Ozan Güven: Sürprizler vadediyor. Hayat aynı yerde durmuyor çünkü. Yollar, sokaklar, sesler, binalar, renkler değişiyor tıpkı bu sene izleyeceğimiz karakterler gibi... Bu da seyircimizi dinamik tutacak, beklediğimize değecek gibi. “Duru bunu yapmaz”, “Bilge asla gözlükleri çıkarmaz”, “Özge, Sadık Murat Kolhan’ı terslemeyecek”, “Can Manay asla ağlamaz” klişelerine fütursuzca rest çekme imkanı sağlıyor bu sene karakterler bize. Sevmek, yemek, içmek, gezmek içinde tutku barındırmazsa fiilden öteye gidemeyen kelimeler olarak kalırlar. İşin içine tutku, şehvet, vicdan girince hayat olur, dram olur, gerçek olur sevmeler... Kısacası bu sene de tüm karakterler bizleri ters köşeye yatıracak kadar tutkulu ve şehvetli.
Bir çift olmaları bile büyük bir havadisken sadece Duru ile Can olmak nasıl bir şey? - Serenay Sarıkaya: Can ve Duru 2 ay çok eğlendiler, çok gezdiler. Etraflarında kimse yokken çok mutlular. Bakalım şimdi Can kanal, Duru ise sahne hayatına dönünce neler olacak...
Hikaye, çok satan kitap serisinden farklı mı ilerliyor? Ozan Güven: Bence Azra Kohen, üçlemesinde bulduğu inanılmaz karakterlerle okuyucusuna iyiyi-kötüyü aynı mesafede gösterip muhakeme yeteneğimizle hayatla başa çıkmamızı, çıkamıyorsak ne yapmamız gerektiğinin ipuçlarını vermek istiyor. Bunu yaparken de karakterleri, mekanları, zamanı okuyucusuna bırakıyor. İş bunu bir dramaya dönüştürmeye gelince tabii ki eylemler ve olaylar bulmak, bunları seyircinin ortak algısına adapte etmek için bazı eklemeleri ya da eksiltmeleri yapmak kaçınılmaz oluyor. Ama merak etmeyin, herkesin içi rahat.
Serenay Sarıkaya: Karakterleri doğrudan etkileyen temel hatları dışında tabii ki senaristimiz Nükhet Bıçakçı’nın yorumu bu artık. Kitapları okumuş olanlar için bile sürekli merak edilen bir iş olmasında Nükhet’in çok büyük bir etkisi var