FilmLoverss 2019’un en iyi filmlerini seçti
2019'u geride bırakmaya sayılı günler kala listeler de gelmeye devam ediyor. Daha önce 'Son 20 Yılın En İyi 50 Filmi' listesi yapan FilmLoverss, 2019'un en iyi 20 filmini belirledi.
20. Evdeydim, Ama – Ich war zuhause, aber
Berlin Film Festivali’nden En İyi Yönetmen Ödülü’yle dönen ve aile kavramına ezber bozan bir bakış atan Evdeydim, Ama filminin büyük bir sürprize imza attığını söyleyebiliriz. Festivalde izleyenleri ikiye bölen ve yönetmen Angela Schanelec’in deneysel tarzından fazlasıyla nasibini alan yapım, ilk bakışta sınırları zorlayan ve izlemesi sabır isteyen bir anlatı tekniğine sahip. Fakat zaman geçtikçe ve üzerine düşündükçe yönetmenin yarattığı imgeler ve onlara yüklediği yoğun anlamların etkisi ortaya çıkıyor, ki bir açıdan film ödüllendirici bir deneyime dönüşüyor.
19. Biz – Us
İlk gösterimlerinin ardından yönetmeni Jordan Peele’e “Yeni Hitchcock” yakıştırmaları yapılmasının önünü açan Biz’in hikâyesi 1960 yılında yine Alacakaranlık Kuşağı’nda yayınlanan Mirror Image adlı bir bölümden esinlenmiş. Bu bölümde ana karakter, kendisine tıpatıp benzeyen bir yabancının hayatını cehenneme çevirmeye çalıştığına inanıyordu. Biz’de de Lupita Nyong’o tarafından canlandırılan ana karakterimiz Adelaide’in hayatını cehenneme çeviren olaylar, ailesiyle tatile gittiği sırada kendisinin tıpatıp aynısı Red’le karşı karşıya geldiğinde vuku buluyor.
18. Ağaçlardan Bahsetmek – Talking About Tress
Dünya prömiyerini yaptığı Berlin Film Festivali’nden En İyi Belgesel Ödülü’yle dönen, Sudanlı yönetmen Suhaib Gasmelbari‘nin filmi Ağaçlardan Bahsetmek, Fransa, Sudan, Çad ortak yapımı müthiş bir inat ve direniş hikâyesi. Sudan’da diktatör El Beşir’in yönetimi ele geçirmesi sonrasında adeta yok edilen sinema kültürünün kurumsal olarak kalan son temsilcisi konumundaki Sudan Sinema Derneği’nin üyeleri İbrahim, Süleyman, Manar ve Altayib’in hayatına odaklanır film. İstanbul Film Festivali‘nde de FIPRESCI Ödülü kazanan film dayanışmanın, hayal kurmaya devam etmenin ve sinema sevgisinin sınırlarının olmadığını gösteren ilham verici bir yapıya sahip.
17. Atlantique
Senegal’in başkenti Dakar’da inşa edilen futurustik bir inşaat. Bu inşaatta çalışan işçilerin hayatları ve bu işçilerden biriyle aşk yaşayan genç bir kadın, Ada. Ada’nın safiyane biçimde aşık olduğu Süleyman, çok çalışsa da maaşını bile alamadığı işini ve Ada’yı geride bırakıp günün birinde Avrupa’ya göç etmek üzere Atlantik’e açılınca Ada’nın hayatı altüst olur. Film, bu noktadan sonra hem Ada’nın hem de Süleyman’ın yaşadıklarını birbirine telepatik biçimde bağlı, son derece güçlü bir sinema dili ve duygusal tonu yüksek bir yaklaşımla anlatır. Dünya prömiyerini Cannes Film Festivali’nde yapan filmin yönetmeni Mati Diop, aynı zamanda oyuncu olarak da tanıdığımız bir isim. Diop bu filmle Cannes’da Büyük Jüri Ödülü’nü kazanmıştı.