss 2019’un en iyi filmlerini seçti - Sayfa 12

9. Joker

Todd Phillips’in Joker’i, 1940 yılında yayınlanmaya başlanan Batman serisinin daha birinci sayısından itibaren hayatımızda yeri olan ikonik bir çizgiroman karakterine dair yapılmış, uzun yıllar seyredilecek, referanslar verilecek ve konuşulacak bir film. Popüler çizgiroman uyarlamalarından ve süper kahraman filmlerinden neredeyse ikrah getirdiğimiz son yıllarda, Joker’in, görece biçimde kendi kuyruğunu yemeye başlayan bir yılana dönen, giderek tükendiği açık bu tür filmlerin evrenine meteor gibi düşmesi muhtemel bir bakış açısı sunduğu da kesin. Joker, salt süper kahraman filmlerine değil, genel olarak çizgiroman uyarlamalarına bakış açısını da değiştirebilecek hüviyette bir film.


1220
FilmLoverss 2019’un en iyi filmlerini seçti - Sayfa 13

8. The Souvenir

Unrelated ve Archipelago gibi filmleriyle İngiliz bağımsız sinemasının önemli yönetmenlerinden biri hâline gelen Joanna Hogg’un The Souvenir ile devler ligine yükseldiğini pekâlâ söyleyebiliriz. Yapımcıları arasında Martin Scorsese’nin de yer aldığı, otobiyografik ögeler taşıyan film, genç bir sinema öğrencisinin pek güven vermeyen bir adama aşık olmasının ardından gelen duygusal yıkıma çeviriyor kamerasını. 80’ler Londra’sında geçen bu sarsıcı öyküyü 16 mm kamerayla filme aktararak görsel anlamda da cesur bir işe kalkışan Hogg’un The Souvenir’i, ilk anından unutulmaz finaline kadar detaylar üzerinden anlatan, aşk filmi klişelerini tekrar tekrar boşa düşüren, sarsıcı ve duygusal anlamda çok yoğun bir deneyim.


1320
FilmLoverss 2019’un en iyi filmlerini seçti - Sayfa 14

7. The Lighthouse

1890’lı yıllarda geçen filmin bu anlamda da Melville, Robert Louis Stevenson romanlarından çıkmış gibi görünen karakterlere sahip olduğunu, denizcilik efsanelerinden, gemicilerden ve okyanus kıyısındaki kasabalarda yaşayan karakterlerden esinlendiğini gizlemeyen yönetmen Eggers, Thomas ve Ephraim’i bu romanlarda görmeye alıştığımız, deliliğin sınırında dolaşan karakterlerden damıtıyor. The Lighthouse, fallik bir obje olan deniz fenerinin içine hapsolmuş iki erkeğin, erkeklikleri üzerinden etrafa irin saçarak yaşadığı iktidar mücadelesine odaklanırken bir yandan da doğaötesi olanın varlığına hem karakterlerini hem izleyiciyi ikna etmekle, halusinastif olana ikna etmek arasında gidip geliyor, bir yerden sonra da bu sınırı tümden kaldırıyor.


1420