"FİKİRLERİNİ TARTIŞIRIM!.. AMA GAZETECİLİĞİNİ TARTIŞMAM!.." ATILGAN BAYAR'DAN FEHMİ KORU'YA ÖVGÜ!..
Atılgan Bayar'dan Fehmi Koru'nun gazeteciliğine övgü geldi.
Mecbur musun?
Medem siyaset yapmak istiyorsun, niçin gazeteciliği bırakmıyorsun?
Madem kamu ihalelerine gireceksin, niçin köşe yazıyorsun?
Madem soyunmak istiyorsun, neden model olmuyorsun?
Madem dış politika bilmiyorsun, niye yazıyorsun?
Madem öpüşeceksin, niçin küfrediyorsun?
Madem tekeşliliğe karşısın, niye evleniyorsun?
Madem çocuk sevmiyorsun, niçin doğuruyorsun?
Madem yönetimine isyan edecektin, niçin kendi yazının sansürlenmesini bekledin?
Madem Amerikan tipi gazetecilik yapıyorsun, neden Amerikan medyasında çalışmıyorsun?
Madem İngilizce bilmiyorsun, niye İngilizce yazıyorsun?
Madem iki lafı bir araya getiremiyorsun, hangi akla hizmet köşe yazıyorsun?
Madem kadın sevmiyorsun, niye peşinden koşuyorsun?
Madem gazetecinin soyunması güzel bir şey, sen niye soyunmuyorsun?
....
Medyada 'mecbur musun' sorularının sonu gelmez...
Halk da, aslında soyunmak isteyen, aslen siyaset arzusuyla yanıp tutuşan, rüyalarında ihale kovalarken köşe yazan medya mensuplarını hayretle izler durur...
Ya bunların arzu ettikleri meslekleri yapmaları men edilmiş...
Ya da gazeteciliğe kanun kuvvetinde bir kararname ile mahkum edilmişler, diye düşünür...
Oysa, belki de birileri onlara, gazeteciliğin her mesleğe açılabilecek verimli bir mektep olduğunu telkin etmiştir...
Şimdi değişen işte bu yanlış algı...
Bu yüzden, iki kutba ayrılmış birbiriyle savaşır gibi görünen tırnak içinde 'gazeteciler'in tümünün tasfiye olup, rüyalarındaki mesleklere geçişlerini izleyebiliriz.
Kimse kusura bakmasın, önceki gece Habertürk'te izlediğim medya tartışmasında, yanılıyorsam eğer düzeltsinler, 'sadece gazeteci' olma endişesi taşıyan, konuşmasını bu endişe üzerine kuran en belirgin figür Fehmi Koru gibi göründü bana.
Fikirlerini tartışırım.
Ama gazeteciliğini tartışmam.
Atılgan Bayar/Akşam